Şaşkınlıkla verdiği tepkinin hemen ardından lotus pozisyonunda oturdu ve meditasyon yapmaya başladı. Gayet sıradan görünen şarabın içerisinde inanılmaz bir Qi vardı! Qi'den gelen enerjiyi yönlendirmeye başlayan Ali birkaç saniye sonra başarısız olduğunu fark etti. Ya düşük yetiştirme seviyesi yüzünden ya da şarabın içerisindeki yüksek Qi yüzündendi. Sebebi ne olursa olsun yönlendiremiyordu!
Meditasyona devam ettikçe alnında terden boncuklar belirmeye başladı. Enerji o kadar fazlaydı ki kontrolünü tamamen yitirdi. Hükmedemediği enerji yüzünden patlayıp öleceğini düşünen Ali'nin bilinci neredeyse kapanmak üzereyken bir dinginlik hali baş gösterdi. Enerji kendi iradesine sahipmiş gibi hareket etmeye başladı. Midesinden yayılan soğuk ilk olarak iç organlarına yöneldi. Enerji iç organlarına ulaştığı anda Ali daha önce hissetmediği bir acıyla karşılaştı ve çığlık attı!
İnanılmaz bir acıydı, sanki binlerce iğne organlarına saplanıyormuş gibi hissediyordu! Acıya dayanabilmek için dişlerini sıkmaya başladı, acı o kadar fazlaydı ki daha fazla dayanamadı ve dilini ısırdı! Dilinden gelen şokun etkisiyle bilinci biraz daha yerine gelen Ali, şiddetli acıya katlanmaya devam etti. Bu işkence benzeri deneyim yaklaşık beş dakika kadar devam etti, beş dakikanın sonunda acının yerini harika bir ferahlık aldı. Tam kurtulduğunu düşünerek sevinmeye başlayan Ali, içerisindeki enerjinin yoluna devam ettiğini sezinledi.
İç organlarından, meridyenlerine, meridyenlerden kanalarına, kaslar, kemikler ve tüm vücudunu dolaşana kadar devam etti. Belirsiz bir süre sonra derisindeki gözeneklerden dışarıya doğru katrana benzer siyah bir madde çıkmaya başladı. Bu siyah maddeyi gören gümüş kürklü maymun burnunu tutarak Aliden uzaklaştı! Birkaç saniye sonra gözlerini açan Ali derin bir nefes verdi ve tam konuşmak üzereyken hemen burnunu tıkadı. Ne kadar burnunu tıkasa da üstün koku alma duyusu yüzünden bayılacak hale geldi, hemen ayağa kalktı ve en yakın su birikintisine doğru koştu.
Kötü konu sebebiyle yolda iki defa kustu ve küçük bir gölette varana kadar koşmaya devam etti. Gölete geldiği gibi kıyafetleri ile birlikte suya atladı ve yıkanmaya başladı. Tüm kıyafetleri kötü kokulu katran benzeri maddeye bulaştığı için kıyafetlerini çıkarma gereği duymamıştı. Yaklaşık yarım saat sonra göletten çıkan Ali derin bir nefes aldı ve dönüp gölet e doğru bir bakış attı. Beş metre çapındaki gölet tamamen siyah renge dönmüştü. Sahneyi görünce derince iç çekti ve "Umarım gölette yaşayan herhangi bir canlı yoktur." dedi.
Yıkanma işini tamamladıktan sonra ıslak kıyafetlerinin kurumasını beklemeden gümüş kürklü maymunun yanına doğru kızgın adımlarla yürümeye başladı! Bu küçük pislik neredeyse onu canından edecekti ve bunun için sağlam bir sopayı hak ediyordu!
Bir süre sonra mağaraya geri dönen Ali kızgın bir ses tonuyla "Gümüş! Bana bir açıklama borçlusun! " diye bağırdı.
Alinin sinirli olduğunu fark eden gümüş, masum bir görünüm takındı ve maymun sesleri çıkarıp beden diliyle vücudunu kontrol etmesini söyledi.
Gümüş'ün dediğini anlayan Ali, lanet koku yüzünden bedenini kontrol etmediğini fark etti ve hemen lotus pozisyonunda oturup bedenindeki değişiklikleri kontrol etmeye başladı. İlk fark ettiği şey Qi'nin bedeninde daha rahat hareket ettiğini fark etti. Sanki hiçbir tıkanıklık yokmuş gibiydi. Çok şaşıran Ali bunun sebebinin vücudundan çıkan kötü kokulu siyah maddeyle alakalı olduğu kanısına vardı.
İnsan başlangıçta herhangi bir kirlilik bulundurmayan saf bir bedenle doğar. Her ne kadar saf bir bedenle doğuyor olsalar da, tükettikleri besinlerin kiri yetiştirmeye başlayana kadar vücutlarında kalır. Kir yetiştirmeye en büyük engeldir ve vücuttan doğal yollarla atmak imkansızdır. Rivayete göre kaos döneminden önceki müreffeh çağda yeni doğan çocukların geliştirmeye başlayana kadar ruhsal besinler ve şifalı banyolarla büyüdüklerini, bu nedenle de vücutlarında hiçbir kirliliğin bulunmadığı söylenir.
