HAZRETİ AYYAŞ BİN EBÎ RABÎA (RADIYELLÂHÜ ANH)

32 6 19
                                    

Ayyaş bin Ebî Rabîa (radıyellâhü anh)

Türkçe’mizde farklı bir manaya bürünen “ayyaş” kelimesi, Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) 'in yakın sahabilerinden birisinin ismidir. “Güzel bir hâle sahip, dirlikli, müreffeh yaşayan” manalarına gelen bu kelime, “zahireci ve ekmekçi” manasında da kul­lanılmaktadır.

(Okyanus_Gibi : Umarım bundan sonra ayyaş ismini sıfat olarak "sorhoş " kişilere kullanmayız.)

Hazreti Ayyaş (radıyellâhü anh) , İslam davetine ilk uyan bahtiyarlardandır. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) 'in, İlahî dini ilan ettiği ilk günlerde nurlu kervana katılanlar arasında o da vardı. Müşrik­lerin işkencelerinden dolayı Habeşistan’a hicret eden ikinci kafilede hanımı Esmâ (radıyellâhü anhâ) ile beraber o da bulunuyordu. Tekrar Habeşistan’dan döndüklerinde, ikin­ci bir hicret başladı: Medine’ye yolculuk…
[1]

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) henüz Mekke’de bulunuyordu. Müminlere Medine’ye hicret etmeleri için izin vermişti. Mekke’den ilk ayrılanlardan Hazreti Ömer (radıyellâhü anh) , müşriklerin şaşkın bakışları önünde Kâbe’de iki rekât namaz kıldıktan sonra,
“Anasını ağ­latmak, hanımını dul bırakmak ve çocuklarını yetim koymak isteyen varsa, şu vadinin arkasına gelsin, bana kavuşsun!” diye meydan okuyarak yola çıktı. Hazreti Ayyaş bin Ebî Râbiâ ve Hazreti Hişam bin Âs (radıyellâhü anhümâ) ona arkadaşlık ediyordu. Daha sonra kendilerine katılanlarla birlikte 20 kişilik bir kafile Medine yolunu tuttu.

İmansız güruhun reisi Ebû Cehil, üvey dayısı Hazreti Ayyaş (radıyellâhü anh) ’ın Mekke’den ayrıl­dığını duyunca kardeşi Hâris’i yanına alarak peşlerine düştü ve Medine’de yetiş­ti. Kurduğu sinsi planla Hazreti Ayyaş (radıyellâhü anh) ’ı kandıracak, tekrar getirecek ve işkenceye tabi tutacaktı.

Ebû Cehil, hicret eden Müslümanların yanına gelerek Hazreti Ayyaş (radıyellâhü anh) ’ı buldu. Onun merhamet hissini tahrik etti:
- “Annen yemin etti. Sen dönmedikçe ne başı­na tarak vuracak, ne de güneşin altından gölgeye çekilecek. Git, onu kurtar.”

Hazreti Ayyaş (radıyellâhü anh) ’ın yumuşadığını hisseden Hazreti Ömer (radıyellâhü anh) müdahale etti. Onu uyarmak istedi,
- “Ayyaş, yemin ederim ki, bunlar seni kandırmaya çalışıyor! Seni Mek­ke’ye götürüp dininden döndürmek isteyecekler. Onlara inanma!” dedi.

Hazreti Ayyaş (radıyellâhü anh) , annesini çok seviyordu. Ayrıca Hazreti Ömer (radıyellâhü anh) ’ın yardımıyla geçindiği­ni de belirterek şöyle konuştu:

- “Annem yemin etmiş. Onu yalancı çıkaramam ve ben senin malından geçinen bir dostunum.” diyerek gitmek istedi. Hâlbuki Al­lah’ın ve Resûlünün emrine uyarak hicret etmişti. Ortada açık olarak görünen Allah rızası vardı. Ana baba hakkı daha sonra gelirdi. Hazreti Ömer (radıyellâhü anh) tekrar ikaz etti: 
- “Ben kavmimin zenginlerindenim, servetimin yarısı senin olsun. Tek, sen on­larla gitmekten vazgeç.” Fakat Hazreti Ayyaş (radıyellâhü anh) gitmekte kararlıydı. Israr edince, Hazreti Ömer (radıyellâhü anh) ona devesini verdi,
- “Bunlardan şüphelenirsen deveye bin, kaç ve kurtul!” dedi.

Orada mevcut bulunan Müslümanlar da gitmesini istemiyorlardı. Hazreti Ayyaş (radıyellâhü anh) , yapılan istişareye uymamanın sıkıntısını çekecekti. Ebû Cehil ve kardeşi ile yo­la çıktı. Mekke’ye yaklaştıkları sırada müşrik desises'yi işlemeye başladı. Arkala­rından gelen Hazreti  Ayyaş (radıyellâhü anh) ’ın öne sürmesini istediler. Öne geçer geçmez üzerine atıldılar, sımsıkı bağlayarak Mekke’ye götürdüler. Ebû Cehil, işkenceye başla­dı. İlk başta 100 sopa vurdu. Daha sonra da susuz ve ekmeksiz hapsetti. Bunun­la, hicret etme niyetinde olan diğer sahabilerin gözünü korkutmak istiyor­du.

Erkek Sahabeler (Asr-ı saadet'te ki yıldızlar⭐)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin