Şarkı: I'll Be Good - Jaymes Young
Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Keyifli okumalar diliyorum. ^^
Rüyadan ayrı var olan benliğimi şok dalgası sarmışken dahi uyanamadım. Kalkıp, buna bir son vermeyi diledim fakat vücudum buna hiçbir tepki vermeyerek, kendi bedenime dışarıdan bakmayı sürdürdü. Kesitler atlamadan önce Alp'e çarpan bedenimi ve rengini adlandıramadığım saçlarımı savuruşumu gördüm.
Bu sefer yürüyordum. Dar bir koridorda, kırmızı halıları takip eden gözlerimle. Bilinçli tarafım bir rüyanın ne denli uzun olabileceğini düşünüyordu. Tam durmam gereken yerde duraksayıp, sırtımı duvara yasladım. Görüş alanıma giren Rüzgar'ı izlerken sabırsızca, ayağımı yere vuruyordum. Sonunda son dönemeci dönüp, kapıyı buldu. Sarsak adımlarına uyumlu olarak, tembelce kapıyı tıklattı. Kıpırdamayan kapıya bu kez de kuvvetle vurduğunda, kapı usulca aralandı. Kapıyı açan kızın hızla dudaklarını aralaması ve ardından sıkıca kapatması arasında saliseler vardı. Gördüğü yabancı yüze bakarken bakışlarının büyüdüğünü fark ettim. Saçları nemlenmiş, bir kısmı aynı neme sahip yüzüne sabitlenmişti.
Dışarıdan uykudan yeni uyanan görüntümü süzerken, konuşmalara kulak misafiri olmayacak bir mesafedeydim. Fakat biliyordum. O gece ne olduğunu da sarhoş, sarsak Rüzgar'la ne konuştuğumu da biliyordum. Sarhoş Rüzgar'ın söylediklerini anlamaya çalışırken, bakışlarımın kısılışını izledim bir süre. Ardından içeri küçük bir bakış atışımı ve omuz silkerek içeri geçerken ne denli tuhaf göründüğümü. Kendime dışarıdan bakmak, hiç tatmadığım derecede tuhaftı.
Duvarlara sürterek bana doğru gelen Rüzgar'ı son çarpık adımıyla düşmeden önce kolundan kavradım ve ilk kez bulunduğum bedenin boyunu kavramama neden olarak kolunu omuzuma attım. Yanımdaki bir başka dev bedeni taşırken, ummadığım kadar düşük bir efor harcıyordum. Sadece bir kat aşağı inip, Rüzgar'ı cansız bir kütle gibi bıraktığımda; bedeni gümbürtüyle yatağa düştü.
Geniş camdan şehir ışıklarını izlerken birden, hiç uyarmadan değişen görüntüde, arabadaydım. Bu sefer öncesine nazaran yavaş kullanıyordum. Hareketlerime telaşsız bir sakinlik hakimdi. Çalan telefonun açılmasını bekliyordum. Hoparlörden tanıdık ses yükseldiğinde, çene kaslarım gerildi. Tepkinin bana ait olmadığını hatırlatarak, bilinçli kalan beni uyardım.
"Tamamdır. Artık endişelenecek bir şey yok, kız yanımda." dedi ses. Teklifsizce konuşması dikkatimden kaçmamıştı. Dudaklarım kıpırdandığında "Nereden biliyorsun kızın kilitkıran olduğunu, belki hiç alakasız birini kaçırdık." diye kükredim.
Tanıdık ses kadifemsi tonunu terk ettiğinde "Kes artık, kızın sen de gördün. Hala neyden şüpheleniyorsun?" dedi. Direksiyonu kavrayan parmaklarımı sıktığımda "Diyelim ki bir kilitkıran, diyelim ki onu iyileştirmeyi kabul etti. Peki ya başaramazsa? Böyle bir ritüeli gerçekleştirecek nadir kilitkıranlardan biri değilse?" diye devam ettim.
Telefondaki Rüzgar kükreyerek karşılık verdiğinde, dişlerimi birbirine bastırdım ve gerilen çene kaslarımla burnumdan derin bir nefes çektim. "Ne mi olur! Eğer başaramazsa eceli olurum anladın mı? Eceli olurum."
Gözlerime oldukça uzun gelen parmaklarımla birlikte telefonu kapatmadan önce bir homurtuya yaraşacak olan mırıltımı seçtim. "Ve sonra yaşamaya kaldığın yerden devam edersin. O ölü beden sanki hiç var olmamışçasına."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH OKUYUCULAR -3-
FantasiaDeğişen dengeler, yeni durumları ortaya çıkarmıştır. Akıntıyla birlikte sürüklenen Güneş ise artık oyunun içindedir. Peki bu dengeye müdahale etmek onun lehine olacak mıdır? Ruh Okuyucular serisinin üçüncü ve son kitabıdır. İlk iki kitap Ruh Okuyu...