Jimin yaşlı gözlerle sınav odasından çıkmıştı. Gözyaşlarından dolayı önünü zar zor gördüğü belliydi. Arkadaşları, onu o halde gördükleri için panik halinde yanına koşuştular. Yoongi ise gidip gitmemek arasında tereddütte kaldı. Uzaktan arkadaşlarının Jimin'i teselli etmesini izledi.
"Ne oldu Jimin," diye sordu Taehyung elini Jimin'in omzuna atarak.
"Sesim kaydı, detone oldum. Şarkı söylerken gerekli notaları söyleyemedim. Ne kadar utandığımı tahmin edemezsiniz. Sanırım elenecek kişilerden biri ben olacağım." Jimin bunları söylerken gözleri dolmuştu, bir yandan giydiği hırkasının kollarını eliyle sıkıyordu.
Yoongi, onu bu halde görmeye dayanamyordu; yine de yanına gitmeye yüzü yoktu. Onca olaydan sonra yanına öylece gidip teselli vermeye çalışamazdı. Onunla oynamaya hakkı yoktu. Üstelik Jimin o kadar üzgündü ki araların kısa bir mesafe olmasına rağmen Yoongi'ye bakmamıştı hiç.
"Üzülme Jimin, eminim düşündüğün kadar kötü geçmemiştir," diyerek daha fazla kendisini daha fazla üzmesini istemedi Jin.
"Ben sanırım biraz yalnız kalmak istiyorum çocuklar." Jimin bunları söyledikten sonra merdivenleri ağır ağır çıkmaya başladı. Kimse üstüne gitmek istemediği için arkasından öylece bakakaldılar. Yüzlerinden arkadaşlarının üzüntüsünü paylaştıkları belli oluyordu.
Yoongi'nin içi parçalanmasına rağmen tek bir kelime etmemişti. Onun yanında olup teselli etmek istiyordu, kötü zamanında içini bir nebze de olsa rahatlatmak istiyordu. Kendine koyduğu tüm kuralları yıkmak istedi onun içler acısı halini görünce.
"Belki de barışmak için iyi bir zamandır," dedi Namjoon, Yoongi'nin omzuna dokunarak. "Böyle zamanlarda yanında seni isteyeceğinden eminim."
Yoongi bu söz üstüne cesaretlenerek Jimin'in odasına gitmeye karar verdi. Sebebi ne olursa olsun ağlamasını istemiyordu. Hızla merdivenleri çıkıp Jimin'in odasına vardı. Kapının önünde bekledi bir müddet. Boğazını temizledi, derin bir nefes alıp kapıyı tıklattı. İçeriden yanıt gelmedi. Bir süre sonra tekrar tıklattı. Kapı nihayet aralanmıştı.
Jimin, tek gözünün görüneceği şekilde bakıyordu içeriden. Gözleri hala doluydu, belli ki ağlamaya devam ediyordu odasında. Birkaç saniyelik bakışmanın ardından kapıyı kapatıp o şekilde konuşmaya başladı.
"Ne var?"
"Jimin, iyi olduğundan emin olmak istedim."
"İyiyim,şimdi gidebilirsin."
"Jimin, içeri girmeme izin ver," dedi Yoongi yumuşak bir ses tonuyla. Yanıt bekledi, gelmeyince devam etti ", lütfen."
Kapı ağır ağır açıldı. Bu sırada Jimin gidip yatağına oturmuştu. Yoongi içeri geçip kapıyı kapattı, ardından geçip karşısına oturdu. Biraz süzdükten sonra ne diyeceğini kafasında toplamaya çalıştı. Yanlış bir şey söylemekten çekiniyordu.
Konuşmadan oturdular öylece, sessiz bir anlaşma şekliydi bu. Jimin'in yalnız kalmak istediğini biliyordu, aynı zamanda yanında olduğunu göstermek istiyordu. Orada bulunarak ikisini de gerçekleştirdiğini fark etti. Onu rahatsız etmeden, üzüntüsünü yaşamasına izin vererek, aynı zamanda yalnız olmadığını hissettirerek rahatlattı onu. Yeterli zaman geçtikten sonra bir şeyler söylemesi gerektiğinin farkındaydı. En nazik kelimelerini seçmeye çalışarak konuştu.
"Sınavın kötü geçtiği için üzüldüğünü biliyorum, yine de hemen bırakma kendini. Eminim telafi şansın olacaktır."
"Bu benim hassas olduğum bir konu," dedi Jimin mahzun bir şekilde. "Güçlü bir sesim olmadığının farkındayım, ama sınav sırasında sesimi iyi kontrol edemedim. Berbat bir şeydi. Düşük not alırsam tüm hayallerim bitecek. Bu kaldırabileceğimden daha ağır bir yük."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
FanfictionHayatı boyunca bir gölge gibi yaşayan, ruhu yaralarla dolu yorgun bir çocuğun hayatla, kalbiyle ve kendiyle olan mücadelesine şahit olun. Ekleme: Hikayenin ilk birkaç bölümünün yavaş ilerlediğine dair birkaç görüş aldım. Sonrasında daha çok tempo k...