1/1

31 5 32
                                    

"Shawn bekle!" Hızla attığı adımlarını durdurup bana döndü. O kadar öfkeli bakıyordu ki arkamı dönüp buradan kaçmak istedim.

"Neyi bekleyeyim Haiz? Bana saçma bir açıklama yapmanı mı bekleyeyim? Ben buraya, filminin galasında arkadaşıma destek olmak için geldim. Ama sen ne yaptın Hailee?" Bakışlarımı yere eğdim. Ben gerçekten ne yapmıştım? Onu öperken aklımdan ne geçiyordu ki?

"Sen beni öptün. Ben seni yıllardır en iyi arkadaşlarımdan biri olarak görüyordum. Ben yıllarca sana Lauren'ı ne kadar sevdiğimi, onu ne kadar özlediğimi anlattım. Ben bunları yaparken sen..."

"Evet. Sen bana onu anlatırken ben seni seviyordum. Sana ilk günden beri aşıktım. Hala öyleyim. Ama hayata geri dönebilmek için senden çaldığım öpücük, beni senden koparacaksa Shawn..." derin bir nefes aldım. "Dikişlere ihtiyacım olacak."

"İğne ve iplikle sana iyi şanslar Hailee. Ben bundan sonraki hayatıma Lauren ile birlikte devam edeceğim. Filmi izledikten sonra sana her şeyi anlatmayı planlıyordum ama sen... Sen her şeyi bozdun. Biz Lauren ile barıştık." Bu çok acıtmıştı. Sözleri bir bıçaktan daha derin kesmişti kalbimi. Dibe çöktüğümü değilde çoktan dipte olduğumu hissediyordum.

Sevdiğim adam yıllarca bana sevdiği kadını anlatmıştı. Bunun çok acı verici olduğunu düşünüyordum ama onların tekrar birlikte olabileceği aklıma gelmemişti. Tamam. Lauren çok güzel bir kızdı. Shawnla yakışıyorlardı. Shawn onu çok seviyordu ve bunu biliyor olmak...

"Madem gidiyorsun sana bir kaç bir şey söyleyeceğim." Tüm cesaretimi toplayarak gözlerine baktığımda ne kadar kızgın olsada bana üzüldüğünü görebiliyordum. Onun belkide bu özelliğine vurulmuştum. O kimseyi kırmak istemezdi. Herkese çok değer verirdi. Şu an bana çok kızgındı ama yine de beni kırmak istemiyordu. Ama sevgilisi varken -ki bilmiyordum- onu öpmüştüm. Ne yapmasını bekleyebilirdim ki? O sevdiği kadına yeniden kavuşmuştu. Onun adına mutlu olmalıydım.

"Sen mükemmelsin Shawn. Her kız için öylesin. Masumsun. Gözlerin, saçların, kalbin, sesin... Bir kızın senden etkilenmemesi için gerçekten başka birine aşık olması gerekir. Öyle güzel bakıyorsun ki gözlerine baktığımda her şeyi unutuyorum. Sen bana Lauren'ı anlatırken hiç üzülmemiştim. Ben o an senin sesinin güzelliğiyle ilgileniyordum. Ya da gözlerinin parlamasını izliyordum. Sen gerçekten aşıksın Shawn. Çok güzel seviyorsun. Onun adını duyduğunda bile heyecanlanıyorsun. Lauren ilk şansını iyi değerlendiremedi ama olsun. Ona verdiğin ikinci şansı boşa çıkartmayacaktır eminim. Bundan sonraki hayatında ona tutun. Onu bırakma. Eminim o da seni kendinden çok seviyordur. Ama tek bir şeyi unutma; Seni çok seviyorum ve bana ihtiyacın olduğunda hep senin yanında olacağım. Biliyorum bundan da canlı kurtulacağım. İğne ve ipliğime sığınacağım." Burukça gülümseyip arkamı döndüm. Ona bakmaya devam edersem göz yaşımı görürdü. Kendini suçlu hissetmesini istemezdim.

Elbisemin eteğini düzeltip sinema salonuna yürümeye başladım. Onun da adım seslerini duyuyordum. O yeni hayatına adım atıyordu ama ben yıkılmış krallığıma yürüyordum.

°°°°°

"Bu mektubu senin için yazıyorum. Aslına bakarsan mektubu asla okuyamayacağını biliyorum. Bu yüzden yazıyorum. Ve biliyorumki bu, benim de son yazışım. Gidiyorum. Senin gibi bende gidiyorum. Bu kararı vermek hiç zor olmadı benim için. Tüm her şeyin suçlusu benim. Bunun bir cezası olmalı ve ben kendi cezamı kendime kesiyorum. Kalbim acıyordu. Ama artık hissedemiyorum. Ruhsuz bir bedene dönüştüğüm o günden beri sadece bir hafta oldu. Ama ben tüm ömrümü bu bir haftada tükettim. Elimde hiçbir şeyim kalmadı. Aşk yok, duygu yok, kalp yok ve sen yoksun...

Bir haftadır Charlie gelip beni ziyaret ediyor. Bana onun gibi olmamamı söylüyor. Bilirsin o Selena'ya fena halde tutulmuştu ama sonucu bir mahfoluştu. Onun gibi olmak istiyorum ben Shawn. Arkanda öyle bir enkaz bıraktın ki benim için, onun gibi olmak bir hediye olurdu. Kendi sonumu kendim yazdım ben. Kendim yönetip kendim oynayacağım.

Bencilce davrandım ve bunun bedelini sen ödedin. Belkide suçu arabana çarpan alkollü adama atmalıyım ama olmuyor işte. Bizim hikâyemizdeki tek suçlu benim. Kaybedense herkes oldu. En büyük kaybedense Lauren oldu. Siz tekrar birbirinize kavuşmuşken aşkınızın katili oldum. Bir öpücük binlerce hayatı katletti.

Cenazende Lauren'ı gördüğümde kendime olan nefretim daha da arttı. Sonra anneni gördüm. Babanı, Aaliyah'ı, fanlarını... İşte o zaman karar verdim yaşamayı haketmediğime. Seni öpmeseydim her şey daha farklı olurdu. Ben seni öpmezdim, birlikte filmi izlerdik. Filmden sonra belki bir yerde otururduk sen bana Laurenla nasıl barıştığınızı anlatırdın. Bende mutlu olurdum senin adına. Kendim için üzülsemde, sizin için mutlu olurdum. İleride evlenirdiniz. Ben düğününüze senin en yakın arkadaşlarından biri olarak gelirdim. Belki bende beni seven birini bulurdum o zamana kadar. Bilmiyorum. Mutlu olabilirdin. Mutlu olabilirdik. Nefes alıyor olabilirdin.

Ama ben mutluluğu senden çaldım. Laurendan çaldım. Ailenden çaldım. Fanlarından çaldım. Arkadaşlarından çaldım. Hatta Shawn, kendimden bile çaldım. Ölümden sonra hayat varsa eğer umarım orada mutlusundur. Umarım ben de oraya geldiğimde karşılaşmayız, hiç tanışmayız. Ben bencil biriyim senin elinden mutluluğunu orada da alırım diye korkuyorum.

Sen giderken binlerce insanın kalbinde büyük bir boşluk açarak gittin. Benim kalbimde açılan boşluk kapanmayacak hiç. Kendime kızmaktan asla vaz geçmeyeceğim. Kendimden nefret ediyorum ve ben her aynaya bakışımda bir katil görmek istemiyorum. Bırakıyorum. Her şeyi, herkesi, umutsuzluğumu, hüznümü, anılarımı...

Herşeyi bırakıyorum ve bende senin gibi gidiyorum. Kaçıyorum belki ama önemi yok. Sevdiğim adamın ölümüne sebep oldum ben. Kaçmak korkutmuyor beni. Ölüm korkutmuyor beni. Karanlık ve birdaha hiç uyanamayacak olmak korkutmuyor beni. Benim için her şey bitti. Seni seviyorken öleceğim. Aklımda senin gülümsemen varken öleceğim. Kötü hissetmeye başladım bile. İçtiğim ilaçlar etkisini gösteriyor sanırım. Bu yüzden son kez söylemek istiyorum. Seni kendimden çok seviyorum Shawn, sen beni o anlamda sevmesende. Senin gülümsemeni düşünerek yaşadım. Gülümsemen yok artık ve ben bundan sonra yaşamayacağım. Şimdi gidip uzanacağım ve seni düşünerek öleceğim. Bu kadar... Her şey bu kadar. Bu bir son. Yeni bir başlangıcı olmayacak bir son..."

Charlie mektubu sesli bir şekilde okumayı sonlandırdığında bakışlarını Shawn'ın mezar taşında gezdirdi. "O bunu senin duymayacağını düşünerek yazdı ama ben sana okumak istedim." Sonra bakışlarını yan taraftaki Hailee'nin mezarında gezdirdi. "Umarım kızmamışsındır bana. Ben... bunu yapmamın sana bir borç olduğunu düşündüm." Durdu bir süre.

"Biri var." Deyip gülümsedi. Kızın yüzü gözünde canlandı. Henüz iki kez görmüştü ama kapıldığını hissediyordu. "Sel'i unutturdu bana. İsmi Lia. Çok güzel biri. Tanısanız severdiniz." Elindeki çiçeği Haiz'in mezarına bıraktı. "Görüşürüz. Lauren'ın yanına uğrayacağım. Belki bilmek istersin dedim. Herneyse. Sizi seviyorum. Vee gidiyorum." Gülümseyip mezarlığın çıkışına doğru ilerledi. Kapıdan çıkarken Taylor'ı gördü. Birbirlerine gülümseyip yollarına devam ettiler. Bu işte. İki insan yoktu artık. Bunun başka bir açıklaması yoktu. İki insan arkalarında milyonlarca göz yaşı bırakıp gitmişlerdi. Mutu son diye bir şey yoktu. Mutlu son denilen şey sonu anlatılmak istenmediği için yarım bırakılan masallardı. Her son kötü olmak zorundaydı işte. Her karakter ölmek zorundaydı. Mutlu sonlu o hikayelerde ki asla anlatılmayan sonda buydu işte. Ölüm...

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

İlk one-shot yazışım. Nasıl oldu, ne yazdım onu bile bilmiyorum. Güzel olup olmadığından da emin değilim ama yazmak istedim.

Daha önce sanırım sadece 1 tane one-shot okudum çok hakim değilim. Hatta hiç hakim değilim. Kötü olduysada artık ne yapalım? Kalsın burada.

Üşenmezseniz okuduktan sonra burya düşüncelerinizi yazar mısınız?

Letter | Shailee one-shot|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin