Gündüzü kuyruğuna takıp getirmiş olan kızıl küre, salına salına yükseldi gökyüzüne doğru. Gecenin alaca karanlığından soyunan gök, tatlı bir turuncuya boyandı yavaş yavaş. Bodur bir kızılcık ağacının dalına tünemiş gamsız bir baykuşun yırtık çığlığı duyuldu ötelerden.
Pays toprakları boyunca devam eden nehirden karaya doğru bir rüzgar esti. Kan rengine boyanmış kızılcıklar dallarda oynaştılar, baykuşun birkaç tüyü havalandı. Hız kesmeden yoluna devam etti deli yel. Ayvaların dallarını birbirine kattı, birkaç boş arazi geçtikten sonra başka meyve bahçelerine dadandı. Yol kenarına kurulu bir han kesti onun hızını, hanın camlarına çarpıp ortadan kayboluverdi doğa olayı.
Pencereyi döven rüzgarın uğultusuyla birlikte gözlerini araladı Hebe. Yerinde doğrulmaya çalıştığında belinde hissettiği sızıyla birlikte inledi. Yatak rahatsız olduğu için sırtı tutulmuş olmalıydı. Sesi yüksek çıkmış olacak ki yanındaki hırsız da kıpırdanmaya başladı.
Belini, başarabildiği kadarıyla ovuştururken adamın uyanma anını izledi. Ağır hareketlerle gözlerini araladı hırsız ve yerinde doğrulup dudaklarının kenarından aşağı doğru yol çizmiş olan salyasını, elinin tersiyle sildi. Uyku mahmuru gözlerini, odanın içinde bir süre gezdirdi. Sarımtırak yuvaları, Kraliçe'yi fark ettiğinde yerinden sıçrayarak çığlık atmaya başladı.
Ya bu ani tepkiden korktuğundan ya da adamın kulak tırmalayan sesini bastırma isteğinden olsa gerek kendisini de çığlık atarken buldu Hebe. Bağrışları birbirine karışırken aklı başına geldi genç kadının ve susup hırsızın ağzını da kapattı eliyle.
"Sakin ol," dedi dişlerinin arasından ve yavaşça geri çekti elini. Hırsız, derin soluklar alıp verirken elini göğsünün üstüne bastırdı.
"Ödümü kopardın Hebe, bir an öleceğimi sandım."
"Asıl sen benim ödümü kopardın," diye çıkıştı kadın, daha devam edecekti ki kapının çalınmasıyla birlikte sustu. Yataktan kalkıp pelerinini üzerine geçirdi ve kapıya yürüyüp gelenin kim olduğuna baktı. Amanda'nın uykudan yeni uyanmış, çapaklı mavi gözleriyle karşılaşınca kapıyı aralayıp girmesini işaret etti.
Adımlarını içeri yönlendirirken gözleriyle odayı taradı genç kız, yatakta oturan Nell'i görünce suç işlemiş gibi başını başka yöne çevirdi. Kraliçe, elbisesini giyip ona sırtındaki bağcıkları bağlamasını işaret ederken neden geldiğini sordu.
"Ben hemen yan odanızda kalıyordum Majesteleri ve az önceki çığlık seslerini duyunca endişelendim. Umarım kötü bir şey yoktur," diye cevapladı hizmetkar.
"Önemli bir şey yok. Fare gördüm sadece," dedi Hebe umursamaz bir tavırla, az önceki olayı anlatırsa yardımcısının yüzünde oluşacak alaylı ifadeyi az çok kestirebiliyordu bu yüzden ona anlatmaya niyeti yoktu.
"Ama siz farelerden korkmazsınız ki?" dedi genç kız ve kaşlarını çatıp inanmadığını belli etti.
"Ay Amanda, artık korkmaya karar verdim oldu mu?" dedi Hebe. Efendisinin konuşmasındaki konuyu kapatma baskısını hissedince sustu genç kız ve başını önüne eğdi. Her ne kadar çığlıkların sebebini merak etse de kahvaltıyı hazırlama bahanesini öne sürüp çıktı odadan.
İki kadının konuşmasını sessizce izleyen hırsız, hizmetkarın çıkmasıyla birlikte koca bir kahkaha koyuverdi.
"Neye gülüyorsun sen?" dedi Kraliçe sinirli bakışlarını ona gönderirken.
"Berbat yalan söylüyorsun," deyip kahkahalarına devam etti genç adam.
"Bu çok normal çünkü ben, senin gibi düzenbaz değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR KRALİÇE
Historical FictionTarihi Kurgu#1 Her kötü, çirkin ve gudubet değildir. Her iyi de, masallarda anlatıldığı gibi gökten düşmüş bir peri kızı kadar güzel ve eşsiz olmaz. Bazen iyiliği kör bir kadının avuçlarında bulursun. Kimi zaman düzenbaz bir hırsız, asil bir soylu...