BÖLÜM 4: SON KEZ

39 7 4
                                    


Halk olan bitenlere anlam vermeye çalışıyordu. Çoğu köylü vatandaş savaş bölgelerinden İç Anadolu bölgesine göç etmişti çoluk çocuk demeden. Zenginler savaş bölgelerindeki sermayelerini bir bir satıp iyi niyetli olanlar tabi ki bir kısmını orduya veriyordu. Büyük bir dayanışma vardı halk-ordu-hükümet üçlemesi arasında. Tüm Avrupa ve Amerika basınında  "Küçük Osmanlı'yı yok ediyoruz, artık türklerden korkmanıza gerek yok. Pentagon ve NATO harekat hazırlıklarını tamamladı" manşetleri atılıyordu. 2027 Fas iç savaşından sonra Türkiye NATO'dan çıkarılmıştı zaten isim olarak 2027'ye kadar gelmişti. Fiili olarak 2025'te çıkmıştı. Tüm haçlı İslam Sancağını indirmeye bu kadar kararlıyken Türklere rahat uyku yoktu. Türk devletler de birleşmişti. Türk devletleri bu kıyamet savaşında Son Kale Türkiye'ye asker gönderiyordu. Bu birleşmeye "TURAN" adını vermişlerdi. Savaşa çok az süre kala bu olup bitenler halkın son kez alışveriş, yürüyüş, gezi,tatil gibi planlarını devreye sokmuştu. Beşiktaş normalde de kalabalıktı ama iş çıkışı olduğu için daha kalabalıklaşmıştı. Samet sağlık merkezinin önüne geldiğinde arabayı uygun bir yere park etti. İlk önce inip inmemekte tereddüt etti. Ya Ceren içerdeyse, onu gördüğünde nasıl tepki vereceğinden korkuyordu hem kendisinin hem de Ceren'in. Tam 3 yıl olmuştu ayrı kalalı, görüşmeyeli. Samet arabadan indi ve sağlık merkezine girdi. Danışmanlığa gidip:

"Kolay gelsin. Uzman Ceren Aslan'la görüşebilir miyim acaba acil bir rahatsızlığım var?"

"Randevunuz var mı beyefendi?" 

"Hayır ama şehir dışına çıkacam ve acil görünmem lazım. Özel müşteri deyin ücreti ne ise verecem."

"Bir dakika beyefendi. Ceren Hanım bir hasta geldi şehir dışına çıkacakmış acil durumu olduğunu söylüyor. Göndereyim mi?"

Samet inanılmaz derecede heyecanlıydı. Çok terledi. Bir an dengesini kaybeder oldu. Ceren burdaydı 5 dakika sonra yüz yüze geleceklerdi. 3 yılın acısını mı çıkaracaktı? Yoksa neden habersiz gittiğini ve hiç aramadığını. Samet öyle bir dalmıştı ki danışman:

"Beyefendi Üsküdar'ı çoktan geçtiler çağırıyım mı atlıları geri?"

"Gerçek bir komedyensiniz hanımefendi ama oda nerede gösterseniz daha mutlu olurum."

"En üst kat Genel müdürlük."

"Teşekkürler kolay gelsin."

Samet asansör düğmesine bastı ve 5. kata çıkana dek sanki 50 kat çıkmıştı 324 aynı seneryo kurdu kafasında ama gerçek seneryo Cerenle karşılaşacak olmasıydı. 

Odanın kapısına geldiğinde kalbi deli gibi atıyordu. Ama kararlıydı. Zaten bir an önce Ceren'i görüp ve duygularını bir kenara bırakıp görevinin başına geçmesi gerekiyordu. Rusları Sarıkamış'ta 200.000 piyade ile karşılayacaktı.

Kapıyı tıklattı ve içeriden "Girin" diye kibar bir ses geldi. Samet 3 yıl sonra Ceren'in sesini duymuştu. Düşüp bayılabilirdi ama kapıyı açtığında  Ceren sırtı dönüktü sarı saçları düz ve bakımlıydı. Zihninde  yılların yaşanmışlıkları ve anılar oluştu Samet'in.

Ceren birden dönüp:

"Şikayetiniz ned..?"

Elindeki tüm belgeler etrafa dağıldı olduğu yerde dondu Ceren. Yaklaşık 1 dakika öylece kaldılar. İlk hamle Samet'ten geldi bir sandalyeye zorla attı kendini hamle sayılırsa tabi. Sonra Ceren koltuğuna oturmaya çalıştı. Öyle derin duygular dolaşıyordu ki odanın içinde birbirlerine sarılmayı bile akıl edememişlerdi. Böyle karşılaşmaları normal değildi belkide son karşılaşmalarıydı. Samet'in gözleri doldu ama ağlamadı. Hiç bir zaman ağladığı görülmemişti zaten. 

"3 yıl... Dile kolay hiç mi gelmedim aklına. Aramadın bir kez bile. Her yere baktım, her yeri aradım ama yoksun. Bunu haketmedim. Sen de kendine nasıl yakıştırdın bunu. Çocukluk sevdasıydı bizimkisi bugünlere getirdik. Ben ordudan atıldım ve sanki sen de beni kalbinden attın. Yazık tüm emeğime yazık. Uzman olmuşsun ne güzel tebrik ederim canlar kurtarıyorsun. Ama benim can kurtarmak için canımı feda ettiğimi unutmuşsun. En yakın tanığıyken hemde. Bir müjde daha biliyorsun savaş geliyor ve ben komutan oldum bu kez milyonları korumak için sen. Sen ise zavallı bir adamı kalbinde koruyamadın. Yazıklar olsun!"

Bu konuşma odada sibirya etkisi yaratmıştı. Ceren'in yüzü öyle bir kızardı ki konuşmak için 2 dakika bekledi.

"Samet bildiğin gibi değil. Hiç bildiğin gibi değil. Ben isteyerek kopmadım senden. Dediklerin de sonuna kadar haklısın ama sadece dinle. Sen sürgün edilmeden bir hafta önce beni zorla evlendirmeye kalktı bizimkiler büyük bir şirketin varisiyle. " Samet sinirlenmişti.

"Ben de senin görevinin bitmesine az kaldığını biliyordum o yüzden İstanbul'a kaçmak istedim bir süre saklandım bulamadılar arkadaşım sayesinde. Eğer senle iletişime geçersem gidip onlara bir şey yapacağını biliyordum çünkü şiddet gördüm Samet..."

Samet elini masaya vurup:

"Emin ol seni affetmesem bile o soysuzları bulacam. Türk dediğin kadına vurur mu?" Samet'in kanı Ertuğrul'un, Osman'ın,Fatih'in, Mustafa Kemal'in kanıydı. Her cümlesi karşısındakini ne durumda olursa olsun gururlandırıyordu.

"Ben de saklandım. Hiçbir zaman aklımdan çıkmadın Samet. Yemin ediyorum her gece seni düşündüm. Ama yapmak zorundaydım saklanmak zorundaydım. Böyle olması gerekiyordu. Şimdi beni affetmen için her şeyi yaparım canımı bile veririm."

"Ah Ceren ah bana gelseydin böyle olmazdı. 3 Yıl ayrı kaldık be canın acımadı mı?"

"Canımın nasıl yandığını tarif edemem ki ama emin ol hep aklımdaydın."

"Seni affetmemi bekleme Ceren buraya senle vakit geçirmeye gelmedim. Ne olursa olsun bir mazimiz var ve ben seni affetmesem de sen her zaman kabimde olacaksın. Çocuklarımın annesi olma hayallerini kurduğum bir kadını kalbimden nasıl atarım ki?" Cerenden gözyaşları döküldü.

"Göreve gidiyorum. Dönüşü olmayan bir görev belki de. Şehadet görevi. Son kez seni görmek istedim bu kadar. Her şey gönlünce olsun. Tek isteğim var askerlerime ve bu cennet vatana dua et çünkü size bir şey olmasın diye siz yaşayın diye canlar verilecek ülkenin dört bir yanında. Bizim sevdamız bir şey değil bu vatan sevdası gülüm Allah'a Emanet ol!"

"Samet dur lütfen! Affet beni ne olur....

Samet çoktan kapıyı kapatıp karargaha doğru yola çıkmıştı. Son kez dünya gözüyle Cereni  görmüştü. Her ne kadar affetmese de onu seviyordu ve gördüğü için mutlu olmuştu aslında.

Artık her şeyi arkasında bırakıp Sarıkamış'a yola çıkacaktı. Ordunun başına geçip destanlar yazacaktı. Vatan sevdası onun için her şeyden kıymetliydi. Son kez Emre'yi de arayıp helalleşti. Karargaha geldiğinde saat 11 olmuştu hemen üstünü değiştirip yatsı namazını kıldı. Yarın sabah askeri uçakla cephe danışmanları ve ekibiyle birlikte Sarıkamış'a gidip ordunun başına geçecekti. Asıl görev şimdi başlıyordu. Asıl tarih şimdi başlıyordu.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 06, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VATANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin