3.Bölüm
-Hyun-
Meryem, çok farklı bir kız. Nedense diğer kızlar gibi ona da ters davranamıyorum. Şaşırınca şu "İnanamıyorum!" diye bağırışları çok... Hah! Halime bak, daha bir gündür tanışıyoruz ama ben durmuş kendi kendime onun hakkında konuşuyorum... Belki, o beni umursamıyordur bile. Tabii ki de umursuyordur! Sonuçta yakışıklıyım, uzunum, ünlüyüm... Gittikçe daha da tuhaflaşmaya başladım... Bu durumlarda eski günleri daha çok özlüyorum, bari bizimkilere telefon edeyim de biraz konuşalım...
-----------------
ERTESİ GÜN
-----------------
(Hyun'un ağzından devam ediyoruz)
Şirkete gittiğimde odamda biraz oyalandıktan sonra çalışma odasına indim...
- Merhaba Hyun!
Meryem de buradaymış. İyi de sabahın köründe bu kızın burada işi ne?
-Sana da merhaba ama neden bu kadar erken geldin?
Meryem:
-Söyleyene de bak. Sanki sen farklısın.:)
Ben:
-Neyse. Sen dans etmeye devam et, ben de kafeteryadan bir şeyler alacağım.
Tam gidecekken arkamdan seslendi:
-Bekle ben de geliyorum. Çok acıktım.
Çok iyi bir kız... Bir dakika nerden çıktı şimdi bu? Sırf benimle yemeye geldiği için çok iyi bir kız olduğunu mu düşünüyorum? Aishhhh!
Yemeklerimizi alıp oturduğumuzda başta çok sessizdik ama sonradan açılmaya başladı, kendinden bahsetti ve benim hakkımda bir sürü soru sordu. Tam yarım saattir buradaydık ama hiç sıkılmamıştım. Ne olmuştu benim sert halime?! Bu kız beni sürekli mutlu ediyor...
Ben:
-Biraz da Türküyi'den bahsetsene.
Meryem:
-Hahahahahah! Türküyi mi?! HAHAHAHAHAAHAHA! Türkiye demek istedin herhalde!
Ahh! Rezil oldum:
-Ne yani ben senin aksanınla hiç dalga geçiyor muyum?
Meryem:
-Geçemezsin ki.
Haklıydı. Ben:
-Neyse anlat bakalım Türkiye'yi.
-------
Saatine baktı ve bana dönüp:
-Hadi yukarı çıkalım bir saattir buradayız.
Ben:
-Tamam.
Dong Wook, Yoo Jin ve öğrenciler de gelmişti. Herkese merhaba dedikten sonra Meryem dans etmeye, ben de onu izlemeye başladım.
-Meryem-
Isınma hareketleri yaptıktan sonra dans etmeye başladım... Bu nasıl bir şeydir ki dans etmeye başladığımda tamamen aklım, kalbim ve vücudum kontrolden çıkıyordu. Daha hiç görmediğim, hatta düşünmediğim hareketleri bile anında uyguluyordum. Müzik bittiğinde gene durmadım. Zaten bana göre dans için gerekli olan tek şey ısınma hareketleriydi:). Artık terden ve yorgunluktan pestil olduğumda yere yığıldım:
-AHHHHHHHH!!!!!!!!!! Her yanım ağrıyoooooooorrr!!
Hyun:
-Kim sana o kadar dans etmeni söyledi ki?
Bu ne şimdi ya! Yardım bile etmiyor bi de üstüne gelip kızıyor!
-İnsan bir yardım eder, değil mi?
-Anladık, anladık...
Kendimi yakındaki büyükçe bir mindere attım ve diğer öğrencileri izlemeye başladım. Müdür'ün dün anlattıklarına göre ders saatleri daha gelmediği için serbesttiler. Dans derslerine müdür'ün de isteğiyle Hyun, Yoo Jin, ben ve Dong Wook da katılacaktık.
Öğrencilerden gözlerimi ayırıp Dong Wook'u seyretmeye başladım. Hala bunun bir rüya olduğunu düşünmekten kendimi alamıyordum. Onca zamandır hayranı olduğum adam tam karşımdaydı ama ben daha onunla hiç konuşmamıştım. Bu gerçekten üzücüydü ama sonuçta daha iki gündür buradaydım ve dün onunla dans etmiştim! Bunu unutamazdım değil mi?! Sonuçta bu öyle herkese nasip olacak bir şey değil.
Ben bunları düşünürken Dong Wook bana baktı ve gülümsedi:
-Meryem, dinlendiysen gel hadi birazdan ders başlayacak sen de artık bizim gibi öğretmen sayılırsın.
Ben:
-Ah, haklısın geliyorum.
Neden bu kadar rahatsız hissediyorum? Tamam, aşırı tatlı ve muhteşem bir yüzü vardı ama o etraftayken kendim gibi olamıyordum. Yoksa...
Yoo Jin:
-Hadi gelin, öğrenciler arkada her zamanki sırasına geçsin .
Herkez yerini aldıktan sonra Dong Wook konuşmaya başladı:
-Aramıza yeni biri katıldı ve size birkaç hafta önce Meryem'den bahsetmiştik o yüzden merak ettiğiniz diğer şeyleri sonra kendisine sorabilirsiniz. Birkaç ay sonra ilk albümünü çıkaracak ve şimdiden çalışmalara başladı. Yani artık o da bizim gibi sizin bir bakıma öğretmeniniz olacak. Peki, başka bir şey kalmadığına göre artık derse başlayalım mı?
Herkesten ufak bir onaylama çıkınca ısınma hareketlerine başladık ve bazı hareketleri konrol ettik, yanlış yapanları düzelttik. Bir saat sonra yeniden Dong Wook konuşmaya başladı:
-Hadi biraz da eğlenelim olur mu? Bir tür oyuna ne dersiniz? (herkes başını salladı ve birkaç ıslık duyuldu) Pekala, o zaman oyunu anlatayım: Siz jüri üyeleri olacaksınız(öğrencileri işaret ederek) biz dördümüz de ikişerli olarak sizin seçtiğiniz ve bizim hiç dinlemediğimiz birer şarkıda sırayla doğaçlama dans edeceğiz, sona kalan iki kişi de aynı şarkıda aynı anda dans edecek ve kazanan sona kalan diğer kişiye istediği bir şeyi yaptıracak. Kabul ediyor musunuz?
Öğrencilerden ve bizden:
-Bence harika.
-Evet, çok eğlenceli olur. Gibi sesler gelince Dong Wook kafasını salladı ve öğrenciler sırtları duvara dönük olarak minderlere oturdular.
Hyun yaramaz bir ifade takınarak:
-Hadi o zaman, ben Meryem'e meydan okuyorum.
Güldüm ve kafamı eydim:
-Peki paşa hazretleri.
Hyun:
-Paşa hazretleri ne demek?(paşa hazretlerini türkçe söylemiştim.)
Haha! Türkçe konuşunca çok komik oluyordu.
-Sen onu boşver de yenilmeye hazırlan.
-Haha! Görücez!
Şimdiden öğrenciler tezahürata başlamıştı.
3.Bölümün sonu