Uçsuz bucaksız ovalara doğru yürürken,aklımda sadece şu; yapabilecek miyim? kendimi bulabilecek miyim?..
Yaklaşık bir gündür yürüyorum,heybemde ne yiyecek,ne içecek kaldı. Hava da gitgide soğumaya başladı. Güneş,yuvasına çekiliyordu artık,usulca batarken yerini ay'a bırakıyordu. Ufuk'ta bir kızıllık,bu kızıllık annemin öfkesini anımsatıyordu bana. Ne zaman, "ben büyük bir şair olacağım" dersem, aynı ufuk'ta oluşan o kızıllık gibi oluyordu. Hiç istemezdi şair olmamı... Gece'nin karanlığında yürürken,uzaktan birileri yaklaşıyordu. Tehlikeli olabilir diye düşünerekten,bulunduğum yere en yakın kayalıkların ardına saklandım. Arabadan dört kişi indi. Gizemliydiler. Garip bir kişilikleri vardı. Çok geçmeden arabalarına binip gittiler. Bende olduğum yerden kalkıp etrafa iyice bakındım. Gittiklerine emin olduktan sonra,biraz daha ilerleyip kendime kalacak bir yer buldum. Ağaçlardan,kendime yetecek kadar küçük,çadır gibi bir şey yaptım. Geceyi burada geçirecektim. Hava da bir hayli soğuktu, burada kalmaya mecburdum. Çünkü soğuyan hava,sise neden olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ DAĞI'NIN ŞAİRİ
Short StoryKendimi bulabilmek için çıktım yola. İnanılamayacak kadar garip bir maceranın içine düşmüşüm meğer..Bu macera beni buz kadar soğuk bir dağın yamaçlarına götürüyormuş,haberim yokken..