bölüm 1

32.1K 585 128
                                    

"Zeynep!"
Bu sesi duyunca midemin bulanmasına engel olamıyordum. Ondan nefret ediyordum.
"Nerdesin lan ahmak karı"
Saklanmanın bir yolu yoktu. Çünkü bu evde yanlızca ikimiz vardık. Bir de karnımdaki yaşama umudum...
"Burdayım" Yine içip gelmişti. Üç senedir her akşam aynı şeyi yaşıyordum. İçip içip eve geliyor rahatlamak adına beni dövüyordu. Ona karşı koymaya çalışmayı bırakalı yıllar olmuştu.
" Sen bugün pencereden bakmışsın bi oğlana, komşular görmüş" dedi yarı anlaşılır sarhoş ağzıyla. Hergün başka bi bahane bulurdu dövmek için. Sessiz kalıp başıma geleceklerin bir an önce bitmesini diledim. Yakama yapışıp beni kendine çekince içkili nefesinin pis kokusu kusma isteği yarattı bedenimde. Ama elimden geldiğinde tuttum kendimi şu an olmazdı "dayan umudum, dayan bebeğim." Bana yapacakları umrumda değildi ama kusmamdan dolayı sinirlenip bebeğime zarar vermesi acıların en büyüğüydü bunun için elimden geldiğince nefes almamaya gayret gösterdim.
"Sen elin oğluna nasıl bakarsın lan cevap versene kahpe" sol yanağımdaki acıyla düşüncelerimden sıyrılıp gerçekliğe döndüm. Yine kumarda kaybetmisti ve acısını ben ve 'bebeğinden' çıkarıyordu.

Saçımdan tutup boynumu sırtıma değdirecek kadar çekince ufak bi çığlık attım. Hata. Büyük hata. Çünkü bu sadece O' nun daha fazla sinirlenmesine sebep oluyordu. Bir yandan küfürler edip bir yandan da türlü işkenceler ediyordu. Bir süre sonra yorulmuş olacak ki durdu. Aslında yirmi gündür bana dokunmuyordu. Bunun sebebini her ne kadar bilmesem de altında hiç iyi şeyler hissetmiyordum. Çünkü bu adamın olduğu yerde iyilik olmazdı. Kanepede sızıp kaldığında ittiği yerden kalkıp banyoya geçtim. Yediğim dayağı umursamayıp şükrettim. Çünkü eğer sızıp kalmasa dayaktan daha mide bulandırıcı şeyler yapacaktı. Ondan midem bulanıyordu. Banyoda elimden geldiğince sessiz olup yaralarımı temizledim. Dudağımda yeni bir patlak gözümde bir morluk vardı. Tamam kabul etmek gerekirse bu sefer ucuz yırtmıstım. Karnımı sürekli korumuştum bu yüzden hiç bir darbe almadı 'umudum.' Bebeğim üç aylık olmuştu. Daha anne karnında dünyanın ve babasının pisliklerine şahit olmuştu tıpkı abisi gibi... Düşürdüğüm bebeğim aklıma gelince gözyaşlarıma engel olamadım. Kurtulmak istiyordum bir çıkıs yol bulmak istiyordum ama korkuyordum.
Beni bu adama üç yıl önce zorla vermişti babam. Benden on yaş büyük adama sırf parası var diye satmıştı kızını. Hoş şimdi bes kuruşu yoktu, herşeyini kumara yatırıp kaybetmisti. Babam polise gidersem veya kaçarsam Merve' yi benim yerime bu iğrenç adama vereceğini söyledi. Gidemezdim... Dayak, küfür, tecavüz, esir hayatı hepsine boyun eğebilirim belki ama daha 16 yaşında olan kardeşimin bunları yaşamasına müsade edemezdim. Bir süre banyoda yere uzanmıs gözyaşlarımın dinmesini beklerken buna bir son vermem gerektiğini ve beton zeminin bebeğime iyi gelmeyeceğini hatırlayıp yerimden kalktım. Vücudum sızlıyordu. Odama gidip dinlenmeliydim. Üzerimi değistirip yatağıma uzandığımda üc yılda hayatımın nasıl yok olusunu düşündüm. Daha düğün gecemde yemiştim 'kocam!' dan ilk dayağımı. Babamdan dolayı yabancısı değildim pek. Bunca yıl susup bu adamın ölmesi için dua ettim. Öldürmeyi istemedim mi istedim hem de çok istedim. En çok da 6 aylık bebeğimi onun yüzünden düşürdüğüm zaman. Ama yapmadım, yapamadım. Yorgunluğun ve hamileliğin etkisiyle ağlamama rağmen gözlerimin ağırlaştığını hissettim. Uyumayı seviyordum çünkü orda kimi zamanlar hariç acı yoktu.

Sabah uyandığımda Ali' nin hâla uyuduğunu gördüm. Geceden kalma berbat hali ondan bir kez daha tiksinmeme neden oldu. Birazdan uyanacak ve dudağımdaki yarayı görüp pis pis sıratacaktı biliyordum. Karnım acıkmıştı fakat evde yenebilecek ne bir parça ekmek vardı ne de yiyecek. Dün komşunun getirdiği börekler de bitmişti. İçeriden gelen patırtılara bakılırsa uyanmıştı sonsuza kadar uyuması gereken insan. Koridordan gelen sesini duyuyordum, ki bu iki odalı kutu gibi bir evde pek de zor değildi.
" Kahvaltı hazır mı?" diye sordu. Yere bakarak " evde yiyecek hic birşey yok" dedim.
" Ne çok bitti aldıklarım niye bu kadar çok yiyorsun Allah' ın belası"
Cevap verme Zeynep sakın cevap verme. " Senden kurtuluyorum zaten senden de karnındaki o enikten de kurtuluyorum." Kurtulmak? Yani biz bu adamdan kurtuluyor muyduk? Evet belki kurtuluyorum kelimesini o kullanmıştı ama benim için de durum buydu sanırım. Babamın beni asla barındırmayacağını ve başımı sokacak be evimin bile olmadığını hatırlayınca sevincimi biraz hüzün törpüledi. Ama ne olursa olsun kurtuluyordum sonunda. Gerekirse çalışır didinir bebeğime bakardım. Üç yıllık esaret bitiyordu. "Yeni sahibin gelir birazdan" dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Korkuyla elimi bebeğimin üzerine koyup " Ne... Anlamadım?" diye sordum.
" Neyi anlamadın kızım üç senedir seni besliyorum biraz da sen besle beni"
" Nasıl yani?"
" Kes sesini" dedi tehtidkar bir ses tonuyla ve mutfakta beni yanlız bırakıp gitti. Yaklaşık yarım saat sonra kapı çaldı. Komşu bi kap yemek getirmistir umuduyla hemen kapıya yöneldim ve açtım. Karşımda uzun boylu mavi gözlü bir adam ve arkasında simsiyah giyinmiş iki koruma görünce korkudan tekrar kapattım kapıyı. İkinci defa çalan kapının sesini duyarak banyodan gelen Ali küfürler ederek kapıyı açtı. " Buğra bey hosgeldiniz"
"Hoşbuldum. Sohbet etmeye gelmedim buraya emaneti alıp gideceğim" diye sert konuşan adam karşında şoka girmiştim. Ali' nin beni göstermesiyle 'emanet' diye bahsedilen şeyin ben olduğumu anlamıştım. Mavi gözlü şeytanla göz göze geldiğimde dizlerimin titrediğini hissettim. Ve sesi beynimde yankılandı. " Sen artık benim malımsın."

Ay TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin