12.bölüm

77 11 4
                                    

2 hafta sonra

Her şey bitti. Karakoldan kurtuldum. Taşınmaktan kurtuldum. Her şeyden kurtuldum.

Hiç iyi değilim. Hem de hiç. Gizlim bana yazmıyordu. Yazmayacaktı. Bunu anlamıştım. Çaresizliğe kapılmıştım.

Ağzıma gönderdiği çikolatalardan birini attım. Çok güzeldi. Keşke şimdi onunla konuşuyor olabilseydim. Geçen gün gidip zarfı bakkal amcaya vermiştim. Mektubu alıp almadığını sorduğumda hatırlamadığını söylemişti. Nasıl bakkal işletebiliyordu, anlamıyordum.

Ailemle aram aynıydı. Pek değişen bir şey olmamıştı.

Tavanı izlerken unuttuğum bir şeyi hatırladım. Bana o kadar kendi yazdığı notları göndermişti. Ben onları unutmuştum.

Yerimden zıplar zıplamaz hediye kutusunu açtım. İçindeki kavanozu elime aldım. Elimi içine daldırıp gezdirdim. Ve turuncu bir not kağıdı çektim.

Hediye kutusunu ortadan kaldırdım, sandalyeye oturdum. Kağıdı yavaşça açtım. Acaba ne yazıyordu? Gereksiz yere meraklanan birisiydim. Kağıdı zaten şu anda açıyordum.

Kağıdı açtım. Şöyle yazıyordu.

Umutsuzluğa kapılma. Sürüklenir gidersin. Hayat bunlar için kısa. Yolunu çizmeye bak.

Dayanamayıp başka bir kağıt daha aldım. Nasıl olsa çekmeyi unutmuştum.

Üzülme! Üzüldüğün şey seni belki de mutlu edecek. Her şeyin zamanı ver be yakışıklı. Zamanını bekle. Gereksiz yere acele etme.

Notlarıyla sanki benle konuşuyor gibiydi. Bana beklememi söylüyordu. Bunları kendisi yazdığına göre acaba cevap verecek miydi?

Düşüncelerimi zil sesi kesti. Kapıya doğru hızla koştum. Kargocu vardı. Olduğum yerde donakaldım. Bana bir mektup gelmişti. Evet, evet bana gelmişti. Hayır, bir dakika, göndermişti cevap. Cevap vermişti. Notlarıyla konuştu benle. Acele ettim. Bak cevap verdi ezik. O seni yüzüstü bırakmadı.

Biliyordum. Çok üzülmüştüm ama içimden bir ses hep inanmamı söylüyordu. Vazgeçmememi. Sonunda vakit gelmişti. Kargocunun elinden kutuyu alıp vahşice yırtmak istiyordum. Daha fazla vakit kaybetmemek için mektubu imza ile aldım ve odama çıktım. Yatağımın üstüne atladım resmen. Bana bir iki ay önce böyle bir şey söyleseler asla inanamazdım. Ama şimdi mutluluktan çıldıracak gibi olan bendim. Sanırım uzun zaman sonra mutlu olmuştum. Tekrardan. Yeniden.

Mektup uzundu. Hepsine cevap vermiş olmalıydı. Daha fazla sabredemedim.

Mektubu okumaya başladım. Büyük bir hevesle.

Merhaba,

Şu an cidden ne diyeceğimi bilmiyorum. Sinirli olabilirsin ya da çok sevinmiş. Ama kahkaha atarak yazıyorum bu satırları. Cidden neden uzun zamandır yazmadığımı merak etmişsindir?

Şöyle ki ben sana mektup gönderdikten sonra her gün bakkala gittim. Cevap verdin mi diye. Ama tontiş amcam herhangi bir mektup gelmediğini söylemişti. Gün geçtikçe bende senin gibi ümitsizliğe kapılmaya başlamıştım. Bana hiçbir zaman yazmayacağını düşünmeye başladım. Hiçbir zaman. Düşüncesi bile korkunçtu.
korkunçtu.

Fakat geçen gün annemle tontiş amcamın bakkalını temizlerken çekmecede ve dolabın altında iki farklı mektup bulduk. Bir heyecanla açıp okudum. Çünkü bir de değil iki taneydi. Senin yazdığını anlayınca nasıl sevindiğimi göremezsin. Fakat sonra okudukça benim cevap vermediğimi söylemişsin. Meğerse mektup rüzgarla dolabın altına gitmiş diğeri ise amcam çekmeceye koymuş ve vermeyi unutmuş. Bu yüzden bu mektubun sonunda daha güvenilir bir yer önereceğim.

AlpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin