1: Çamur

193 10 12
                                    

Medya: Clematis x Jackmanii

“Ne demek gelmiyorum?!”

Taehyung, kendi tarafına ait bahçeyi sularken yan tarafındaki kafeden ortak kullandıkları bahçeye çıkan komşusunun sesini duydu.

Çocukluk yıllarından beri bu evde yaşıyordu Taehyung. Babasının vefatından sonra, yani dört yıl önce, 2 katlı evin alt katını bahçelerinde yetiştirdikleri çiçekleri satabileceği bir yere çevirmişti. Babasının hobisiydi başlarda fakat Taehyung çiçek yetiştirmekten babasından daha çok keyif alır hale gelmişti zamanla.

“Bir sorun mu var hyung?”

Kayıtsız kalamamıştı yüzü muhtemelen telefonda duyduklarının siniri ile kızaran komşusuna. Tuhaf bir adamdı ama ona gerçekten değer veriyordu. “Madem çok seviyorsun, buraya bir çiçekçi açsana?” diye fikir veren de babasının vefat ettiği zamanlarda yan tarafındaki eve önce kiracı, sonra sahip olarak gelen bu adamdan başkası değildi. Suyu kapatıp kafe ile kendi bahçesi arasında bir geçiş sağlayan, sol tarafında mor çiçekli orman asması ve mor mu pembe mi diyeceğini bilemediği çiçekleri olan begonvillerin, sağ tarafında da sarı-beyaz hanımeli sarmaşıklarının yer edindiği bahçe duvarının ortasındaki ahşap kapıyı iterek Seokjin'in yanına yöneldi. Eldivenlerini çıkarıp önlüğünün önündeki cebe sıkıştırdı.

“Ya… Jaehyun evlendi ya… O yüzden o balayından dönene kadar yeni bir barista bulmuştum. Pişkin pişkin “Yatıyorum, kalkınca gelirim.” dedi.”

Elini saçlarının içinden geçirip sinirli olması gereken yere kahkahayı basınca Taehyung önce ne olduğunu anlamayıp boş boş bakarken ardından da hyungun tuhaf kahkahasına dayanamayıp eşlik etti. Gözleri yaşarıp karınları ağrıyana kadar sürdürdüler, nefeslenmelerinin arasında Taehyung ne yapacağını sordu öbürüne.

“Ne bileyim, ah karnım… Formunda adresini yazmıştı, madem kalkınca gelecekmiş gidip kaldırayım bari. Gerçi saat onda 12 kişilik bir rezarvasyon vardı, toplantı yapacaklarmış.”

Telaşla etrafını kontrol etti, içeride sabah temizliğini yapan garsonlardan birine yanına gelmesini söyledi eliyle de işaret ederek.

“Buradaki masaları birleştirin, bahçeye hazırlayacağız, hazırladığım kurabiyeleri servislere…”

Taehyung telaşlanan büyüğünün lafını kesip “Hyung, git adamın adresini bul önce. Ben giderim.” dedi ve Seokjin de garsona döndüğü yüzünü şaşkınlıkla küçüğüne çevirdi. Eli ayağı birbirine girmişti adeta, büyüğünün böyle panik anlarının altından sakinlikle kalkamayacağını bildiğinden bir şeyler yapma isteği duymuştu alt tarafı, ne vardı bunda? Dekorasyon ayağına, sırf ona yardımcı olmak için her gün çiçeklerinden alan hyunguna karşı sorumlu hissetmesi normaldi. Hem genelde öğlene kadar kimse gelmezdi onun dükkanına. Saatini kontrol etti, toplantının olduğu saate bir saatten fazla vardı. Önlüğünü çıkartıp üstünü başını düzeltti.

“Sen buralarla ilgilen, ben de yakasından tuttuğum gibi getireyim o serseriyi. Hadi, koş ne duruyorsun?!”

“Emin misin Taehyung-ah?”

Taehyung onaylayınca da adam koşar adımlarla içeriye girdi.

Arkasından bakıp heyecanlı haline güldü, batı filmlerindeki bar kapılarını andıran tahta kapıdan, bara giren kovboymuşçasına bir eda ile tekrar kendi bahçesine geçip önlüğünü içeri bıraktı. Ayağındaki bahçe işi yaparken kullandığı yırtık ayakkabıları da düzgün olanları ile değiştirip dükkanın kapısını kilitledikten sonra arabasına doğru yöneldi. Adresi koşarak ve binbir teşekkürle getiren Seokjin'den aldı. Adresi inceledikten sonra kağıdı katlayıp arka cebine attı.

Clematis ×Yoontaejin×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin