Colors | malik

1.0

Odamın camlarını açtığımda içeriye güneşin girmesini sağladım ve temiz havayı yavaşça içime çektim. Yatağıma doğru adımlayıp otururken bakışlarım bundan iki gün önceki oturduğu tüylü koltuğuma kaydı.

İlk defa bu konuyu açık bir şekilde konuşacaktık ve belkide onu öpecektim, ama annem eve gelip her şeyi mahvetmeseydi.

Annem aşağıdan ismimi seslendiğinde konuşma başlamadan bitmişti. Aşağı indiğimizde Zayn ile kahve içmiş ve iş hakkında tavsiyeler almıştı. Bütün bu olaylar boyunca Zayn gözlerini üzerimden çekmemişti.

Ve gözlerinde arsız pırıltıları gördüğüme yemin edebilirdim.

Lucky ile kavga etmiştik ve aramız iyice açılmıştı. Aslında bu olay işime geliyordu, babasına aşıkken onunla daha fazla sevgili kalamazdım. Sadece tek bir adım sonra ilişkimizi bitirebilirdim, ama sadece hızlı davranıp onu kırmak istemiyordum.

Ve eminim ki Zayn ile aramızda büyük bir arzu oluşmuştu. Aramızdakı gerilim daha fazla büyümeye devam ederken gerçek anlamda bir şeyler olacağını hissediyordum.

Sadece konuşmamız ve görüşmemiz gerekiyordu. Dün aramasını beklemiştim ama aramamıştı. Ben kendim aramak istemiyordum, ondan bir adım bekliyordum.

Ayağa kalkıp dolabıma doğru adımladım. Dolabın kapaklarını açıp içerisinden kısa bir etek ve ipek bir bluz çıkardım. Biraz dışarı çıkıp gezmek istiyordum.

Üzerimdeki elbisenin eteklerinden tutarak çıkardığımda rastgele bir şekilde dolaba fırlattım. Bluzu ve eteği giydiğimde ayna karşısına geçerek kendime baktım. Parıltılı spor ayakkabılarımı giydikten sonra uzun saçlarımı taradım. 

Makyaj yapmak istemediğim için son olarak üzerime parfüm sıktım ve telefonumu alıp odamdan çıkarak aşağı indim.

Merdivenlerin sonuna geldiğimde yukarıdan annemin sesini duydum.

"Nereye gidiyorsun, Kylie?"

Yanaklarımı şişirip "Biraz gezeceğim, anne?" diye hafifçe bağırdım.

Geçen gün bizi böldüğü için hala ona biraz kızgındım, o gelmese aramızda çok güzel şeyler geçecekti.

"Tamam, bebeğim. Ben işlerin yoğunluğu yüzünden biraz geç gelirim, sende yalnız gezme Lucky ile görüş."

Söylediği şeyle göz devirdim. "Tamam, anne." 

Son basamağı inip hızlıca evden çıktım. Sonunda sokağa çıkabildiğimde telefonuma aynı zamanda mesaj gelmişti.

Telefonu açtığımda mesajın Zayn'den geldiğini görmemle kalbim hızlanmıştı. Heyecanla hızlıca mesajı açıp okudum.

Zayn: Sana attığım adrese gel, konuşmamızı tamamlamalıyız

Heyecanla nefesimi dışarı veiriken hızlıca mesajına cevap yazdım. Sonunda artık bu konuyu tüm çıplaklığı ile konuşabileceğimiz için heyecanlıydım.

Kylie: Geliyorum

Etrafa bakınarak bir taksi gelmesini bekledim. Sokağın sonundan buraya doğru gelen taksi ile el sallayıp durmasını sağladım. Hızlıca binerek telefondakı adresi gösterdim ve yol boyunca içimdeki heyecanlı duyguları yatıştırmaya çalıştım.

Araba durduğunda parayı ödeyip inmiştim. Bakışlarım etrafta gezinirken ılık rüzgar çıplak bacaklarıma çarpıyordu. Etraf altın sarısı bir renkteydi ve bir kırdı burası.