Yeni evimin önüne, elimde topuklu ayakkabılarımla gelmiştim. Benim için baya zor bir yoldu bu. Malum, bütün gece içmiştim ve kendimi toparlayamıyordum. Çantamın içinden zar zor bulduğum anahtarı kapı deliğine sokmaya çalışmıştım fakat daha fazla direnemeyip yere yığılmıştım. Gözlerimi açtığımda kendimi kapının önünde buldum. Başım fazlasıyla ağrıyordu ve midem bulanıyordu. Çantamdan sigara paketimi aldım içinde tek dal kalmıştı. Kutusunu fırlattım bir kenara ve olduğum yerden hiç kıpırdamadan içtim sigaramı. Yaklaşık yarım saatim orada oturup sigara içerek geçti daha sonra eve girip duş aldım. Beklemediğim bir anda telefonum çaldı. Tanımıyordum numarayı belli ki dün gece o kafayla söylemiştim birine. Açtım, boğuk sesli bir adam ''Buluşacak mıyız?'' diye sordu. Tanıyamadığımı söylediğimde 5 saniye kadar bir sessizlik oldu ve telefon suratıma kapandı. Pek de umrumda değildi açıkçası. Pijamalarımı giyip kendimi kanepeye attım, bütün kanalları gezdim fakat bir bok bulamadım. Bizim kızlardan birini arayıp ''Bu gece neredeyiz?'' diye sordum, ''Taksim'de bir var var, oraya gidiyoruz.'' dedi. Şimdiden hazırlanmaya başlamıştım. Üzerime yapışan siyah mini elbisemi giydim, altına da orta uzunlukta bağcıklı botlarımı. Hava serin olur diye deri ceketimi de aldım fakat bir işe yaramadı. Yaklaşık 1-2 saat sonra kızlar beni almaya geldi, arabaya bindiğimde tanımadığım birini daha gördüm. Esra'ya ''bu nerden geldi'' diye fısıldadım. Tahmin etmeliydim ki bana ''Dün gece sen vermişsin numaranı, baya şey geçmiş aranızda. Peşini bırakmayacağını söyledi.'' dedi. İçimden kocaman bir ''HASSİKTİR'' çektim ve yarım yamalak olayları hatırladım.
Viski içip içmeyeceğimi sormuştu. Ben de ''sen ödeyeceksen olur'' diyerek sinsi bir gülümsemeyle yanıt vermiştim. İçeceğim önüme geldiğinde herif tam karşımda oturuyordu. Amacı belliydi, becerip komidine paramı koyacaktı. Sert tavrımı koruyordum. Ama o daha fazla üstüme geliyordu. Bir peçetede bişeyler uzattı. İçini açıp baktım, sanırım uyuşturucuydu. Denemeye meraklı olduğum için kabul ettim ve parasını yarın ödeyeceğimi söyledim. Kulağıma yaklaşıp ''parayla ödemesen de olur''' demesiyle kendimi geri çekmem bir oldu. Yüzüne biraz korkuyla ve iğrenerek baktım, ''paranı vereceğim'' diyip sokağa çıktım. Bütün sokakları dolaştım. Başka bir bara girip geberene kadar bira içtim, hesabı da bir adama yükleyip öyle çıktım. İçimde kesinlikle bir rahatsızlık yoktu. İnsanların iğrenç bakışları da umrumda değildi. Zifiri karanlık sokaklardan yalpalayarak yürümek beni yormuyordu artık. Aksine özgürlüktü bu benim için. Sonrası boş ve karanlık.
Herif yüzüme bakıyordu. Bir şey diyemiyordum ben de sadece yüzüne donuk bir şekilde bakıyordum. Daha fazla tutamadım kendimi ve saçma bir şekilde güldüm. O ise hiç surat ifadesini bozmadan hala bana bakıyordu. Kendimi toparladım ve ''paranı hazırlayacağım'' dedim. Kafasını cam kenarına doğru çevirdi, yol boyunca da bir daha bakmadı.
Sonunda Esra'nın anlattığı bara gelmiştik. Burası bayağı izbe bir yerdi. Yerin altında ve seslerin son derece yüksek olduğu bir Rock bardı içeriye girmeden tahmin edebiliyordum nasıl bir yerde eğleneceğimizi. İçeriye adımımı attım ve sigaramı yakıp en köşeye oturdum. Bu gece de çok içecektim, birilerine musallat olacaktım. Başıma bir şey gelmemesi için çok kaçırmamaya dikkat ettim, bizim kızları da uyardım beni evde tek bırakmayacaklardı. Bu gece onlarda kalacaktım. Üçüncü şişemi açmıştım kafam biraz gitmişti haliyle. Tuvalete gitmek için yerimden doğruldum. Sesler beynimde yankılanıyor, kalabalık üstüme üstüme geliyordu. Ama gördüğüm tek bir şey vardı. Yere çivilenmiş gibi öylece kaldım ve baktım. Boğazım düğümlendi, gözlerim yanmaya başladı. 2 yıl önce sanki 10 sene hiç yaşanmamış gibi terk edip giden sevgilimi burada görmek tesadüf müydü yoksa kader miydi? Kıpırdayamadım bir süre öylece kaldım yerimde. Göz yaşlarımı tutmaya çalıştım fakat yanaklarım çoktan ıslanmıştı bile. Kendimi toparladım ve tuvalete gittim. Klozetin üzerinde oturup ağlamaya başladım, o kadar yorulmuştum ki en sonunda kendimi yerde oturup tavanı izlerken buldum. Yerimden kalkmak için kapı koluna tutundum, zar zor ayağa kalktım. Aynanın karşısına geçtiğimde kendime uzun uzun baktım ve derin bir nefes aldım. Boğazım düğümlüydü, gülünecek halime bir kez daha ağlamıştım. Bir olay beni bu kadar yıkmamalıydı. Gözlerimden siyah yaşlar akıyordu, çeneme kadar gelmişti. Sildim hepsini, yıkadım yüzümü. Makyajımı tekrar yapıp karıştım kalabalığın arasına. O kadar yorgun ve dalgındım ki müzik sesleri beynimin içinde yankılanıyor, insanlar gözlerimde büyüyüp küçülüyordu. Gözüm hep onu arıyordu her yerde. Kızlara durumu anlattığımda etmedikleri küfür kalmadı. Hala unutamadığımı, hala deli gibi sevdiğimi yüzüme defalarca vurdular. Onlar vurdular, ben bir sigara daha yaktım. Bir yudum daha aldım içkimden. Engel olmadılar bana çünkü ''ne halin varsa gör'' demeye getiriyorlardı. Alışmıştım artık kimsenin umrunda bile değildim, gerçi onlar da alışmışlardı bana ya..
Gecenin ilerleyen saatlerinde tekrar gördüm onu. Her zaman yaptığım gibi gururumu ezip geçtim karşısına. Ağladım dakikalarca, bağırdım, gücümün kalmadığı kollarımla kendime çektim, tekrar ittirdim. Bana sadece bakıyordu, başka yaptığı bir şey olmadı. Artık yorulmuştum, durdum yerimde. Gözlerinin içine baktığımda hala görebiliyordum beni sevdiğini, ya da öyle görmek istiyordum bilemiyorum. Sımsıkı sarıldım boynuna, ama hayal ettiğim gibi olmadı sonrası işte.. Bir sigara daha, bir bardak daha. Saçma umudumun içinde boğulup, yine dönüp dolaşıp kendi içimde kaybolmuştum. Verdiğim sözleri asla tutamadım ondan sonra. Kendime bile söz vermedim artık, insanlara nasıl söz vereyim. Hayatıma bir daha insan almadım, istemedim kimseyi. Güveneceğim kimsem yoktu artık herkes boşvermişti zaten beni. Karanlık ve dar sokaklarda dolaştım her gece. Kenarları çöp yığınlarıyla dolu, çukurlarında su birikmiş sokakların köşelerinde uyudum. Evim olmadı benim artık. Evimi 2 sene önce tamamen kaybetmiştim zaten. En derinlere gömdüğümü sandığım anılarım tekrar yüzeye çıkıp, iğrenç kokusuyla zehirlemişti beni. Takatimin kalmadığı noktalardayım. Kendi çöplüğümde boğuluyorum, dibe battım. Kurtaran kimsem yok, zaten kurtulmak da istemiyorum artık. Herzaman hayatı dolu dolu yaşayan biri olarak, sadece ölmeyi bekliyorum.