4. Bölüm

809 26 1
                                    





"Her vazgeçişe bir iç çekiş değdi.
Her vazgeçişe bir parçamız ilişti.
Şimdi ne hale geldik bilmiyorum, ama eksiğiz işte.

Kömürleşmiş ciğerlere kesik kesik çekilen sigara dumanının tamamlayamayacağı kadar, eksildikçe daha da kendinden verecek kadar eksiğiz." GÜZEL KAYBETTİK - CANER YAMAN

Eksiktim. Baba sevgisi görmeden büyüyen bir kız çocuğuyum. Eksikliğini en çok hissettiğim konu " baba sevgisi " ne muhteşem değil mi ?
İlk okuldayken öğlenci olduğum zamanlar karanlığa kalırdım. Arkadaşlarımın babası veya başka sınıfta ki çocukların babaları veya anneleri onları almaya gelir başına bir şey gelmesin diye beklerler ve onları alıp evlerine giderlerdi. Annem erkek kardeşim yeni doğduğu için onu bırakıp gelemezdi bazı zamanlar komşuya bırakıp gelirdi ma her zaman değil. Hafta da bir filan anca. Babam mı ? İçki masasından kalkıpta bir ailesi olduğu aklına gelseydi belki ! Ama hiç bir zaman aklına gelmedi. Dün okuduğum kitaptan aklıma gelen söz ile önünden geçiyor olduğum okul kapısına doğru bakıp eskileri düşünüyordum. Sonra gözüme bir baba kız takılmış ve ben eksik yanımı acıtarak hatta kanatarak bu anılarımı daha doğrusu olmayan baba kız yakınlaşmamızı hatırlamıştım. Herşey kötü gitmeseydi, böyle olmasaydı babam babalık yapsaydı nasıl olurdu diye hayallere dalmıştım. Ama adı üstün de sadece bir hayal. Gözlerimi baba kız dan çekip aşağıya indirdim ve sola dönerek yoluma devam ettim. İşten eve doğru gidiyordum. Bu gün biraz geç çıkmıştım ve öğrenci çıkışına denk gelmiştim. Geç kalmalarım çok olmuyordu. Ama bu gün denk gelmiştim çünkü annem marketten alınacakları söylemişti ben de okul çıkışına rastlamıştım sonra olanlar salak salak orada dikilip hayal kurmak. Sanki hakkım varmış gibi..
Az ilerde parkın önünden geçerken başım öne eğik yürüyordum. Önce görüş açıma bir çift geri geri gelen bir ayakkabı girdi 'tövbe estağfurullah' demeye kalmadan hızla başım bir yere çarpmış yere yapışmıştım. Başımı kaldırıp bakmamla bana çarpanın benle aynı yaş yada küçükte olabilir bir oğlan olduğunu gördüm ilk baş şaşkın şaşkın birbirimize baktık sonra ne olduğunu karşımdaki oğlan anlamış olmalı ki önce bir eli ensesine gidip kaşıdı ve utangaç bir şekil de

- çok çok özür dilerim arkam dönüktü göremedim bir şey yok öyle değil mi ?  Diye kibar kibar sorunca tersleyemedim de.

- yok önemli bir şey sadece biraz şaşırdım.

Ben hala yerde oturmuş yukarıya doğru bakarken karşımda ki oğlan elini ensesinden çekip bana doğru uzatmıştı ki boşalan ensesine bir darbe alıp yana doğru bir iki adım gidip ensesini tuttu ve 'ah' diye bir ses verdi sanırım acımıştı. Ne kadar kibarda olsa 'oh olsun' diyemeden duramadım. Tabii içimden. Ben şaşkın şakın oğlana bakarken konuşma sesi ile başımı biraz yana çekirip tekrar yukarıya baktım. Ve esmer bir çocuk gördüm. Allahım arkadan da günün son ışıklarıda hafif bir şekil de vurunca. Tam bir seyirlik manzara olmuştu. Ben durmuş şaşkın şakın onları incelerken daha doğrusu karşımdaki esmer güzelini izlerken. Bizim esmer güzeli konuştu, ses tonunun sakinleştirici bir yapısı vardı. Ama kendisi pek de sakin değil gibiydi.

- Ulan eşoğlu eşek diyeceğim ucu bana da dokunuyor. Onu da diyemiyorum. Kızın yanında da küfür de edemem. O zaman ulan it herif ne demeye kaçıyorsun da kızı eziyorsun! Yavaş olsana!..
Diyerek ve sonlarına doğru da bağırarak konuşmuştu.Sonra benim hala daha yerde olduğumu farketmiş olacak ki elini benden tarafa uzatıp

- iyisiniz öyle değil mi ? Diye sordu. Allahım hem yakışıklı hem de kibar. Tabi ki de bana karşı davranışından söz ediyorum tabi benim yanımda küfür edemeyeceğini de söylemişti düşünceli esmer güzeli..

Elini tutmadan, tabiki de tutmadım. Burası ufak bir mahalle ve yanlış anlaşılabilirdi. Ve ben her ne kadar kimseyi tanımasam da onların beni tanıma ihtimalleri veya tanıyacak olma ihtimalleri annem sayesin de %99.9 du. Ve ben böyle bir laf kalabalığı istemiyordum. Neyse işte siz anladınız beni. İşte kendi imkanlarım ile az da çanağım acıya acıya kalktım. Bir taraftanda
- iyiyim teşekkür ederim çok bir şeyim yok. Dedim dedim ama ayaklarımın üstüne dikilmem ile ayağımın acısını bütün iliklerime kadar hatta atomlarıma kadar hissetim. Yüzüm buruşsada çok belli etmemeye özen gösterek ve son bir teşekkür edip bana çarpan oğlanın da özürlerine karşı önemli olmadığı söyleyerek seke seke gitmeye başladım. Biraz uzaklaşmıştım ki esmer güzelinin sesini duydum.
- Yardım lazım mı canın çok yanıyor mu ? dediğini işitip başımı geriye doğru çevirdim.

- Hayır teşekkür ederim. İhtiyacım yok dedim tekrar dönüp yürümeye başladım ama yine sesini duydum tekrar başımı çevirdim.

- Yakınlar da mı oturuyorsun eğer uzakta oturuyorsan bırakabilirim. Dedi

Başımı iki yana sallayıp.
- hayır gerek yok evim yakınlarda zaten kendim idere edebilirim iyi akşamlar. Deyip bu sefer bir şey deyip de tekrar durdurmaması için hızlı hızlı yani olduğu kadarı ile hızlı hızlı ilerledim. Başımı biraz çevirip baktığımda esmer güzelinin arkamdan baktığını bana çarpan oğlanında hala ensesini tutup ona bir şeyler dediğini gördüm ama umursamadan önüme dönüp devam ettim. Zaten o kadar kısa bir an bakmıştım ki pek süre kaybetmeden köşeyi dönüp bir iki apartman sonra evimin anahtarını çıkartıp eve girdim. Annem görmeden üstümü değiştirsem iyi olacak çünkü toz için de kalmıştım. Ve saçım başımda karman çorman olmuştu. Biraz  ayağımın acısı dinmişti ama hala daha acımaya devam ediyordu.

Anneme odama doğru giderken seslendim. Mutfakta olduğunu anlayınca olabildiği kadar hızlı bir şekilde
- anne ben duşa giricem deyip odamın kapısının önüne geldim. Annemin onaylayan cümlesini duyunca odamdan kıyafetlerimi alıp banyoya girdim.

Güzelce temizlenip, kurulanıp üstümü giydim ve odamda yatağımın üstüne oturup saçlarımı taramaya başladım aklıma demin olanlar gelince kendi kendime güldüm bana çarpan oğlanın surat ifadesi gözümün önüne geldi. Ve ensesine şaplak yiyince ki surat ifadesi de gelince az daha kahkaha atacaktım ama annemden deli damgası yemek istemezdim. Odadan çıkıp annemin yanına geçtim biraz ona yardım edip kardeşimde gelince yemeklerimizi yedik.

Herkes kendi yerine çekilmişti yani annem dizi izlemek için tv başına, kardeşim üçlü koltuğa yatıp telefonla, ben ise dünkü kitabımı elime almış okuyordum. Kitabımın son sayfasını bitirirken yazarın yazdığı yazı ile duraksadım ve kitabımı kapattım.

'Gece uykularımız çalındı,
umutlu sabahlarımız,
emek emek kurduğumuz düşlerimiz,
İnsana olan inancımız çalındı.
Tamam da...

Sen söylesene Eylül,
gülüşlerimiz asılı dururken gökyüzünde,
Kaybettik diyebilir misin yine de '

   Kaybettik diyebilir miyim yine de?

   Evet arkadaşlar yeni bölümle sizlerleyim umarım beğenirsiniz sizleri öptüm. Ve tekrardan GÜZEL KAYBETTİK kitabından bir söz paylaşıp bitiriyorum..

"Beni en çok anlatamamak yordu. Herkes bu kadar konuşurken kime, ne anlatabilirdim zaten?
Herkes birbirden gitgide uzaklaşırken, kimin yanına sokulup huzur bulabilirdim?

Bu sorulara en son "sen" diye cevap vermiştim.

Ben, yine bilememişim..."

GÜLLÜK( Askıda )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin