Hüsran

1.9K 80 20
                                    


''Sana beni rahat bırakmanı söylüyorum, laftan anlamıyor musun Şara? Yüzsüz müsün sen?''

Bu kızdan kurtuluş yoktu. Hiçbir şekilde ağından kurtulamıyordum. İki eliyle çevremi sarmalamış, ondan kaçmama izin vermiyordu.

''Neden seni bu kadar seven bir kızı elinin tersiyle itiyorsun? Salak mısın sen?'' dedi sinirle.

''Çünkü seni SEVMİYORUM!'' diye bağırdım ona. Bir an duraksadı ve incinmiş bir ruh haline büründü fakat hemen kendini toparladı.

''Senin kıymetini bilmeyen ve senin duygularını önemsemeyen bir kızın peşinden koşuyorsun. Değiyor mu? Söylesene!'' dedi.

''Bu konuyu seninle birçok kez konuştuk. Konu onun beni umursayıp umursamaması değil, konu benim kimi sevip sevmediğim!'' dedim tersleyerek.

''Çok sevdiğin için mi benim kollarımdaydın sen? O yüzden mi yanımda defalarca telefonlarını açmadın onun?''

''Aramız bozuktu sen de bunu kullandın!''

Bana, buna inanamıyormuş gibi baktı.

''Ne bakıyorsun, yalan mı? Aramızın açık olduğunu gördün ve bundan yararlandın!''

''Ben, en başta bir sevgilin olduğunu bile bilmiyordum. Bahsetmemiştin bile!'' dedi ağlamaklı bir şeklide.

''Sonradan öğrendin ama, yine de düşmedin yakamdan! Aramızı sen bozdun. Zamanında toz olup gitseydin, bu durumlara düşmeyecektik.''

''Sen gerçekleri göremeyecek kadar aptalsın! Ben gidiyorum!'' diyerek çıktı gitti evimden.

O sırada telefonuma Övgüden mesaj geldiğini gördüm.

''Sahildeyim. Yanıma gelebilir misin? Konuşmamız gerek.''

Mesajı okuduğumda kalbim deli gibi çarptı. İlk başta ne yazacağımı bilemeyerek mesaja öylece bakakaldım. Sonra fazla bekletmeden cevap verdim.

''Tabii ki gelirim. Sana ihtiyacım vardı zaten. Bence ikimizin de bir şansa ihtiyacı var.'' yazıp yolladım.

Sonra hemen ''Sana en sevdiğin çiçekleri alıp geleceğim eski günlerdeki gibi...'' diye ikinci mesajı attım.

Çok geçmeden cevap geldi.

''Bekliyorum seni.''

Hemen onun bana sevgililer günü'nde hediye ettiği tişörtü giydim. Hızlıca hazırlanarak kendimi dışarı attım. Koşarak en yakın çiçekçiden onun en sevdiği çiçekleri aldım. Pembe Açelya...

Hiç vakit kaybetmeden sahile geldiğimde bankta Berkin ve Övgüyü yan yana pamuk şekeri yerken gördüm. Akın ve Asya da başka bir bankta oturuyorlardı.

Oyuna gelmiştim. Övgü'nün yeni bir tuzağına düşmüştüm. O artık Berkin ile birlikteydi. Bunca şeye rağmen onunlaydı ve beni artık tamamen ezip geçmişti.

Canım yanıyordu. Büyük bir hüsrana uğramıştım. O sırada Berkin, birden arkasına döndü ve beni görünce alayla sırıttı. Berkin'in sırıttığını gören Övgü de Berkin'in baktığı yere baktı ve beni gördü. Anlamlandıramadığım bir şaşkınlık vardı yüzünde. Ama bunların hiçbir önemi yoktu. Her şey ortadaydı.

Giden gitmiş bir tek ben kalmışım. Tüm anılar, yaşanmışlıklar yakılmış, bir tek ben yakamamışım. Geç de olsa bunu fark etmiştim. Yanımdaki çöp kovasına buketi attım ve ilerlemeye başladım.

Telefonumdan Şara'yı aradım. İkinci çalışta telefonu açtı.

''Şara, düşündüm de ben sana büyük haksızlık yaptım. Beni affedebilir misin?''




Saplantı 2- Farklı YönlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin