Kumsal...

3.7K 142 9
                                    

Iyi okumalar...

Sabah onu öperek uyandırdım.  O da gülerek uyandı. Bir insan uyandığında bu kadar güzel olabilir mi?  Benim Umut' um oluyordu. "Günaydın" diyerek saçlarını tuttum. Canım yansada yapacaktım.  Saçlarını hafif çekip kendime çektim. "Bugün okula gitmiyosun!" acıyla inleyip "Ege napıyorsun?  Neden gitmiyorum okula...Ah!" dedi. Gözleri dolmuştu. Bu kadar yeterdi. Onu sertçe yatağa fırlatıp "gitmiyorsun dediysem gitmiyorsun!" diye bağırdım. "Yine ne olduda değiştin gece farklı gündüz farklısın!  Bıktırdın!" diye bağırdı.  Sinirlenmesem de sinirleniyormuş gibi yaptım ve yüzüne doğru bağırdım. "Sen kimsin de bana hesap soruyorsun! Senin yüzünden benim bebeğim ölebilirdi!" gözlerinden yaş akarken çantasını topladı. Buna izin vermemeliydim, ama ona zarar vermek istemiyordum. Kapıdan çıkarken kolunu tuttum. O' ysa kolumu ters çevirip beni yere yatırdı. "Beni hafife alıyorsun Bülent Ege!" ben yerde inlerken bir yandan da bu kadar güçlü olmasına seviniyordum. Kendini koruyabilirdi. Bu hoşuma gidiyordu. Fakat aynı şekilde bana da zarar verecekti ve o zaman işim daha da zor olacaktı. Kendime gelip koşarak aşağı indim. Kapıdan çıkarken kolunu tutup geri çektim. "Bırak!" diyerek beni itti ama bu sefer hazırlıklıydım. Hafif sendelesem de hemen toplamış ve onu sürükleyerek oturma odasına getirmiştim. Saçlarını tutup yüzünü kendime çevirdim. Gözlerinden akan yaşa aldırmamaya çalışarak kafasını yere vurdum. "Ah! Allah'ın belası! Ne yaptığını sanıyorsun!" diyerek kafasını tuttu. Üzerindeki ceketi çıkarıp koltuğa attı ve üzerime zıpladı. Ben daha ne olduğunu anlamadan beni yere yatırdı. Saçlarımı çekip kafamı yere vururken bir yandan da "senden nefret ediyorum!" diyordu. Ellerimi beline koyup onu geri çektim ama yine de bana ulaşmaya çalışıyordu. Onu altıma alıp ellerini tuttum. Gülüyordum, onun bu hareketine hala altımda debeleniyordu. "Sakin olurmusun?!" "olamam seni öldürmezsem içim rahat etmez!" "Umut'um bekle!" "bana Umut'um deme nefret ediyorum senden! Bana olan davranışlarından nefret ediyorum!"  dudaklarımla dudaklarını kapatıp konuşmasını engelledim. Karşılık veriyordu ama asıl amacı dudaklarımı tahriş etmekti. Isırması bana etki etmiyordu. Hatta hoşuma gidiyordu. Ellerini ellerimden kurtarıp saçlarıma götürdü ve okşamaya başladı. Şaşkınlıkla kısa bir süre dursamda devam ettim. Altımda kıpırdamaya başlayınca gülümsedim. Beni altına almak istediğini belirtince yuvarlanarak onu üstüme aldım. Penisimin tam üzerine oturunca tüm planlarım uçmuş gitmişti. Tam dudaklarıma eğilecekken attığı yumrukla kafam sağa doğru gitti. Kafamı tekrar tutup aynı yere tekrar yumruk attı. Bu kadar güçlü olacağını hiç beklemiyordum doğrusu! Üçüncü yumruk geldiğinde elini tutup büktüm. Acıyla inlerken onu üzerimden attım ve ayağa kalktım. Gözüm şişmişti büyük bir ihtimalle! Eline bakıp inlerken belinden tutup onu ayağa kaldırdım. Eline bakıp "oynatabiliyormusun?" "ha-hayır!" "Umut sen aptalmısın? Benle sen birmisin? Yürü giy ceketini gidiyoruz!" "nereye?" "hastaneye!........ çok acıyor mu?" "evet" diyerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. "Aptal!" diyerek kolunu tuttum ve evden çıkardım. 

Arabada sadece onu hıçkırıkları duyuluyordu. "Bu kadar güçlü olmayı nasıl başardın?!" "a-annem çok küçükken bir kaza geçirmiş bende aynı duruma düşmiyim diye bana dövüş dersi aldırdı" dedi. Güzel gözlerinden akan yaşlara baktıkça içim gidiyordu. Nasıl bir aşktı bu?! Ben nasıl bağlanmıştım bir aydır tanıdığım insana! "Şey arabam sende kaldı" "ben yollarım" diyerek önüme döndüm. Hastanenin bahçesine girdiğimizde arabayı gelişigüzel park ettim. "İn" diye emir verip arabadan indim. Arabadan inince sızlamasını duydum. Eminim canı çok yanıyordu. Kemik hastanesinin evime yakın olması iyi olmuştu. Koşarak içeri girip bir doktor çağırdım. Doktor gelince herşeyi çevirerek anlattım. Doktor Umut'u röntgen odasına götürünce dışarda beklemeye başladım. İçerden çığlık sesini duyduğumda uçarak içeri girdim. Umut eline bakıp ağlarken doktor birşeyler karalıyordu. "N'oluyor lan?!" "sadece çıkık beyefendi, sorun yok sadece ağrı kesici yazıyorum. Düzenli kullansın ve elini fazla oynatmasın. Hemşireyi yollayıp sargı yapmasını söyliycem. Geçmiş olsun!" diyerek elime bir kağıt tutuşturdu ve çıktı. "Acıyor!" diyerek sızlanan Umut'a kafamı çevirdim. Ağlayarak bana bakıyordu. "Ben ne yapabilirim!" "Allah'ın belası senin yüzünden oldu. Ben nasıl saklıycam bunu? Anneme ne diycem!?" "Kes sesini!" diyerek dışarı çıktım. Ben dışarı çıkarken içeri benden yakışıklı olmasın, yakışıklı bir çocuk girdi. Bizle yaşıt ya vardı ya yoktu. Umursamayıp Umut'un ilaçları için bir eczaneye girdim. Adam ilaçları getirirken aklım Umut'taydı. Nasıl bir salaktım ki kızın üzerinde güç denemesi yapmıştım. Adamın sesiyle kendime geldim. İlaçları alıp dışarı çıktım. Hava bugün sıcaktı fakat serindi de ve Umut'un üstünde hiçbir şey yoktu. O incecik ceket onu nasıl korusun ki! 

Ege'nin Umut'u -Düzenleme yapılıyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin