slm geri döndüm kapak sıkıntımla beraber lütfen kapak tasarlayabilen yetenekli insanlar bölüm sonunda yazdığım instagram hesabından bana yazsınlar teşekkürler saygılar bb
"Tanrı'm beni affet bilerek yapmadım bilerek yapmadım." Ellerimle kulaklarımı kapamış sınıfın bir köşesinde otururken bir yandan da olduğum yerde sallanıyordum.
Neler olduğu barizdi.
Çığlıklarımı ve hıçkırıklarımı bastırmak gittikçe zorlaşıyordu.
Ben de kendimi saldım ve içimde biriktirdiğim tüm öfkeyi çığlığımla dışarı yansıttım.Kendi kulaklarım hala kapalıydı.
Kendi çığlıklarımdan kulaklarım çınlıyordu.
Karnımda oluşan ağrıyı görmezden geldim.
Aynı zamanda etrafımda esen rüzgarlara da aldırmamaya çalıştım.Bir saniye sonra gözlerim karardı.
Tekrar açıldıklarında sıramda oturuyordum, saatin tik tak sesleri tekrar etrafta yankılanıyordu, daha da önemlisi herkes hareket ediyordu.Kafamı sağa sola sallayarak kendime gelmeye çalıştım.
Aceleyle burnumu sildim.
Max kolumu tuttu. "Lia iyi misin? Beni korkuttun. Bir an gözlerin değişti gibi oldu."
"İyiyim. Teşekkürler." Max bu yalanıma elbette inanmamıştı.Sınav kağıdımı doldurup Max'e döndüm. Ses düzeyimi ayarlayarak fısıltıyla konuştum.
"Yardıma ihtiyacın var mı?" Max kendi kağıdını kontrol etti ve bana döndü.
"Belki bir soru." Gülümseyerek çaktırmadan kağıdımı ona uzattım.İşi bitince "Teşekkür ederim. Sana en yakın zamanda güzel bir çikolata alacağım." diyerek bir teklifte bulundu. Ben de kıkırdayarak karşılık verdim.
Kağıtlarımızı verdikten sonra Max ile kimseyi beklemeden kantine doğru ilerledik.
Merdivenlerden inerken elini uzattı. Ben de elini tuttum ve arkasından ilerledim.
"Max, tam ismin Max mi yoksa..yani bir kısaltma gibi mi?"
"Tam ismim Maxine. Ama kimse Maxine demez. Pek hoşuma gitmiyor zaten. Bu yüzden Max'i daha çok kullanıyorum. Ama istersen bana Maxine diyebilirsin." en içten gülümsememi ona sundum.İki tane çikolata aldı ve birisini bana verdi.
"Teşekkürler Maxine."
"Önemli değil Cams."
"Bu hoşuma gitti."
"Benim de öyle." Bu sefer koluma girdi ve beni AV kulüp odasına doğru yönlendirdi.İçeri girdiğimizde herkes bir anda sustu.
"Neler oluyor?" diyerek söze girdi Maxine.
"Okul çıkışında Steve ile buluşup araştırma yapmayı düşünüyorduk. Tabii sizde bize katılıyorsunuz." annem buna asla izin vermezdi."Ne araştırması?"
"Camelia'nın ne olduğu hakkında bir takım teorilerimiz var. Ve bileğinde ki yara izi hakkında da aynı şekilde." Lucas ne saçmalıyordu böyle?
"Hey bileğimdeki bir doğum iz-"
Daha cümlemi tamamlayamadan Mike gelip nazikçe kazağımın kolunu açtı.
"Bu bir yanık izi. Belli ki sende laboratuvardan geldin. Senin de orada dövmen vardı. Belki de annen dövmeyi kapatmak için bileğini yakmıştır. Olamaz mı?" Will aynı bir bilge gibi konuşmuştu.Titremeye başladım.
Ama soğuktan değil. Korkudan ya da bunların gerçek olabileceği düşüncesinden.Bileğimi Mike'ın elinden kurtardım.
"Çok üstüne gitmeyin. Zaten okula alışmaya çalışıyor." Maxine beni aralarından çekip aldı ve sınıfa geri götürdü.
O sırada da zil çaldı.
Son dersten sonra neler olacağını merak ediyordum.
-yazardan inciler: ben maxine ve camelia yı shiplemeye başladım of aslında aklımda olan dustin ve will i kapıştırmaktı of çok karıştı buralar.-Zil çalar çalmaz çantamı sırtıma taktım ve sınıfın dışına doğru yürüdüm.
Tabii bir el beni sırt çantamdan tutup çekene kadar.Arkaya doğru sendeledim ve dengemi tekrar kurmak için uğraştım.
Beni çekenin Mike olduğunu görünce içimi öfke kapladı.
Son birkaç saattir ondan ciddi anlamda mefret ediyordum.
"Bizimle Steve'i ziyaret etmeye geliyorsun."
"Hayır gelmiyoru-"
"Evet Lia geliyorsun." tüm çocuklarla birlikte çıkışa doğru ilerledik.Annemi görüp el salladım. Sonra bir şey oldu ve annem arabasına binip gitti.
Kafamı Eleven'a çevirdim. "Ne yaptın öyle?"
"Az önce seni kurtardım kız kardeşim."
Kız kardeşim mi? Bu laboratuvar meselesini araştırmayı kafama not ettim."Steve bu Camelia, Camelia bu Steve." Dustin nedense Steve'in yanına gelince yüzünden gülücük eksilmiyordu.
Ben ise öylece surat asıyordum. İstemeye istemeye mırıldandım.
"Selam Steve."
İlk başta Steve'in evine gideceğimizi düşünmüştüm.
Ama aksine bir dondurmacıya gelmiştik.Mike kabaca tüm olayları özetledikten sonra -ki zamanı durdurma merasimimi bilmediği için atlamıştı-
Steve bana döndü
"Bize anlatmadığın, daha doğrusu onlara anlatmadığın bir gücün var mı?"
Sessizce etrafa bakındım; bu insanlara güvenebilirdim değil mi?Ben daha evet diyemeden Eleven atladı.
"Evet, evet var." Herkes bir bana bir Eleven'a bakarken derin bir nefes verdim.
Ve başladım anlatmaya.Güçlerimi keşfettiğimden bugüne kadar yaşadığım her şeyi anlattım.
Sözlerim bittikten sonra Steve kolumu uzatmamı istedi.
Kazağımın kolunu sıvadım ve kolumu ona uzattım.
Yanık izini inceledi.Daha sonra da nereden çıkardığını bilmediğim bir çakmakla derimi yakmaya başladı.
En son görüş alanımın parladığını ve bilincimi kaybettiğimi hatırlıyorum.
Lia şu an 16 yaşında varsayarsak, 9 sene geriye dönüyoruz.
[flashback]:Küçük kızın göz yaşları yanaklarında parlıyordu.
"Tris anne bana zarar gelmesine izin vermeyeceksin değil mi?"
"Hayır Lia, izin vermeyeceğim. Burdan çıkınca seni evine götüreceğim. Artık benimle yaşayacaksın. Benimle soy ismimi paylaşacaksın. Tamamen benim çocuğum olacaksın. Ama şimdi kolunu uzatmalısın ki o çirkin dövmeden kurtulup seni evime, evimize götürebileyim. Cesur bir kız ol."
Ateş küçük kızın derisini yakmaya başlamıştı bile.
Camelia koltuğa sindi ve gözlerini kapattı.
Gözlerinin kapanmasıyla dövmesi de bir yanık iziyle kapandı.
Böylece onu sahiplenecek olan Tris 'anne' onu laboratuvardan kaçırabilecekti.
Ama kurtarmak için değil.İşkence etmek, ızdırap çektirmek için.
Ve böylece kızın kolunda ki 004 dövmesi yakılarak silindi.
[Flashback sonu]
<bilmeyenler için camelianın annesi olarak tanıttığım kişi tristi diğer bölümlerde de)diğer bölümde görüşmek üzere, umarım bu bölümü beğenmişsinizdir :) Bir de lanet sınavlarım yüzünden kapak hazırlayamadım, önerileriniz varsa ya da hazırlarsanız çok sevinirim.
instagramım: @s.oftizzy
yakın zamanda tekrar görüşeceğiz ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lonely Girl // Stranger Things Fan Fiction
FanfictionAnnem fazla akıllı olduğumdan bahseder beni dışarı salmazdı. Ama bilmiyordu ki aslında pencereden izlediğim, hep bisikletleriyle dolaşan gençler gibi olmak istediğimi. Belki bu sene başlayabilirdim. Hawkins Lisesinde ki ilk seneme.