Babamın çalıştığı fabrikanın iflası sonucu işsiz kalan tüm işçiler gibi bizde zor durumdaydık, hemde çok zor. Babam günlerce hatta aylarca iş aradı. Büyük şehir de çalışacak bir işin yoksa, bir de evli ve çocukluysan işin gerçekten zor. Komşuların yardımı da nereye kadar, herkesin gücü kendine göre.
Buraya ben çok küçükken gelmişiz. Kardeşimde burda doğdu hayal meyal hatırlıyorum doğduğu günü. Aslında çok da uzun süre burada kalmış sayılmayız. Ben 13 yaşındayımdım kardeşim ise 6 yaşında.
Annemin tüm “köyümüze dönelim” ısrarlarına rağmen babam direniyor bir gün daha, bir gün daha diye diye, iş aramaya devam ediyordu. Ancak evimizi geçindirecek kadar bile olsa bir iş bulamıyordu. Sonunda annem kazandı. Babamı ikna etmeyi başarmıştı.
Annemin anlattığına göre; köyümüzde bir evimiz varmış.
Hem de kocaman bir köşk. Kocaman bir avlusu, içinde çeşit çeşit meyve ağaçları varmış. O ev babama dedemden kalmış. Dedeme de babasından. Babam senede bir iki defa eve bakmaya gider bakımını yapar dönermiş sadece. Yani bunları duyunca kendi kendime; “böyle bir nimet varken elimizde, neden burda sürünüyoruz.”dedim. Ancak babamın bir bildiği var ki dönmek istemiyor. Bunun sebebini annem biliyor mu bilmem, ama babamın düşünceli halleri gözümden kaçmış değil. Yani işsiz kaldığındaki üzüntülü halleriyle, köye dönmemizi kabul etmiş olmasıyla birlikteki endişeli halleri çok farklıydı.
Annemin her ısrarında “orası olmaz, orda yaşayamayız. Ya çocuklar… ” Deyip dururdu. Annem de; “ne olacak bahçeyi ekeriz tarlalarımız var, boş duracağına eker çiftçilik yaparız. Okul da var. Analarımız babalarımız orda nasıl yaşadılarsa elbet biz de yaşarız. İnan bana bu şehirde işsiz yaşamaktan çok iyidir,” diye diye sonunda babamı ikna etmeyi başardı. Annem seviyordu sanki bu bağ bahçe işlerini.
Babamın iknasının sebebi, belki de annemin aşırı ısrarlarının babama dır dır gibi gelip, artık annemi dinlemekten yorulması mı? Yoksa iş bulamamaktan yorulması mı bilmem, bir şekilde ikna olmuştu işte.
Sürekli onları dinliyordum. Babamın gizemli konuşmaları ve yalnız düşünürken sergilediği hareketleri beni çok etkiliyordu. Gizli gizli hep onu izliyordum. Dışarda arkadaşlarımla top oynamaktan daha iyi vakit geçiriyordum. Babamın bizden sakladığı bir şeyler vardı hem de çok önemli şeyler. Kesin kararını verince anneme; “madem bu kadar çok istiyorsun, akşam çocuklara ve sana söylemek istediğim şeyler var, eğer kabul ederseniz köye döneceğiz dedi ve ceketini alıp hızla dışarı çıktı. Nereye gittiğini söylemedi “akşam görüşürüz” deyip gitti.
Akşam olmasını sabırsızlıkla bekledim. Neler söyleyeceğini fazlasıyla merak ediyordum. Annem yemekleri hazırladı, akşam güneşi batarken babamı beklemek için dışarıya kapı önüne çıktım. Bekledim. Yaklaşık yirmi dakika sonra sokağın başında babamı gördüm
Koşarak yanına gittim, elinden tuttum. Babam da şaşırmıştı bu durumuma, pek yapmadığım bir davranıştı hele bu zamanlar da.
Annem bizi pencereden görmüş olacak sofrayı hazırlamıştı bile. Yemeğe başlayınca babam köydeki evden bahsetmeye başladı. Dışarıdan bakınca üç katlı göründüğünden aslında dört katlı olduğundan bahsetti. Zaten bunu söyleyince merakım daha çok arttı. Böyle gizemli şeyler tam benlikti. Gizemli hikayelere feci derecede ilgi duyuyordum hele birde olayın içindeysem.
Eve bakım yapılması, hepimizin çok çalışması gerektiğinden bahsetti. Bir de son olarak, “biz evin 1.2. ve 3. katını kullanacağız. Zemin kata inmek yasak.” diye ekledi. Ben de “Nasıl yani, Neden?” diye sorular yağdırmaya başladım. “Orası hiç bir zaman kullanılmadı. Benim babamda o evde yaşadı, dedem de o evde doğdu büyüdü ve hiç kimse alt katı kullanmadı, bizde kullanmayacağız,” dedi” “Nasıl yani, bu bir aile geleneği mi? Bunu kim söyledi. Neden?” diye tekrarladım.
“Eğer köyde yaşamak istiyorsanız benim kurallarıma uymak zorundasınız, bu şartımı kabul etmezseniz köye gitmiyoruz, eğer kabul ederseniz de yarın sabah taşınacağız. Bir arkadaşla anlaştım sabah sekizde kamyonetiyle burda olacak,” dedi. Soru sormama fırsat vermeden söz istedi; “Söz mü, Söz mü?” diye tekrarladı. Bende “Söz” dedim ancak merakım fazlasıyla içimi kemirmeye başlamıştı. Kendime nasıl engel olabilirdim bilemiyorum. Bu benim için çok zordu. “Ben mutlaka oraya inerdim ne olabilirdi ki, en fazla ne olabilir?” diye düşünürken sabah olduğunun aslında hiç uyumadığımın farkına varmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖŞKÜMÜZÜN GİZEMLİ HİKAYESİ
Mystery / Thrillerİçimizdeki gizem uykusunu uyandıracak bir hikaye.