Dakikalarca kendinden geçercesine kahkahalar atarak gülüyor, yüzümdeki tebessümü bir saniyeliğine bile yüzümden silmiyordum. Öyle ki karnım gülmekten ağrımaya, yanaklarım da sızlamaya başlamıştı. Kalp atışlarım sohbet ilerledikçe artıyor, aramızda oluşan alevin büyük bir yangına dönüştüğünü hissediyordum. Hayatımda hiç bu kadar canlı bir ateş hissetmemiştim. Çok fazla ülke gezmiş, farklı insanlar görmüş ve onlarla konuşmuştum, fakat bu güzel çocuk farklıydı.
Bunun nedenini kolaylıkla açıklayabilirim beyler, şimdi siz diyeceksiniz ki, hah, aşık oldu işte! Girdik mi hikayeye, şimdi başlarlar aşk dolu sözcüklere!
Hayır efendim -aslında görmeyeceksiniz aşk dolu kelimeleri. Ondan daha kuvvetli, daha öldürücü duygularla dolan kelimeleri göreceksiniz yalnızca. Aslında yanlışım var burada! Kelimelerle aram iyi değildir, notalarla göstereceğim bunu! Yanlışım için özür dilerim, çok heyecanlandım, ağzıma geleni söylüyorum hayliyle. Fazla uzatmadan size neden onun farklı olduğunu söyleyeyim:
İnsanlar, çoğu zaman -hatta her zaman, dürüst olduklarını söylerler, ama (gerçekten öyle hissetseler de) hiçbir zaman dürüst olmamışlardır. Kalplerinden geçeni değil, ortamı yatıştıracak ya da alevlendirecek asıl sözcüğü söylerler sadece. Sözcükler hiçbir zaman dürüstçe çıkmaz ağızdan. Ama bazı yalanlar vardır ki, bunlar en günah dolu kelimelerden oluşmaktadır.
Bu çocuk, yazdığım düşünceyi silip atıyor ortadan. Çünkü hissediyorum ki, kalbinden geçeni söylüyor; bunu da dikkat çekmek ya da etkilemek için yapmıyor. Hissediyor olmanız lazım o dürüstlüğü. O yaydığı enerjiden tüylerinizin diken diken olması lazım aslında. Belki de bu özelliği, aşka en uzak birinin bile aşık olmasına vesile olabilir, ki olmaktadır da.
Şimdi yazarken, aklıma geldi o geceden bir anı. Aramızda kısa bir sessizlik olmuştu, ama ben hala komik bir şey anlatılıyormuş gibi gülümsüyordum. O gülümsemeyi yüzümden bir türlü silemiyordum, yapamıyordum bunu.
Biraz düşündü ve sordu birden bire, "Buradan gidelim mi? Gerçekten boğucu bir ortam ve senin gibi birisiyle burada konuşmak öyle bir hakaret ki. Yanlış anlama! Yüz ifadenin düştüğünü görüyorum! Hayır, şöhretin umurumda değil, düşüncelerin çok saf, hayatımda gördüğüm en zeki ve olgun insanlardan birisin. Beni iyi anladığını hissediyorum! Bana hissettirdiğin o enerjiye girmek istemiyorum! Ya da gireceğim. Duygularımı anlatmazsam ölürüm, bunu yaşamıştım. Gece yarısı nefes alamıyor halde uyanmıştım. Ama neyse, konu bu değil. Bak, nasıl da nefes nefese kalıyorum! Burada söylemem, çünkü burası için çok fazla değerliler bunlar." dedi. Elimi tutup ayağa kalktı. "Hadi çıkalım buradan!"
Ben de şaşkın gözlerle ayağa kalktım ve kendimi ona bıraktım. Normalde kimseye bunun için izin vermezdim, ama beni sanki evimdeymişim gibi rahat hissettiriyordu. Bütün ruhumu, kalbimi ve vücudumu ona bırakabilirdim, daha yeni tanımama rağmen. O kadar güven duygusu tattırmıştı, anlıyor musun değerini? Görebiliyor musun oluşan aşkı?
Partinin verildiği mekandan çıktık ve cadde boyu yürümeye başladık. Amacımız, rahatça konuşabileceğimiz bir kafeydi. Bir kafe bulana kadar ses çıkarmadan, el ele yürüdüğümüzü hatırlıyorum. Yanımızdan geçen insanların şaşkın bakışlarını bana ve birbirine sıkıca kenetlenmiş ellerimize odaklandığını hatırlıyorum. Birçok kişinin anında telefonlarını çıkarışı öyle keskin bir şekilde kazınmış ki aklıma, anlayamazsın belki. Ama umurumuzda değildi. Gerçekten umurumuzda değildi. Onlar sanki yokmuşçasına yürüyorduk.
Uzunca bir süre sonra kafe bulamayınca durdum ve "Tam şu anda burada söyle ne diyeceksen. Çünkü artık merakım öyle bir safhaya ulaştı ki içim içime sığmıyor, kalbim deli gibi atıyor ve birisi kalbime baskı yapıyormuş gibi geliyor. Söyle artık, bu yaptığın sadece işkence! Ağzından çıkacak olan kelimelere ihtiyacım var, yoksa bayılıp düşecekmiş gibi hissediyorum! Söyle artık!" dedim sabırsızca. Dayanamaz hale gelmiştim, bu kadar beklemek bile benim için başarıydı.
"O zaman otel odana gidelim. Sokak ortasında söylenecek kadar basit değil! Anlamalısın, duyguları açıklamak, öyle birden yapılamaz. Çok zordur, en uygun sözcükleri bulmalısın kalbinle eşleşen. Bunu öylece sokak ortasında, daha yeni tanıdığın birine yapamazsın. Eğer beni sevdiysen, biraz daha beklersin. Sevmek budur, sabırlı olmaktır çünkü."
Ona karşı diyecek bir sözüm yoktu. Çok fena derecede itiraz etmek istiyordum, ama dudaklarım aralanıp sözcükleri mırıldanmıyorlardı. Bütün sözcükler sadece aklımda kayıp gidiyordu bir daha gelmemek üzere. Söylediğim tek şey, "O zaman bütün ömür boyu bekleyebilirim seni." olmuştu.
__________
Çok saçma yazıyorum, şu an okumaya bile korkuyorum. Diyalogların Shawn ve Cameron'ın (özellikle Cam'in) ağzından çıktığını hayal edebiliyor musunuz? Çok saçma bir fanfiction gibime gelmeye başladı şu an, neden bilmiyorum.VE SONRAKİ BÖLÜM FİNAL.
Okuyan yok ama neyse eıoedkpweosppwğw
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW OLD DAYS // SHAMERON
Fiksi PenggemarKısa bir hikayedir, tahminimce 3-4 bölüm sürer.