61

634 24 4
                                    

Multi: İdil Öncü

"Hazar'ın evine gidiyoruz baba." Dedim sabırlı bir ses tonuyla. Babamın telefonun ucundan homurdandığını duysam da belli etmedim.

"Bana finallerini bahane ettin ama şimdi yeni yılı kutlamaya mı gidiyorsun?"

"Baba yarın eve geçecek ve çalışmaya başlayacağım. Antalya'ya gelsem işler daha çok sarpa saracaktı."

"Bir dakika," dedi sertçe. "Yarın eve geçeceğim mi dedin?"

"Evet?" dedim tedirgin bir şekilde. Neye takıldığını fark etmiştim.

"Orada kalmayı düşünmüyorsun değil mi? Hele de son durumları öğrendikten sonra benim izin vereceğimi düşünmedin değil mi?"

"Baba... Şimdi Hazan ile birlikteyiz de. Yarın bunu tartışsak olur mu?"

"Hayır, küçük hanım." Dedi sertçe. "Orada kalmanı istemiyorum."

"Baba..."

"İdil." Dedi beni bölerek. "Üzülmemen için uğraşıyorum. Beni daha fazla sınama istersen."

"Tamam eve döneceğiz."

"Söz ver." Dedi ciddi bir biçimde. Kaçamak bir şekilde Hazan'a baktım. Olanları anlamış gibi burukça gülümsedi ve başını aşağı yukarı salladı. "Söz baba." Dedim ve sonrasında normal rutine dönüp telefonu kapattık.

"Üzgünüm." Diyebildim ekranını kilitlediğim telefonu çevirirken. Hazan tasasızca omuz silkti.

"Baban haklı. Yani düşününce benim babam da istemezdi."

"Peki dönecek miyiz?" dedim beklenti dolu bir sesle. Her ne kadar o zaman Hazar'a görüşmek istemediğimi söylemiş olsam da orada kalmak istiyordum.

"İstersen?"

"Kalalım." Dememle birlikte sinsice sırıttı. "Vay canına. İdil Öncü az önce kötü kızlık mı yaptı?"

"Kes şunu." Dedim gülerek. O da gülüşüme karşılık verirken anında neşelenmiştim. Babama yalan söylediğim gerçeğini es geçersek bugün iyi şeylerin olacağına inanıyordum. En azından artık arkamda Hazan gibi bir destek vardı.

"Şimdi sıra tüyolarda." Dedi Hazan gülüşüne ara verirken. "Sus ve beni dinle tamam mı? Eğer başka bir yorumda bulunursan yeminle kafanı kırarım. Anlaştık değil mi bu konuda? Ha eğer anlaşmadığımızı düşünüyorsan-"

"Ay! Hazan devam et." Dedim gülerek. Hazan nefeslenirken keyiflenmiş gibi direksiyonu daha sıkı kavradı.

"Şimdi..." dedi dikkatlice. "Öncelikle biraz atılımcı ol. Ne bileyim Hazar'ın gözü önünde durmaya çalış ama bir yandan da o yokmuş gibi davran."

Kaşlarım çatıldı ama karışmadım. "Burada ergenler gibi hareket et demiyorum. Hani gerektiğince konuş ama aşırı mesafeli de davranma."

"Allah aşkına Hazan ne söylüyorsun sen?" dedim gülerek. "Bu dediklerin aşırı anlamsız."

"Öf ne bileyim ben be. Hazar gibi embesil bir herif neyi nasıl sever ne bileyim?"

"Yardım edeceğini söyledin." Dedim somurturken. Hazan dudaklarını birbirine bastırıp öylece bekledi.

"Kadın olduğunu unutma." Dedi bir an da beklemediğim bir ciddiyete bürünürken. "Dişiliğini göster bir noktadan sonra. Demek istediğim Hazar senin kişiliğini biliyor ama biraz cilveli ol işte."

"Sen Doruk'u bu numaralarla tavlamış olamazsın." Dedim gülerek. Hazan gülmemek için kendini tuttu.

"Bizim işlerin nasıl geliştiğini ben bile bilmiyorum. Ayrıca Hazar'a onun yanında olacağını hissettir. Yani adam bir ay sonra gemiye katılacak ve arkasında kendisini ilk engelde bırakacak birini istemez."

Haklıydı. Hazar'ın gideceği gerçeği yüzüme tokat gibi çarparken yutkunma ihtiyacı hissettim. Hazar'ın olmama düşüncesi içimi titretti. Tamam, onu sürekli görmesem de varlığının bir telefon uzağımda olduğunu biliyordum ama gemiye çıktıktan sonra öyle olmayacaktı. Aramızda mesafeler olacaktı. Denizler, okyanuslar...

"Bununla baş edebileceğine emin misin?" dedi Hazan şüpheyle. Ona kaçamak bir bakış attım. "Sen nasıl emin oldun?" dedim dikkatlice.

"Ben..." Hazan'ın ince kaşları çatıldı. "Başlarda aşırı ciddiye almadım ama sonrasında hislerim yoğunlaşınca onsuz ne yapacağımı kendime sorup durdum. Ardından da aklıma; benim işim buyken onunki de o gerçeği geldi. Yani ömrünün sonuna kadar olmayacak değil ya?" dedi çocuksu bir merakla. Onu onaylamamı bekliyordu.

"Öyle..." dedim sessizce.

"Hazar'ı bekleyebilir misin İdil? Önce bunu kendine sorman gerekiyor."

"Bi-bilmiyorum." Kekelemem üzerine dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "Şahsi fikrimi merak eder misin?"

"Evet?" dedim merakla.

Direksiyonu daha sıkı kavrarken gülüşü derinleşti. "Ben beklemem ama sen beklersin İdil. Çünkü senin sevgin benim asla ulaşamayacağım bir masumlukta. Anlatabiliyor muyum?" Evet... Çok ama çok iyi anlatabildin Hazan...

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin