-2-

97 2 0
                                    

Atilla gözden kaybolurken olduğum yerde kalakalmıştım. İçimden delicesine koşmak, "gitme!" Diye haykırmak ve onu gerçekten bırakmayacakmış adeta kemiklerini kıracakmış gibi sarılmak geçiyordu.

Ama yapamadım. İçimdeki keşkeler gittikçe artarken bi alt dönemden Ilgın'ın sesini duydum:

Aslıııııııı! Tatlım iyi misin sen ya?! Kaç saattir sesleniyorum sesim kısılacak of. Gözlerimi Atilla'dan güç bela ayırıp benden hafif kısa, sarı uzun saçlı Ilgın'ın yüzüne baktım. Ne yapalım, bir dahaki buluşmaya kadar beyimizi biraz özlemem gerekiyordu.

İyiyim canım iyiyim, bir an duraksayıp önüme baktım, haftanın beş günü her an dibimde olan sevgilimi en az bir ay görememeye alışmak zor geliyor sadece.

Ilgın kocaman bir kahkaha attı. Hadi ama servis kaçacak, senin de gitmen gerekiyor, dedi. Yerimden kımıldamayıp salak salak etrafa bakındığımı görünce koluma girdi, güven banaaaa dedi rahatlatıcı olmaya çalışan zoraki bir sesle, yani bi süre birbirinizi özleyeceksiniz işte, ne var bunda! Hem bak ikinize de iyi gelecek bu. Ayrılmadınız ya canım!

AYRILIK? Adını duymak bile korkudan tir tir titrememe sebep olan çok, çok iğrenç bir kelimeydi ayrılık. Birbirimize bu kadar aşıkken ayrılmak neydi ulan! Ailesi çocuğu yazlığa göndermese okul kapandıktan bikaç gün sonra ya Taksimde ya da Bakırköyde falan olacaktık muhtemelen.

Ilgın' a en az moralimi düzeltmek için söylediği sözler kadar yapmacık bir gülümsemeyle karşılık vererek biraz daha zoraki bir kahkaha attım. Lafa daldık, Sinan Abi'yi unuttuk. Sahi nerde kaldı bu adam? Deyip etrafıma bakındım. Gerçekten geç kalmıştı.

Hiçbir fikrim yok valla, dedi Ilgın ve cep telefonunu çıkarıp rehberde s harfine denk gelene kadar ekranı kaydırdı, ama şimdi öğreniriz.

Ilgın Sinan Abi'yle konuşurken gerçekten samimi olduğum hiçbir arkadaşımın şu an yanımda olmadığını farkettim. Özge arkadaşlarıyla buluşacağı için başka bir servisle gidip bana bir üstünkörü "ah görüşürüz hayatıııım" eklemeli yaz vedalaşması yapmış, Ela ise karnesini almaya bile tenezzül etmemişti. Not ortalamam gayet de tutarken matematikçi sürtük yüzünden belge alamasaydım muhtemelen ben de böyle bir tavır alıp "sikmişim karneyi" der ve okula gelmezdim. Ama benim Atilla'm vardı ve onu göreceğim son gün olduğunu bile bile değil belge almamak, okuldan atsalar yine gelirdim.

Ay şu bakkala gidelim bari diyen Ilgın'ın sesiyle gerçek dünyaya keskin bir dönüş yapıp "ne yapalım, 99'lu kızımızla idare edeceğiz artık" dedim içimden. Hem ondan öğrendiğim dedikodular grupta fena malzeme oluyordu.

Grubumuz gayet de sıradan bir liseli kız grubuydu, her ne kadar adını sürekli "DİLBER AY FAN CLUB" gibi şeylerle değiştirmemize rağmen gayet de vasat bir whatsapp grubumuz vardı ve Atilla'dan vakit kaldığı zamanlarda bu üç kızla laflamayı cidden seviyordum. Okulda da tam bir dörtlüydük. Bendeniz, solumda Ayşegül, arkamda Arya ve onun yanında Ela. Atilla her zaman okuldaki tek kafa dengi kızların bizim kızlar olduğunu söylerdi.

Ilgın'ın peşine takılmış giderken biraz da kafamı dağıtmak amacıyla yeni dedikodu var mıı tarzında gayet de kızsal bir cümle söyleyecekken hanım kızımız daha ağzımı açmama fırsat vermeden tam gaz anlatmaya başlamıştı bile.

Hayatımın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin