17

182 15 53
                                    

"Jimin, sanırım sarhoşsun. Ne dediğini bilmiyorsun."

Yoongi kararını vermişti; bu sevgiyi ve duygularını inkar edecekti. Kendine değil belki, ama Jimin'e karşı yalanlayacaktı hepsini. Bir gelecek göremiyordu bu potansiyel ilişkide. BigHit tarafından uzaklaştırılmıştı, kovulması işten bile değildi. Kovulmasa dahi büyük bir tehlike arz ediyordu bu durum. Sürekli diken üzerinde yaşayacakları ilişki onları yıpratacak, eğitimlerini aksattıracaktı. Bu türlü gerekçelerle kendini rahatlatmaya çalışıyordu Yoongi, Jimin'in önünü kesmeye kararlıydı. Onun iyiliği için bunu yapması gerektiğini düşünüyordu.

"Jimin, üzgünüm. Net düşünemiyorsun sanırım. Saçma olduğunun sen de farkındasındır. İkimiz de erkeğiz, böyle bir şey söz konusu olamaz. Sarhoşsun, ama değil."

Hızını alamayıp bir mesaj daha atmıştı. Onu kırmak istemiyordu, bu kendisini de mahvederdi; bununla birlikte ortamı yumuşatıp mantık çerçevesinde konuşmanın daha sağlıklı olacağının farkındaydı. Duygularını geri plana attı, daha olgun bir tavır takınarak cevabı beklemeye başladı. Birkaç dakika sonra ekran gelen mesajın bildirimiyle parladı.

"Sen... ciddi olamazsın. Az önce hiç yapmadığım bir şeyi yaptım; kalbimin kapılarını sana sonuna kadar açtım. Seni sevdiğimi, hayır, kör kütük aşık olduğumu söyledim. Yapacağın hareket bu mu? Beni savuşturacak mısın böyle çocuksu sözlerle? Bu yazdıkların o kadar soğuk ki, gerçek düşüncelerin olmadığını anlıyorum. Haklıymışım, sen hala çocuksun."

Yoongi bu tarz bir karşılık bekliyordu haklı olarak. Yine de tavrını korumaya, sözünün arkasında durmaya kararlıydı. Bu herkesin iyiliği içindi. Jimin şu an incinse bile ilerde anlayacaktı. Bu doğru değildi. Tüm gücünü toplayıp olabildiğince ikna edici görünecek kelimeleri bir araya getirmeye çalıştı.

"Bak Jimin, o gece yaptığım doğru değildi. Sarhoştum, seni bir kız olarak görmüş bile olabilirim. Sen de öyleydin, o yüzden tepki vermedin bile doğru dürüst. Şu an hissettiğini sandığın şeyler hoşlanma değil, hele aşk hiç değil. Bunlar bu kadar hafife alınacak şeyler değil. Bir ilgi gördün, hoşuna gitti bu temas, o yüzden kafanda kurguladın şu an. Biraz zaman ver kendine, bana hak vereceksin, bu büyük sandığın şeylerin yanılsama olduğunu net olarak göreceksin. Arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyorum. Beni bu şekilde hatırlama lütfen."

İçi kanaya kanaya mesajı gönder tuşunu basmıştı. Canı acıyordu onu kendinden uzaklaştırmak için yaptığı her hamlede. Mesaj atmak için yazdığı her harf ondan bir şey alıp götürüyordu. Asla dokunamayacağı birinden vazgeçmişti, üstüne onu kendinden vazgeçirmeye çalışıyordu. Kısa vadede iki tarafın da acı çektiği bir yöntem olsa da bu, zaman ilerledikçe değerlenecekti; çünkü birbirlerinin hayatına dahil olmadan yaşayacaklardı bir zaman sonra.

Jimin ilerde çok büyük bir star olabilirdi. Çok kibardı, dans yeteneği vardı, şarkı söyleme gücünü de gün geçtikçe geliştiriyordu. Gruba dahil olmayı başarabilirse en öne çıkan yeteneklerden biri olacağı şüphesizdi. O ise bir muammaydı. Yaptığı aptalca bir kavganın bedeli olarak uzaklaştırılmıştı. Kovulma tehlikesi ise hala vardı. Geleceği yok gibiydi. Telefon o gece son kez bildirimle aydınlandı. Gelen mesaj pek iç açıcı değildi.

"Baksana, seninle arkadaş olmak istemiyorum. Gerçekten uğraşmaya değmezsin. Eğer aksi bir cevap versen inan gocunmazdım, beni sevmek zorunda değilsin sonuçta. Nasıl desem, şu yaptığın o kadar çocukça ki. Aklınca beni kandırmaya çalışıyorsun. Şu "arkadaş kalalım", "ikimiz de erkeğiz" sözlerin midemi bulandırdı. Senin gibi birini hayatımda istemiyorum, hem de hiçbir şekilde. İnsanlar hakkında kolay kolay yanılmam, üstelik herkese nazik ve kibar davranmaya çalışırım. Fakat sen beni ağır yanılttın, düşüncelerim ters tepti senin hakkında. Lütfen bir daha görüşmeyelim, sen eğitime geri dönersen de selam bile verme bana. Hayatımda yer almanı istemiyorum. İyi geceler."

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin