Yıkım

3.6K 191 8
                                    

Gaye'den

Bugün her zamankinden daha durgunum. Sabun köpüğü gibi her şeyin yok olmasını diliyorum. Zaman hızla geçerken karargaha geldim. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Evde dursaydım arpacı kumrusu gibi düşüncelere dalardım.

"Gaye, sen iyi misin?" Gülümsedim. Yapmacık olduğu belliydi.

"Yanından bile geçmiyorum." İçimdeki yangın kendini belli ediyordu sanki.

"Sorun ne?" Diyen arkadaşıma belli belirsiz baktım. Sonra başımı eğitim gören askerlere çevirdim.

"Sanki aşılmaz bir engele takılmış gibi üzüntülü görünüyorsun." Diye sözlerine devam etti.

"Bugün Selim'in şehadet şerbetini içtiği gün." Dedim.

"Üzgünüm." Dedi.

Soğuk sonbahar havası sanki biraz önce dayak yemişcesine beni sersemletti.

Askerlerin yanına gittim. Beni görünce hazır ola geçtiler.

"Rahat." Dedim.

Bir an için yüzlerine bakakaldım. Buraya neden geldim, bilemez hale gelmiştim sanki. Kendimi aptal gibi hissediyordum. Arzu'ya işaret verdim. Mesajımı alan arkadaşım yanıma geldi.

"Ben kendimi iyi hissetmiyorum. Tıpkı bok çukuruna düşmüş gibiyim. Sen devam et."

"Emredersiniz Komutanım." Diyen arkadaşımı ardımda bıraktım.

Babamın odasına gittim. Kapıyı çaldım.

"Gir." Babamın sesi tok gelmişti. Odaya girdim.

"Kızım." Beni görünce ayağa kalktı. Babamın yüzüne ifadesizce baktım.

"Baba kendimi iyi hissetmiyorum. Eve gidebilir miyim?"

"Yavrum iznin devam ediyor zaten. Git." Dedi.

Babamın odasından çıktım. Üzerimde zaten normal kıyafetlerim vardı. Karargahtan çıktım. Öylece yürümeye başladım.  Ay'a baktım. Geceyi aydınlatmak ister gibiydi.
Yolumun üstündeki çocuk parkına girdim. Bir banka oturdum.
Gökyüzüne bakmaya başladım. Ay ve yıldızlar gökyüzünde adeta şölen havasındaydılar.

"Bulunması zor bir kadınsın." Arkamdan gelen ses ile hızla yerimden kalktım.

Silahımı çıkardım. Yüzüme doğru doğrultumuş silah ile burun buruna geldim.

"Silahı bırak, hemen!" Diye bağırdım.

Komik bir şey söylemişim gibi gülmeye başladım. Sinirlerim bozuktu zaten bu adamda üzerine tuz biber ekiyordu.

"Komiklikler, şakalar." Dedim ruhsuz bir şekilde.

"Etrafına bir bak istersen. Etrafın sarılmış durumda ve sen bana silahımı bırakmamı söylüyorsun." Dedi.

Ben bu durumlara defalarca geldim. Ve her seferinde bir şekilde kurtuldum. Yine kurtulacağıma kalıbımı basabilirdim. Etrafıma baktığımda maskeli adamlar vardı. Tekrar mavi gözlü adama döndüm. Sadece karşımdaki adamın yüzünde maske yoktu.

"İnanılmaz!" Dedim şaşırmış gibi görünerek.

"Bir yılan derisini değiştirebilir, ama hala yılandır." Dedim ruhu elinden alınmış bir ölümlü gibi.

"İnci bir kız gibi bana ders vermeye çalışma asker." Dedi. Sinirlenmiş gibi bir hali vardı.

Bir süre ikimizde birbirimizin gözlerinin içine baktık.
Daha sonra konuşmaya başladı.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin