8. Bölüm

1.4K 75 4
                                    

BERKTUĞ

" Şaka yapıyorsun değil mi ? " Başımı iki yana salladım. İşin ilginç yanı ; Aşık olmaktan gerçekten memnundum. 

" Hayır ve ben halimden mutluyum. " 

" Şu anda pek öyle durmuyorsun ama ? " Dilan'ın aniden sınıftan çıkışını hatırlayınca içimi yine bir huzursuzluk kapladı. Neden ona da diğer kızlara davrandığı gibi davranmıştım sanki ? 

" Çünkü onu kırdım. " 

" Ve sen onu kırdığın için mutsuzsun ha ? Sen cidden aşık olmuşsun kardeşim, geçmiş olsun. " Eh ne diyeyim ! Geçirenler sağolsun ! 

DİLAN


" Aaa abla bugün sen mi geldin beni almaya ? " Kollarımı açıp arasına girmesini bekledim. O da beni fazla bekletmeden gelmişti zaten. 

" Evet tatlım, ama sadece bugünlük. " Dudaklarını büzüp bunu onaylamadığını belli etti. İstediklerini yapmaya çalışıyordum ama bu konuda yapabileceğim birşey yoktu. 

" Hadi gidelim, hem sana giderken çikolatada alırım. " Hemen yürümeye başlayınca güldüm. Çikolataya asla hayır diyemeyen bir kardeşim vardı ve onu sanırım ben öyle yetiştirmiştim. Yoldaki bir marketten ona çikolata ve eve gerekli malzemeleri alıp eve geldik. Buğlem ödevlerini yapmak için odasına geçince bende hemen telefonuma sarıldım. Olanları enişteme anlatmam gerekiyordu. Belki bana yardımı olurdu, şu ana kadar hiçbir konuda yardımını esirgememişti. Telefonu ikinci çalıştan sonra açtı. 

" Efendim Dilan ? " Olayı saptırmayı sevmezdim, o yüzden direk konuya girdim. 

" Enişte bana bugün bir adres geldi. Dünde telefonla rahatsız etmişti. Birşeyler yapabilir misin ? " Bir kapı kapanma sesi gelince kaşlarımı çattım. Müsait değil miydi ? Gerçi ben ona bunu sormuş muydum ki ? 

" Görmeden birşey söyleyemem Dilan. Ama şu anda da oraya gelmem imkansız. Toplantılarımdan kafamı kaldıramıyorum. Ama haftaya gelmeye çalışırım, olur mu ? " 

" Evet, olur enişte sağol. " O önemli olmadığını belirtirken ben telefonu kapatmıştım. Odama çıkıp kendimi yatağa attım. Yarın oraya gidecektim. Ne ile karşılacağımı bilmiyordum ama bir şekilde kendime güveniyordum. Zaten her zaman kendime güvenmiştim. Mert'e yarın işi olup olmadığını bile sormamıştım. Sormaya fırsatım olmamıştı. Berktuğ gelmişti o ara ve sinirlerimi zıplatmıştı. 

" Abla ben çok acıktım. " Odanın kapısı aniden açılınca yataktan düşüp kafamı kaldırdım. Ne olduğunu anlayamayan kardeşim bir duraksamanın ardından kahkaha atmaya başladı. 

" Gülme ya ! Kapı çalma nedir bilmiyor musun sen ? " diyordum yalancı bir kızgınlıkla ama gülmektende geri kalmıyordum. 

" Ne yapayım çok acıktım ama. " Bir yandan da karnını ovuştururken ne kadar tatlı olduğundan habersizdi. Yemek yapmadığıma göre yapacak tek bir şey kalıyordu : Dışarıda yiyecektik. Buradada benim bildiğim fazla bir yer olmadığından seçenekler kısıtlıydı. 

" Tamam sen üzerini giyin, dışarıda yiyelim. " Fazla beklemeden koşması gerçekten çok acıktığının bir göstergesiydi. Dolabımın karşısına geçip mavi bir pantalon ve tişört çıkardım. Üstümdekileri çıkarıp kirli sepetine attım ve çıkardığım kıyafetleri çabucak üstüme geçirdim. Tamamen hazır olduğum sırada kapı açıldı ve Buğlem içeri girdi. 

" Hadi abla ya, gidelim artık. " Anahtarı, cüdanı ve telefonumu alıp hemen yanına gittim. Bir yandan da Buğlemle gidebileceğim mekanları aklımdan geçiriyordum. Sonunda köşe başındaki küçük ama şirin lokantayı hatırladım ve adımlarımı oraya yönlendirdim. İçeri girdiğimiz anda bizi bir kalabalık karşıladı. Buranın bu kadar kalabalık olmasını beklemediğimden ofladım. Cam kenarındaki boş yeri görünce ise oflamam bir rahatlama iç çekişine dönüştü. Hemen oraya geçip oturduğumuzda garsonun gelmesini beklemeye başlamıştık. Etrafta gözlerimi gezdirdiğimde karşı masada Berktuğ'un oturduğunu gören gözlerim kocaman açılmıştı. Hayal mi görüyordum acaba ? Bir ara göz göze gelince bakışlarımı ışık hızıyla başka tarafa çevirdim. Lanet olsun ! Buğlem'in onu görmemesi gerekiyordu. 

KIR ZİNCİRLERİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin