Violetta'dan;
Tüm gücümle ittirmeye çalıştım onu ama bir milim bile kıpırdamadı. Partideki onca insan neredeydi ya?! Ben burada León'un yemeği gibi bir şey olmuştum! Ne diye zorladıysa Ludmila... Camila ile de zorla barıştırdı ama ikisi gelmediler!
Dudaklarımı ondan kurtarabildiğimde, bacaklarının arasına tekme attım. Dizimle vurmadım! Direkt olarak tekme attım. Tekrardan o bölgesine bir şey yapmıştım. Bile bile ölüme gitmekti benimkisi...
O iki büklüm olurken, ben de kapıya koştum. Buradan kurtulabilmem için, kapının kilidini açabilirsem.
Kapının kolunu tutup, anahtara uzandığımda fark ettim anahtarın orada olmadığını! Ağh, lanet olsun! Buraya en başında gelmemeliydim! Kızları da dinlememeliydim!
"Anahtarı bulamadın mı yoksa?" León'un nefesini boynumda hissedince, ürpermiştim. Daha çok mide bulantısı hissediyordum ama. Sevgilisi onun için uğraşırken, onun yaptığına bakın! Hem sevgilisini aldatıyor, hem de başkalarına saldırıyor! Hemde kendi doğum gününde! Nasıl bir varlık bu?!
Ellerini karnımda birleştirip, beni daha fazla kendine çekti. Buradan kurtulmanın imkansızlığı ile yüzleşiyordum. Nasıl kaçacaktım? Bu kadar gürültü varken de nasıl duyacaklardı beni? Hayır, kabullenmiyordum olacaklara! Umudum hep vardı. Şimdi sönmek üzere olan ateş kadar bile olsa, vardı.
"Kaçamazsın." Ve sırtımı sert duvara çarptı. En son kemeriyle oyalandığını görmüştüm, gerisini de hatırlamıyorum...
♣♣♣
Gözlerimi araladım. Karşımda Camila ve Ludmila, camın kenarında León'un kız arkadaşı ve onu aldattığı kiş, kapının orada da... León vardı. Benim ona baktığımı fark edince, "Sonunda uyandı!" dedi. Dört kız da başıma üşüşmüştü. Burası, o oda değildi. Hastane odalarına benzer bir yerdi. Kokusu da, hastane kokularından farksızdı.
Camila elimi okşadıktan sonra, okşadığı yere öpücük kondurdu. "Çok korkuttun beni! Partide bayılmışsın, León da seni hastaneye getirmiş. En son biz gitmiştik oraya. Geç kaldığımız için çok üzgünüz."
Başımı sallayıp, bakışlarımı kaçırdım. Şimdi ki soru; 'Bir şey yaptıktan sonra mı getirdi?' olmalıydı. Gerçekten, ne zaman getirdi beni?! Belki de insaflı davranıp, bayıldığımı fark ettiği anda getirmiştir. Tabii, geç fark etmediyse... İkilem içinde kalmak berbat! Hiçbir şey bilmiyorum ve iyi olması için hayal kuruyorum! León da acıma duygusu mu vardı ki, fark ettiği anda getirsin?! Yoktu! Fark etse de, işini bitirmeden yapmazdı hiçbir şeyi. Boşu boşuna Pollyannacılık oynamaya da gerek yoktu. Gerçekler ortadaydı zaten.
León'un kız arkadaşı, Camila'ya bir şeyler fısıldadıktan sonra, yanıma geldi. Camila, odadaki herkesi dışarıya çıkartıyordu. Benile baş başa konuşacak olması, canımı sıkmıştı. İzin verseydi, acımı yaşayacaktım. León gibi biri ile... Ağh! Bunun ne kadar iğrenç olduğunu biliyor musunuz?! Anlatmaya kelimeler yetmez!
Odadaki herkes çıkınca, sandalyeyi hemen yanıma çekti ve oturdu. "Ne olduğunun farkındayım, Violetta. Ama emin olabilirsin ki, bir şey yapmadı. Kötü biri olsa da, yalan söylemez. Onun kucağında, seni görünce anladım her şeyi. Kollarında ve boynunda kızarıklıklar da vardı zaten. Sorduğumda, anlattı. Ona güvenmiyor olsaydım, çıkmazdım. Ama güveniyorum. Korkmana gerek yok. Bu da, aramızda kalacak. Anlaştık mı?"
"Anlaştık. Başkalarına, beni taciz ettiğini söyleyemem de zaten. Tek isteğim var ama; onu, benden uzak tut. Lütfen." Yalvarırcasına baktım ona. İyi birine benziyordu. Şu pantolon olayı olmasaydı, aramızın iyi olacağını düşünürdüm.