9. Bölüm
-MERYEM-
Gözlerim buğulanıyor. Yanaklarımdan aşşağı kontrolsüzce yaşlar boşalıyor. Önümü göremiyorum, nereye gittiğimi bilmiyorum. Bir süre sonra karşıma çıkan kapıdan içeri girdim. Topukluyla koşmaktan ayaklarımın ağrıdığını yeni farkettim. Kapıyı arkamdan kapatıp bir süre göz yaşlarımın dinmesini bekledim. Etrafıma baktığımda dans odasına girdiğimi gördüm. Buradayken en çok zaman geçirdiğim yer burası olduğundan ayaklarım beni buraya sürüklemiş olmalı... Bu düşünceler dudağımın hafifçe kıvrılmasına yol açtı. Ama tekrar gözlerim buğulanmaya başladı. Önümü zar zor görüyordum. Yanağımdan aşşağı iki damla yaş süzüldü. Neden hep böyle olmak zorunda?..
Odanın karşısındaki duvarı kapsayan camdan tüm gözyüzünü görebiliyordum. Yağmur yağıyordu... Gidip camın karşısına oturdum ve bacaklarımı karnıma doğru çektim. Artık ağlamıyordum da. Sadece düşünüyordum... Dong Wook'un ilk defa bir klibini izleyişim, oynadığı diziyi dayanamayıp bir günde bitirişim... Ve onunla ilk defa dans edişim... Her şey gözümün önünden geçiyor ve kalbimi acıtıyordu. Bunları unutmak istiyor muyum bilmiyorum ama şu an bana bu hatıralar hiç olmadığı kadar acı veriyor.
Bir anda tam yanımda, zeminde bir şeyler hareket etti. Hızlıca arkamı döndüm. Ama oda karanlık olduğundan karşımdaki silüetin kime ait olduğunu anlayamadım:
-Kim var orada?!
-Benim...
Elini kaldırıp bana doğru salladı. Bu ses...
-Hyun?
Gelip yanıma oturdu ve bana döndü:
-Evet, benim.
Bakışlarımı başka yöne çevirdim:
-Ne işin var burada?
Sesi çok soğukkanlı çıkıyordu. Sanki odanın önünden geçerken öylesine uğramış gibi bir hali vardı:
-Seni takip ettim.
Ben:
-Neden? Seni neden bu kadar çok ilgilendiriyorum?
Çenemden tutup beni kendisine doğru çevirdi. Çok yakındı bana:
-Çünkü, bence sen üzülmeyi ve böyle kaçıp ağlamayı hak etmeyen bir insansın.
Ben:
-Üzüldüğümü de nereden çıkardın? Sadece aşşağıda biraz bunaldım. Niye üzüleyim ki?
Hyun:
-Meryem, yalan söyleme bana. Ne hissettiğini biliyorum.
Bu sözleri duyduktan sonra tekrar ağlamaya başladım. Artık hiçbir şeyi umursamıyordum:
-Elbette üzüldüm, tamam mı?! Sen benim yerimde olsan ne yapardın?! İlk defa birinin benden ilk görüşte hoşlandığını sandım! Ama yanılmışım. Çok safım...
Ona olan biten her şeyi anlattım. Beni şaşırtansa hiçbir şekilde konuşmamasıydı. Konuşmayı bitirdiğimde yüzüne baktım. Yüzü son derece ifadesizdi. Tıpkı Dong Wook ile ben dans ederken ki gibi.
Hyun:
-Ondan gerçekten hoşlanıyor musun?
Ben:
-Önceden hoşlanıyor muydum, bilmiyorum. Zaten emin de değildim ama şu an ona karşı bir şey hissetmiyorum. Zaten Yoo Jin de onu sevdiğini bana söylemişti.
Hyun:
-Ya sonradan tekrar ondan hoşlanırsan, aşık olusan?
Kafamı iki yana salladım: