"Vizeler başlamak üzere ve sen nasıl bu kadar fazla gülüyorsun?" dedi Hazan homurdanarak. Elimde olmadan sürekli gülümseyip duruyordum. Bunda Hazar'ın payı çok büyük olsa da onu bir sır gibi kendime saklamayı seçmiştim.
"Keyfim yerinde işte. Ne huysuzluk yapıyorsun sen?" dedim gülerek. Hazan gözlerini devirdi ve bin bir uğraşla yaptığım köpüklü Türk kahvesinden bir yudum aldı.
"Fena olmamış. İyi iyi, evde kalmazsın."
Dudaklarımı birbirine bastırıp ona bakmaktan kaçındım. Elim istemsizce sabah okuduğum mesaja gitti. Hazar durup dururken öyle güzel bir şekilde beni etkilemişti ki; elimde olsa ona kucak dolusu teşekkürlerimi iletirdim. Ne vardı ki böyle bir şansım yoktu.
"Sen neye bakıyorsun?" diye homurdandı Hazan ve kafasını öne doğru uzatıp ekrana baktı. "Oha Hazar mı o?"
"Ne?" dedim korkuyla ve telefonu kendime çektim. "Saçmalama!"
"Benden mi saklıyorsun sen?"
"Neyi?" dedim safa yatarak.
"Hazar ile görüşüyor musunuz yoksa?" derken gözleri dehşetle açıldı. "İnanamıyorum sana. Benden nasıl saklarsın bunu!"
"Hazan sakin ol!" dedim korkuyla. "Öyle bir şey yok."
"O zaman neden mesajları saklıyorsun?"
"Çünkü özel hayat denen bir şey var."
"Hah!" dedi ellerini önünde birleştirirken. "Konu Hazar olunca özel diye bir şey kalmıyor."
"Hazan lütfen." Dedim yanaklarım yanarken. "Utanıyorum."
"Tamam ver mesajları okuyayım. Tek kelime edersem ne olayım!"
Bıkkın bir şekilde telefonu öne uzattım ve Hazar'ın bana attığı mesajı gösterdim. Mutfağa bir sessizlik çöktü. Hazan dikkatle telefona bakıp durdu. Sonra kafasını kaldırıp bana baktı.
"Bu garip değil mi?" dedi kaşları çatılırken.
"Ne demek istiyorsun?"
"Yani..." derken telefona tekrar göz ucuyla baktı. "Gecenin kaçında atmış bu mesajı. Neden o saat?"
"Ne bileyim ben Hazan ya?" dedim sitemle. "Demek ki o saatte işi varmış."
"O saatte ne işi olabilir ki!"
"Allah aşkına Hazan, adam gemide! Çalışma durumlarının karadaki gibi olmadığını sende biliyorsun."
"Doğru..." dedi Hazan fısıldayarak. "Doruk da geceleri kalkmaktan şikayet ediyordu. Vardiya mı ne tutuyorlar."
"Galiba..." dedim dudağımı dişlerken. "Benim anlamadığım şey neden bana bunu yazdığı."
"Duygusal bir anına denk gelmiştir?" diye bir fikirde bulundu. "Yani Doruk da gemiye çıktığından beri aşırı romantik. Her konuşmamızda onu ilk defa tanıyormuşum gibi hissediyorum."
"Ama Hazar ile biz sevgili değiliz."
"Doğru," dedi şüpheyle. "Acaba bir şey mi oldu?"
"Ne gibi?" dedim korkuyla. "Ne olabilir ki?"
"Acaba Begüm falan mı?" derken gülmeye başladı. Benimle uğraştığını fark etmemle koluna bir tane vurdum.
"İğrençsin Hazan ya!" dedim öfkeli çıkması için uğraştığım bir şekilde. "Bunu nasıl söyleyebildin?"
"Sadece şakaydı!"
"Sadece şakaymış!" dedim ve mutfaktan çıkıp gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]
Teen FictionMutlu olmak için bir erkek arkadaşa ihtiyacım yoktu. Bunu bilerek büyümüş ve ona göre hayatımı şekillendirmiştim. Şimdiyse her şeyin boka batışına anbean şahit oluyordum. Ne mi olmuştu? Eh, bunu öğrenmek için biraz beklemeniz gerekecek. Neticede be...