Sabah kalktığımda evde kimse yoktu ve masada bir not vardı. Bu annemin işlerini halletmek için gittiğini söyleyen minik bir yazıydı. Kağıdı kıvırıp çöpe attım ve mutfak masasında hazırlanmış olan kahvaltıya baktım. Lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Dağılmış saçlarımı düzeltip taradım. Daha sonra lavabodan çıkıp odama gittim ve kapımın orda bulunan halının üzerinde kabartma gibi yazılmış olan bir isim gördüm "ZEC" yazıyordu ama şekilli şukullu bir yazıydı. Tesadüfen olamayacak kadar süslü gözüküyordu. Ayağımla kabartmayı sildirttim biraz korkmuştum. Sonrasında mutfağa gittim ve wp'ye girip olanlar hakkında durum atmaya başladım. Kahvaltımı edip odama geçtim ve yatağıma oturdum. Youtube'de bir şeyler izlerken mutfaktan ayak sesleri geldiğini duydum. Videoyu durdurmadan kalktım ve elime bir kitap alıp mutfağa gittim. Hiç kimse yoktu göt korkusuyla eski yerime döndüm. Kulaklıklarımı takıp müzik açtım ve bir süre müzik dinledim. Bir anda mutfakta bir gürültü kopunca kulaklığımı çıkartıp hızla mutfağa gittim. Sürahinin yanında duran bardak yere düşmüş ve paramparça olmuştu. Hızla annemi aradım ama telefon açılmamıştı. Onun yerine güç aldığım sanal arkadaşlarıma bildirmek için durumuma her şeyi yazdım. Birilerinin bana yazarak içimi rahatlatacağını biliyordum. Çok sevdiğim birisiyle konuşmaya başladım. Ondan sonra pek bir şey olmadı. Annem bir süre sonra geldi ve bardağın elimden kaydığını söyledim. O da tabi ki inandı.
Gece olunca yatağıma girdim ve uyumaya çalıştım. Bir süre sonra uykuya dalmıştım bile. Asıl korkunç kısım burda başlamıştı. Rüyamda bir erkek çocuğu eli yüzü yara bere içindeydi ve bana bakıyordu. Ayak ucumda bulunan koltuğa oturmuştu. Fazla korkunç değildi. Sanki dövülmüş biri gibiydi. Sarı saçları ve mavi bir okul forması vardı. Onu incelerken uyandım sabaha karşı olmuştu bile. Güneş doğmak üzereydi. Telefonumu alıp durumuma olanları attım. Yine o arkadaşımla bu konuyu konuştuk ve beni rahatlattı ben baya erken uyandığımdan ondan cevap beklerken bayağı geçmişti ve o zamanda da dizimi bitirmekle meşgul olmuştum.
KIRMIZI AY GÜNÜ
O gün annemlerle akrabalarımızı ziyarete gittik ve akşam olunca da döndük biz her akşam parka çıkardık ve o akşam da çıktık. Kırmızı ayı ordan görebiliyorduk fotoğraflar çektik ve durumlarımızda paylaştık. Bir sürü wallpaper oluşturulmuştu bile. Çok güzel fotoğraflar vardı.
Bir arkadaşım da sırf merak ettiği için bakmış ve Kırmızı Ay hakkında değişik bir bilgiye ulaşmış.
Kırmızı ay yıllar hatta yüzyıllar önce lanetli gün olarak anılırmış ve o gün paranormal olaylar yaşanırmış. Ben de bunu kanıtlamayı istedim ve arkadaşlarıma siz bir şeyler yaşadınız mı? Bir şeyler oldu mu? Korkunç bir şeyler falan? Diye sordum. Ve o an anladım ki gerçekten bu bilgi doğruymuş.
Seda diye bir arkadaşım ölen babaannesiyle rüyasında konuşmuş ve o gün mutfaktayken babaannesi ona yemeğe biraz daha tuz atmasını söylemiş. Bunu söylerken de bangodaki tuzluk Seda'ya doğru geliyormuş. Arkadaşım korkuyla tuzluğu tutmuş çünkü az kalsın tuzluk yere düşüyormuş. Ben yine de böyle bir şey olacağına inanmadım tesadüftür ya da öyle bir şey yoktur diye düşündüm. Ama Filiz'in de buna benzer bir şey yaşaması beni çok korkuttu.
Filiz kırmızı ayın fotoğrafını çeken birisiydi. Onda kırmızı ayın fotoğrafından çok fazla vardı. Kırmızı ay gününden sonra ertesi gün bütün fotoğraflar gitmiş ve son bir fotoğraf kalmış. O fotoğrafta da kırmızı ay resmen kan gibi kırmızıymış. Daha sonrasında Filiz telefonunu bırakıp bir şeyler yemeye gitmiş ve yemek yemekten geri döndüğümde telefonundaki kırmızı ay resmi beyaz bir aya dönmüş şekildeymiş. Daha sonra gereksiz diye düşünüp fotoğrafı silmiş.
Ben bunların tesadüf olup olamayacağını bilmiyorum. Birkaç teori ürettim ama sadece kendi hikayemle alakalı bir teori.
Babamlar küçükken Almanya'da yaşıyorlardı. Onlar sıradan bir Alman ailesiydi. Babamın iki abisi vardı ve sürekli okuldaki arkadaşlarıyla kavga ederlerdi. Babam sürekli bir çocukla uğraşırmış ve bu çocuk bir gün araba kazasında ölmüş. İşte yıllar geçiyor falan ben doğuyorum. Aaaaa o da ne? Kırmızı ay gününden bir gün önce ruhların geçiş kapısı açılıyor ve Zec geliyor. Rüyama giriyor, halıma ismini yazıyor, bardağı kırıyor. Ama maalesef ertesi gün geri dönmek zorunda kalıyor yoksa aynen babamın ona yaptığı gibi o da benimle uğraşacak ama bir günü olduğu için sadece bir gün uğraşabiliyor. Bu sadece benimle ilgili an kısım. Diğerleri için teori kuramadım. Yine de mantıksız. İnanmayabilirsiniz tamamen kendi düşünceniz. Bu da benim Kırmızı ayla ilgili bir iki günümdü daha fazlasını isterseniz yazabilirim. Daha farklı hikayeler isterseniz yorumlarda yazın hepinizi seviyorum kirazlarım bay bay~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANIMSI GÜNLÜKÜMSÜ BİR KİTAP
RandomGündelik hayatım yaşadığım olaylar gidip gezdiğim yerler falan filan işte.