Her ne kadar şuan vücudundan çıkan şeyin ne olduğunu bilmese de ilerde öğrenecekti. Kontrolüne devam eden Ali bir tütsü yanması gereken zaman sonra şok dolu bir ifadeyle gözlerini açtı. Birkaç derin nefes alıp verdikten sonra şok dolu ifadesi heyecana dönüştü, çünkü bu işkence dolu geçen zamandan sonra kazanımları inanılmazdı! Heyecan ve umut dolu bir ses tonuyla "Anayasam gelişti! Bu inanılmaz! Bu şarap mucizevi, normal bir insanı bir dâhiye çevirebilir! Sadece bu da değil fiziksel bedenim eskisine göre en az üçte biri kadar daha güçlü! Kemiklerim eskisine göre daha sağlam ve dayanıklılığımın da geliştiğini hissedebiliyorum! Şimdi kara kaplanla tekrar savaşacak olsaydım tek başıma on hamlede yenebileceğime eminim!" dedi ve ayağa kalktı.
Ali'nin yetersiz bilgisinden dolayı önemsemediği bir şey vardı, meridyenleri ve kanalları da genişlemiş ve daha sağlam hale gelmişti. Şimdilik önemsiz gördüğü bu durum ilerde ona çok yardımcı olacağından habersizdi.
Ayağa kalktığı esnada bir şey daha fark etti, giydiği kıyafet daha küçük ve dar hale gelmişti! Hemen temiz bir su birikintisine doğru yöneldi ve yansımada kendine baktı. Birkaç saniye kendine baktıktan sonra bağırmamak için kendini zor tuttu! Önceleri 1.85 boylarında, zayıf hatta neredeyse sıska sayılabilecek bir vücuda sahipti, ama mucizevi şaraptan sonra boyu 3cm uzamış ve kasları daha toplu hale gelmişti, ama en büyük değişiklik bu değildi! Yakışıklı yüzüne birde kızların bile kıskanacağı pürüzsüz bir cilt eklenmişti! Derin bir nefes aldı "Dayanabilirim!" dedikten sonra Gümüş'ün yanına geri döndü.
Gümüş ün yanındaki kabak şişesini koyduğu yerden aldı ve eliyle hafifçe tarttı. Cildi konusundaki değişiklik yüzünden tüm üzüntüsü bir anda kayboldu ve heyecanlı bir sesle "En az yirmi kişiye yetecek kadar var, buda yirmi elit yetiştirici demek! Bu çorak dış bölgeden kurtulmak artık hayal değil!" dedi
Düşüncelerini toparladıktan sonra Gümüş'ün yanına doğru yürüdü ve onu kocaman bir ayı sarılışıyla kucakladı. Bu davranışın sebebini tam olarak anlamasa da heyecanını hissettiği için Gümüş de mutlu olmuştu. Birkaç saniyelik sıkı kucaklamadan sonra "Teşekkür ederim küçük dostum!" dedi. Bir anda şarabın nereden geldiğini sormak istemişti ama kabalık etmekten çekindi, sustu.
Ali hayatında ilk kez bir arkadaşın sıcaklığını hissetti. Küçüklüğünden beri yetiştirme konusundaki başarıları ve klan reisinin oğlu olduğu için yaşıtları ona her zaman kıskanç bir gözle bakmıştı, bu yüzden neredeyse klanında hiç arkadaşı yoktu.
Ali'nin sıcak teşekkürünü hisseden gümüş mutlu bir kükremeyle cevapladı ve etrafta zıplama başladı. Gümüş'ün davranışlarına içten bir gülümsemeyle karşılık veren Ali "Dostum ben gidiyorum, elimden geldiğince kısa sürede geri dönmeye çalışacağım. Kendine iyi bak." dedi ve daha fazla oyalanmadan eşyalarını sırtlayıp dönüş yolunu tuttu.
Maymunların bölgesinden ayrılırken Gümüş'ün kükremesi duyuldu ve bir anda tüm bölgedeki maymunlar bağırmaya başladı, sanki güle güle diyor gibiydiler.
Birkaç saat sonra yetmiş kilometre sınırını geçti. İlerlerken bir yandan da klandakilerin ve kardeşinin ne durumda olduğunu merak ediyordu. Kara orman çok büyüktü ve birden fazla girişi vardı. Ali kara ormana girerken en sık kullanılan girişi tercih etmişti ama kardeşi Emre muhtemelen daha farklı bir bölgeyi tercih etmişti. Zira Emre gizli hareket etmek zorundaydı. Bu yüzden kardeşini kara ormanda bulması neredeyse imkânsızdı. "En iyisi klana döndükten sonra gölge habercilerini göndermek olacak." Diye düşündü.
Yolculuğuna devam ederken neredeyse öğlen vakti olduğunu fark etti. Eğer durmadan devam ederse yarın sabah klana ulaşabileceğini düşünüyordu, bu yüzden hiç dinlenmeden dönüş yolculuğuna devam etmeye karar verdi.
Ali dönüş yolculuğuna başladığı esna da Yıldız klanında işler git gide daha karışık hale geliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Qi: Ascension
Fantasyİnsanlık yaratılanlar arasında en düşük varlıktı. Hayatta kalmak için mağaralarda hatta yer altında yaşadılar. Diğer ırkların kölesi, zaman zaman besi hayvanları oldular. Ta ki Qi'yi keşfedene dek. Qi'nin keşfiyle kaderin esaret ve sürgün bağlarını...