no. 6

931 69 17
                                    

evgeny grinko - carousel

Yalnızdım.

Karanlık odamın zemininde, yatağımın önünde, cenin pozisyonu almış bir şekilde yatarken ilk kez bu kadar yoğun hissediyordum. Öyle ki daha önce canımı yakmayan, aksine zevk aldığım bir durumun böyle iğrenç hissettirebildiğine şaşıyordum.

Hemen yanımda yatan Gardenia'nın karanlıktaki siluetine baktım. Elimi ahşap gövdesine koydum ve kalbini hissetmek istedim. Yalnız değilim, diye fısıldamak istedim, kelimeler boğazımda düğümlendi.

Yalnızdım.

Bu dünyada Young Jae ve Yu Gyeom'dan başka arkadaşım yoktu. Ancak onlar bile buna engel olamıyordu. Hatta onlarla geçirdiğim bütün bu iki buçuk yıl benim hak etmediğim bir zaman dilimiymiş gibi hissetmekten kurtulamıyordum şimdi.

Bugün başından sonuna zihnimde canlandığında titredim istemsizce. Düşüncelerim onu buldu. İfadesizliğine yerleşen öfkesiyle söylediği kelimeler kulaklarımda yankılandı. "...korumak zorunda olduğum..."

Seni korumak zorundaymış gibi hisseden bir kişi bile var mı Ga Yoon?

Gözlerimi kapattım.

Bir süre sonra dış kapının açıldığını ve tiz bir sesin adımı haykırdığını duydum. Hemen o sesi takip eden sinirli ayak sesleri merdiveni tırmandı ve odamın önünde durdu. Kapı ayak seslerinin sahibinden yayılan sinirle açıldığında gözlerimi araladım ve kapının önünde beliren ince siluete baktım.

Işık açıldı ve kapının önündeki siluet içeri girdi. Kollarını göğsünde birleştirdi ve birer çizgi haline gelmiş gözlerini bana dikti. Mırıldandığı iğneleyici birkaç Japonca kelime ile bir adım daha attı.

"Derse girmemişsin." dedi.

Olduğum yerde kıpırdamadan çello ile vücudumun arasındaki elimi havaya kaldırdım. Sinirli birkaç kelime daha uçuştu havada.

"Biliyorum." dedi ve adımları çalışma masama yöneldi. Sandalyeye oturup her zamanki oturma pozisyonunu aldı ve bir bacağını diğerinin üstüne yerleştirdi. Sinirini kontrol edebilmek için derin bir nefes aldı. Bir süre bir şey söylemeden öylece oturdu. Gözlerimi önümdeki çelloya çevirdim yeniden. Sıradaki şeyin ne olduğunu merak ediyordum.

"Bugünlerde oldukça sorumsuz davranıyorsun Ga Yoon. Aklın bir karış havada. O çocuk yüzünden öyle değil mi? Seni o böyle yapıyor."

Kimden bahsettiğini anladığımda dudaklarım istemsizce kıvrıldı. Ardından histerik bir kahkaha ile aralandı. Annemin şaşkın bakışları eşliğinde süresini kestiremediğim bir zaman güldüm. Kahkahalarım kesik nefes alışverişlerimle son bulurken gözlerimden akan yaşları sildim.

"Bütün bunların o çocukla veya sorumsuzluklarım ile bir alakası yok."

Derin bir nefes daha aldı.

"Baban ile konuştuk."

Bu, her zaman arkasında benimle ilgili alınan bir kararı getirirdi. Doğruldum ve ona döndüm. Gözlerini gözlerime dikti ve konuştu.

"Almanya'daki özel bir müzik enstitüsüne gitmene karar verdik."

Ne?

"Ne?"

"Duydun. Önümüzdeki dönem orada devam edeceksin. Bu dönem ise artık buradaki okulda devam etmene gerek yok."

Derin bir nefes aldım. Vücudumdaki donukluk büyük bir sinir dalgası ile çözüldü. Gözlerimi kapattım ve güçlü olduğunu umduğum sesimle konuştu.

Gardenia | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin