Üstüme çeki düzen verdikten sonra kapıyı açtığımda merdivenin başında oturan bedene baktım. İçimden türlü türlü düşünceler geçiyordu.
'Acaba dilenci mi?'
'Yoksa sokakta mı yaşıyor?'
Ve daha benzerleri...
Yavaşça usul usul bana sırtı dönük olan bedene yaklaşıp elimi omzuna koydum. Ani bir şekilde yüzünü bana çevirdiğinde daha büyük beklediğim kişi aslında 10—12 yaşlarında bir çocuktu.
"Merhaba."
Gözlerime derince baktı ve "M-Merhaba" dedi küçük titrek sesiyle.
"Küçük Bey peki senin adın ne?" diye içten titremesini engellemek için gülümseyerek sordum. Bu yaştaki çocukların huylarını az çok anlamıştım 5 senede.
Çünkü eşim Namjoon'un eski eşinden olan oğlu Jungkook ile yaşıt gibi görünüyordu.
"J-Jimin."
"Bende Jin."
Elindeki kağıdı sımsıkı tutarak bana dolu ve yarı şaşkın gözlerle baktı.
"S-siz Kim S-seok J-Jin misiniz?"
Dediği soruyla afalladım. Çünkü küçük yaştaki bir çocuğun bir anda kapımın önündeki merdivenlerde durup adımı bilmesi çok garip birşeydi. İlk defa yaşıyordum.
"Evet. Ben Kim Seok Jin'im. Peki beni nereden tanıyorsun Jimin?" diye sordum.
Elindeki kağıdı bana uzattı. Hafif buruşmuş kağıt ellerime geldiğinde yavaşça açtım ve okumaya başladım.
Biricik oğlum, Birtanem, Jimin'im,
Birtanecik oğlum. Bu mektubu okuduğunda herşey için geç olmuş olacak. Ben seni bu dünyada yalnız bırakmış olacağım. Ama bil ki oğlum ben her zaman kalbindeyim. Daima senin yanındayım.
Biliyorum bu hastalığı yenemedim. Kısa sürede bıraktım seni bu kötü dünyada. Seni bırakabileceğim kimse yok. Yalnızca bir kişi var birtanem. O bir kişi seni koruyabilir. Sevebilir benim gibi.
Baban Jimin. Yıllardır hasretini çektiğin baban. Senden bu zamana kadar hiç bir habere sahip olmayan babana güveniyorum.
Belki seni ilk öğrendiğinde istemez. Ama seni koruyabilecek tek kişi o oğlum. Bundan sonra belki baba hasreti çekmezsin ama artık anne hasretini çekersin. Ama üzülme birtanem.
Kim Seok Jin. Babanın adı. Seul'de oturuyor. Bu yüzden daha rahat bulabilirsin onu.
Biricik Jimin'im... Herkesten sakındığım, bu zamana kadar kendimin koruduğu oğlum. Seni çok seviyorum canım. Kendine bu dünyada çok iyi bak.
Annen Park SungYang.
Mektubun verdiği şok ile yanımdaki bedene baktım. Dizlerini kendine çekmiş kafasını dizlerinin üstüne koymuş ağlıyordu.
Ne yapacağımı bilemedim.
Ona teselli mi olmalıydım?
Yoksa ona inanmamalı mıydım?
Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı.
Kalbimin sesini dinlemeliyim şimdilik. Belki bana doğru yolu gösterir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Son
FanfictionKapak tasarımcısı : @Badgirldown__ Bir anda karşıma çıkan oğlumu ve diğer ailemi korumalıydım. Belkide bunu başardım. Ama belkide hiç başaramamış olabilirim. Yeni gelen aile üyemiz evdeki herkesle çok iyi anlaştı. Bir aile olduk tekrar ama gözden ka...