Platonik

179 4 0
                                    

Bu sonbahar lise 2 ye geçeceğim. Heyecanlı mıyım? sayılır. Ama geçen sene yani liseye ilk başlayacağım sene eylül ayının 15i geldiğinde sabah boncuk boncuk terlerle uyanmıştım. Çok girişken biri olmadığımdan geçen sene okulda sadece sınıfımdakileri tanıyordum. Ama bu sene herşey yerine oturacağından memnunum. Büyük ihtimalle başka sınıflardan arkadaş da edineceğim. Hem bu sene okulun erkek basketbol takımı gibi bir de kız basketbol takımı açılacakmış. 8. sınıfta basketbola bayağı bir ilgim olduğu için bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini düşünüyorum. Yarın okulun ilk günü. Bakalım seçmeler ne zaman yapılacak.

Okulun 1. Günü

Valla ne yalan söyliyim bugün okul çok sessizdi. Tabi ben de bu sessizliğe dahildim. Aslında her ne kadar okulların açılmasından 2 hafta önce dershaneye başladığım için erken uyanmak zorunda kalıyordum evet, fakat uyku bu sevilmez mi hiç. Okulun 370 öğrencisinden de tatilin bitmesinin getirdiği huzursuzluk ve uykusuzlukla çıt çıkmıyordu. Ama bir dakika pardon 370 dedim ama 372. Bugün okulda daha önce hiç görmediğim ya da görüpte takmadığım iki kişi vardı. İkizler. Sencerhan ve Yağızhan. İsimlerini yeni öğrendiğim bu tek yumurta ikizleri bizim okuldaki kızlara Allah'ın bir lütfu olsa gerek ki Sencerhan kendi sınıf arkadaşlarının yanına Yağızhan da başka bir sınıfın oluşturduğu grubun içine yönelirlerken kızların aralarında ufaktan fısıldaşmalar başladı. Demek ki farklı sınıflardaydılar. Havalı duruyorlardı. Sencerhan bana biraz daha mütevazi gelirken Yağızhan daha da bir ukalaydı sanki. Aklımdan bunları geçirirken aynı dershaneye başladığımız geçen sene bizim sınıfta olan ve geriye kalan 3 yılı beraber geçirmeyi umduğum Azra'ya el salladı. Azra yanımda duruyordu ve Yağızhan, küçük yoğunlukta bir kalabalığın içinden özür dileyerek yanımıza geldi. Sanki içimde 2 sene önce salamuraya yatırdığım kelebekler bir anda hafiften canlanıvermişlerdi. Azra ve Yağızhan tokalaşıp birbirlerine tatillerinin nasıl geçtiğini sorarlarken kendimi sap gibi hissetmiştim. Başımı biraz öne eğdim. Çaktırmadan Yağızhan'ın ayakkabılarını incelerken gözüm farklı bir çift ayakkabıya takıldı. Bu ayakkabıların sahibi önümde dikiliyordu ve gözlerimi ayaklarından itibaren tüm vücudunda gezdirdikten sonra bu kişinin Mert olduğunu gördüm. Mert geçen sene okula alışmamda çok büyük katkısı olan en yakın erkek arkadaşımdı. Lisenin ilk yılı olmasına rağmen sanki yıllardır orada öğrenim görmüş biri kadar olgun bir o kadar da ilkokula yeni başlayan bir küçük çocuk kadar eğlenceli ve sevimliydi. Herkes onunla aramızda bir şeyler olduğunu sanıyordu ancak biz gerçekten bunlara çok gülüyorduk. Komik çünkü. Onunla kısa sürede çok yakın arkadaş olmuş hatta ailelerimizi bile tanıştırmıştık. Onaylı bir arkadaş yani. Onu karşımda görünce bütün o sap ve yanlız hislerim bir anda kayboluvermişti ve sadece yakınımdakilerin duyabileceği düzeyde bir çığlık attım. Yağızhan'ın şaşkın, Azra'nın neşeli bakışlarının üzerimde olduğunu elbetteki biliyordum. Bizde aynı Yağızhan ve Azra'nın yaptığı gibi tokalaşıp hal hatır sorma işlemini bitirdikten sonra Mert, Yağızhan'a elini uzatıp kendini tanıştırdı. Daha sonra da Azra beni onunla tanıştırdı. Meğer Azra ve Yağızhan çocukluk arkadaşıymış. Bilmiyordum. Ama sevgili olmamaları hoşuma gitmişti. Ne oluyordu bana? Yoksa aşık mı oluyordum?

PlatonikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin