Onuncu Bölüm | Gerçekler?

570 35 0
                                    

ONUNCU BÖLÜM

Zarfın içindeki paraları çıkardıktan sonra hepsini salondaki sehpanın üzerine koydum. Dirseğimi masaya yaslayarak çenemi avuçladım. Öncelikle bu parayla ne yapacağımızı düşünürken Taemin sehpanın karşısındaki koltuğa oturarak ellerini kenetledi. "Öncelikle alışveriş yapmalıyız. Evde yiyecek yok, daha önceden de söylemiştim." Birkaç gün önce Gyujin geldiğinde bu yüzden ramen yemek zorunda kalmıştık.

"Doğru." Ayağa kalkarak parayı tekrar zarfın içine koydum. "Öncelikle markete gitmeliyiz. Hadi." Koltuğun yanından geçerken ayağa kalkması için Taemin'in kolunu çekmiştim.

"Parayı o zarfın içinde taşımayı mı düşünüyorsun?" Montlarımızı giyerken ona döndüm.

"Evet. Neden sordun?"

"Parayı zarfın içinde tutarsan, dikkat çekersin. Paranın çalınmasını mı istiyorsun?" Zarfı elimden aldıktan sonra paraları cüzdana koyarak zarfı bana geri uzattı. "Şimdi alabilirsin."

"Boş zarfla ne yapmamı bekliyorsun?" Gözlerimi devirdikten sonra montumun fermuarını çektim ve kapıyı açtım. Ben dışarı çıktığımda beni takip ederek kapıyı kapattı. Birlikte markete doğru yürümeye başlamıştık. Hava soğuk olduğu için ellerimi cebime soktum.

"Dün Eunju ile ne konuştunuz?" Taemin'e baktığımda onun da ellerini cebine sokmuş olduğunu gördüm.

"Eunju? Tanıdığım birisi olduğunu sanmıyorum."

"Dün sizi konuşurken gördüğüm kız." Yüzünü bana çevirdiğinde yaklaşık beş-altı adım boyunca gözünü kırpmadan ve başka yere bakmadan sadece bana bakınca bir anda yüzümün yandığını hissetmiştim. Neden böyle olduğunu anlamayarak başımı yola çevirdiğimde montumun fermuarını biraz açmıştım.

"Hiç. Önemli bir şey değil." Her ne kadar tüm bu olayların sorumlusu dolaylı da olsa Taemin'di. Ama kendimi ona karşı pasif duruma getirmemeliydim.

"Ayağın neden şişti o zaman?"

"Yanlışlıkla ayağıma bastı."

"Neden kalkmana yardım etmedi? Yanlışlıkla olduğuna göre üzgün olmalıydı, değil mi?"

"Tam kaldıracaktı o sırada sen geldin." Daha önceden ona yalan söylediğimde mantıklı sebepler uydurabiliyordum. Ama bu durumda uydurabileceğim bir şey yoktu çünkü olanları o da görmüştü.

Uzun bir süre cevap vermedi. Konuşmanın kapandığını düşünerek derin bir nefes aldığımda tekrar konuştu. "Sana inanmadığımı düşünüyorsun." Zihnimi okumuşçasına sırıtırken ona baktım. "Eunju'ya dikkat etmelisin. Çok-"

"Boş versene. Neden bu kadar önemsiyorsun?" Sürekli Eunju'dan bahsetmesi bile sinir bozucuyken bir de bana nasihat veriyordu.

"Yah, sana bir şey olursa ailene ne diyeceğimi düşünüyor musun hiç?"

Kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim. "Senin bir şey söylemen gerekmiyor, onlar benim ailem. Hep.. kendini düşünüyorsun." Sinirle önüme gelen küçük taşa vurduğumda taş önümdeki adamın bacağına sert bir şekilde çarpmıştı. Adamın arkasına döndüğünü görünce hemen Taemin'in montunu sıkıca tutarak arkasına saklandım.

"Kusura bakmayın." Adamın önünde eğilip tekrar doğrulmuştu. Taemin'in kolunu tutarken arkasından adamın yüzüne bakmaya çalıştım. Hiçbir şey söylemeyerek yoluna devam etmişti. Taemin omzunun üzerinden bana bakmak istercesine başını çevirince yüzlerimiz birbirine çok yaklaşmıştı. Öylece hareket etmeden dururken güldü. "Sadece kendimi düşünmüyorum. Eğer sana bir şey olursa ailenin durumunun ne olacağını merak etmiyor musun? Sen hastanedeyken onların ne kadar endişelendiğini gördüm." Montunu bırakarak tekrar yanına geçmiştim. Bana bu kadar yakın durması artık beni gerginleştiriyordu. "Kendini düşünen sensin. Suç benim üzerime kalsın diye hemen arkama saklandın." Gülerek elini saçlarıma götürerek saçlarımı karıştırdı. Eline vurarak onu saçlarımdan uzaklaştırdım. Amacım suçun ona kalması değildi.

When Love Calls YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin