(Başkaları için kendinizi unutun,o zaman sizi de hatırlayacaktır.
Margaret Mead)
Genç kıza bir toplantıda rastlamıştı.
Güzelliği karşısında büyülenmişti.
Toplantının sonunda kızı kahve içmeye davet etti.kız toplantı boyu dikkatini çekmeyen delıkanlının davetine şaşırdı.ama tam bir Kibarlık
Gösterisi yaparak kabul etti.hemen köşedeki şirin bir çay bahçesine oturdular.Delikanlı öyle heyecanlı ki kalbinin çarpmasından konuşamıyordu.onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı.
"Ben artık gidiyim,"demeye hazırlanırken delikanlı birden garsonu çağırıp, "bana bir tuz getirir misin?"dedi."kahveme koymak için. "
Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı. Kahveye tuz!
Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan
Ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı.Kız merakla,"garip bir ağız tadınız var,"dedi.
Delikanlı anlattı:
"Çocukken deniz kenarında yaşardık.hep deniz kenarında ve denizde oynardım.denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi.
Bu tatla büyüdüm ben.Bu tadı çok sevdim.kahveye tuz koymam bundan.
Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissettim,Çocukluğumu,deniz kenarındaki evimizi ve mutlu aileme hatırlıyorum.annemle babam,hala o deniz kenarında oturuyorlar.onları ve evimi öyle özlüyorum ki!"Bunları söylerken gözleri
Nemlenmişti delikanlının.kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı.
İçini bu kadar samimi döken,evini,ailesini bu kadar özleyen
Bir adam,evi,aileyi seven biri...yuva
Kelimesinin manasını bilen çok iyi biri...
Kız da konuşmaya başladı.onun da evi uzaklardaydı.çocuklugu gibi.o da ailesini anlattı.çok şirin bir sohbet olmuştu.tatlı ve sıcak...
Buluşmaya devam ettiler ve birbirlerine büyük bir aşkla bağladılar.ve her güzel masalda olduğu gibi prenses ve prens evlenip sonsuza kadar çok mutlu yaşadılar.
Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kaşık tuz da koydu,hayat boyu.onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü kırk yıl sonra adam dunyaya vefat etti.
"Ölümünden sonra aç,"diye bir mektup bırakmıştı sevgilisi karısına şöyle diyordu satırlarında:
"Sevgilim,bir tanem,lütfen beni affet!
Bütün hayatımızı bir yalan üstüne kurdugum için beni affet.sana hayatımda sadece bir kere yalan söyledim;tuzlu kahve...ilk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun? Öyle heyecanlı ve gergindim ki şeker diyecekken tuz çıktı ağzımdan.sen ve herkes banz bakarken degiştirmeye o kadar utandım kii yalana devam ettim.
Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti.sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm.ama her seferinde korkumdan vazgeçtim.şimdi ölüyorum ve artık korkman için hiçbir neden yok.
İşte gerçek.ben tuzlu kahve sevmem.
O garip ve rezil bir tat. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim.Hem de zerre pişmanlık duymadan.seninle olmak hayatımın en büyük mutluluguydu ve ben bu mutlulugu şeyi yeniden yaşamak,seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim;ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da."
Yaşlı kadının gözyaşları mektubu tamamen ıslattı.
Lafı açıldığında bir gün biri,kadına,"tuzlu kahve nasıl bir şey?"diye soracak oldu.
Gözleri nemlendi kadının:
"Çok tatlı!"dedi."çok tatlı!"