Bölüm 23; 'Dertleşme ve Ufak Atışmalar.'

3.3K 112 32
                                    

Selam. :DD Gece gece oturdum yazdım bölüm. Yarın yine bir bölüm yazmaya çalışacağım. Geciktirdiğim 3 bölümden sonuncusu bu. Salı-Cuma eskisi gibi devam edecek demiştim. Yazmaya üşenmezsem ki yazmaya çalışacağım akşam gibi 24. bölüm gelebilir. Ya da çarşambaya aksayabilir. Ama ondan sonra Salı-Cuma aynı devam. :D

Multimedia Ceyda&Baran'ın anlatılan şeysini daha kolay hayal etmeniz için. Ve sonrasında ise Ceyda&Baran var. :) Şarkı; Yalın - Onun Yolu.

Yazım hataları varsa üzgünüm, gece yazdım işte bir şekilde. Bir ara düzelteceğim. İyi okumalar. :)

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

17 Haziran 2014 – Salı

Ceyda’nın Anlatımı

“Göreceğiz Baran. Ben mi sana öğreteceğim, sen mi bana öğreteceksin ya da ikimizde mi kaybedeceğiz, göreceğiz…” dedim normal bir ses tonu ile. Şu an içinden neler geçiyor kesinlikle öğrenmek isterdim Baran. Maalesef öyle bir gücüm yoktu, olamazdı da. Bir hikayede değil, gerçek hayatta yaşıyorduk…

Ben saçma saçma düşünürken Baran yine o yamuk gülümsemesini takındı. “Göreceğiz Çirkin.” Dedi.

“Hani ben sana gereksiz isimler takmayacaktım da, sende bana Çirkin demeyecektin. Anlaşmamız öyle değil miydi?” diye sordum.

“Pekala Bayan Adal.” Dedi gülerek.

“Yabancı mıyız biz? Adım varken saçma bir hitap şekli istemiyorum Baran!” diye nazikçe uyardım sevgili Gereksiz Odun’u.

“Pekala Cey.” Dedi yine gülerken.

“Cey’i bana sadece yakın arkadaşlarım ve ailem söyler! Bana öyle dememeni tercih ederim!” dedim dişlerimin arasından. Kim oluyordu pardon ama? En fazla 1 aydır tanıdığım bir çocuktu ve öyle çok görüşüp, arkadaşım olacak biri değildi ki Baran. Bizimkisi sadece tesadüf karşılaşmalarla oluşan tanışmaydı. Sonra beni sinir eden bir çocuk haline geldi ve şimdiyse birbirimize bir şeyler öğretme çabasına girmiştik. Sayi biz Baranla neydik? Arkadaş olmadığımız kesin.

“Seni sinir eden çocuk ve şimdide öğretmenin olarak sana Cey kelimesini kullanmaya hakkım olduğunu biliyorum.” Dedi gülerek.

“Pekala Baran Bey! Hodri meydan! Haydi bana öğret, bende sana öğreteyim!” dedim meydan okuyarak.

“Peki Ceyda Hanım! Bugün ilk gün ve elimden 30 gün boyunca öğrenmeden kurtulamazsın! Ve bu sürede öğrenmek zorundasın!” dedi karşılık vererek, ardından sırıtmayı unutmadı.

“Sende bu süre içinde öğrenmek zorundasın!” diye söylendim.

Benden birkaç adım önde gittiği için bana doğru döndü ve konuştu. “Ben çabuk öğrenirim, Çirkin. Bence sen öğrenmeye bak.” Dedi gülerek ve yürümeye devam etti. Bu seferde bana ayak uydurmaya başladı ve yolu yürümeye başladık ama nereye gidiyoruz biz lan? Neyse.

“Sorun yok öğreniriz, sen merak etme!” dedim isteksizce gülümseyip. Oysa buna sadece göz devirdi ve sırıttı. Sırıtmasa olur muydu ki? Olmazdı, illa beni sinir edecek ve ben illa her güldüğünde sinirlenecektim. O bundan keyif alacak, bense hala sinirlenecektim belki de gülmesi için. Sanırım delirmeye başladım! Gülmesi için sinirlenmem mi gerekiyordu, o zaman bende sakin kalırdım gülmezdi. Neyse ne canım, gülmezse gülmesin.

Gözlerimi Baran’ın sırıtık yüzünden ayırıp yola baktım. Boş bir yolda ilerliyorduk ve şu an Baran’a güvenesim gelmiyordu. Teyzemlerin evi şehirden uzaktı biraz, içindeydi ama uzaktı işte. Ve biz boş bir yolda ilerlemeye devam ediyorduk. Merakla sordum. “Nereye gidiyoruz?” diye.

Yalnız Olmak Güzeldi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin