Her dakika hayal kurabilen bir kız olarak müzik dinlemeye bayılırdım ama ünlülerle ilgim alakam yoktu. Ayrıca hayallerimi müzikle kurmamın sebebi hayatın ve hayallerin arka fon müziği olmamasıydı. Yine tam güzel bir hayalin içindeyken arkadaşım Grace odaya daldı ve kulaklığımı çekip aldı."Hadi kalk plaja gidiyoruz!!"
Evet plaj da hayal kurmak için ideal bir yerdi. Bu yüzden gidebilirdim.
"Sky hadi kaldır kıymetli yerlerini de gidelim"
"Tamam geliyorum 10 dakikaya hazır olurum"
Esprit'ten aldığım renkli bikinimi ve transparan beyaz tül elbisemi giyinip plaj çantamı aldım,bizimkilerin yanına indim. Bizimkilerden kastım Grace ve sevgilisi Niall'dı. Bir de benim arkadaşım Harry vardı. Dördümüz aynı evde yaşıyorduk. Harry erkek olmasına rağmen çok iyi anlaşıyorduk çok kafa biriydi. Hepimiz birlikte arabayla plaja gittik. Evde havuz olmasına rağmen Grace'in denize girmek isteme nedenini anlamıyordum. Otur evinde mis gibi havuzuna gir işte arkadaş.Yok neymiş efendim klor saçlarını cildini batırıyormuş. Zaten deniz,güneş batırmıyor akıllım benim. Bazen acıyorum yani Niall'a,bu kıza nasıl katlanabildiğine. Tabi böyle dediğime aldırmayın iyi kızdır severim yani. Plaja vardığımızda havlumu yere serip güneş kremimi sürdüm. Grace tutturdu çikolata yağı da sür karar biraz süt gibisin diye. Tamam dedim lafına uyup sürdüm ve eve döndüğümde aynaya bakmamış olsaydım keşke."Grace!!!!"
Hemen odama koşmuştu.
"Ne oldu?!"
"Halime bak!! Çikolata gibi olmuşum!!"
"Canım çok yakışmış çok güzel olmuşsun,uu çok çekici "
"Of dalga geçme"
"Gerçekten bak gör bu yaz senin yazın olacak "
"Of Grace ne diye senin aklına uydum ben böyle iyiydim ya"
"Hadi hadi değişikliğe ihtiyacın vardı hem bak görürsün Harry'de çok beğenecek,bence artık çıkın yani"
"Bu da nereden çıktı Grace! Harry ve benim hakkımda gerçekten bunları mı düşünüyorsun!"
"Evet çok yakışıyorsunuz"
Kahkaha atıp odadan çıkmıştı. Evet ben de Harry ile oldukça yakındım ve gayet de eğlenceli biriydi. Belki tip olarak yakışıyor da olabilirdik ama sevgili olmamız söz konusu bile olamazdı çünkü Harry'le gerçekten çok yakın arkadaştık hatta kardeşten bile öte olabilirdik. Beni elinden geldiğince koruyordu ve bu hoşuma gidiyordu. Kıvırcık Harry'm benim. O an bunlara dalmışken Harry gelmişti odama. Bir anda çok utanmıştım çünkü üzerimde sadece beyaz transparan elbisemleydim ve içimde hiçbir şey yoktu. Hemen arkamı döndüm.
"Tatlım ne oldu?"
"Şey,çıksana odadan giyinmeliyim."
"Aa şey tamam"
Odadan çıktığında kendimi hemen banyoya attım. Sıcacık bir banyodan sonra geceliğimi giyinip mutfağa indim. Harry'de oradaydı ve gerçekten çok düşünceli görünüyordu. Onu ilk kez böyle görüyordum. İkimize yaptığım kahveleri masaya koydum ve yanına oturdum.
"Harry,iyi misin canım?"
"Ha? İyiyim ben ya"
"Bence değilsin hadi anlat ne oldu?"
Elimi koluna koydum ve gözlerine baktım.Yeşil gözleri hayli üzgün görünüyordu.
"Harry anlatacak mısın?"
"Buradan gidiyorum yani daha doğrusu gitmek zorundayım. Annemler üniversiteye devam etmem gerektiğini söylüyorlar."
"Nereye peki?"
"Londra'ya. Sky,seni özleyeceğim"
Sıkıca birbirimize sarıldık,ben de ona oldukça alışmıştım ve ondan başka yakın arkadaşım yoktu.
"Ne zaman gidiyorsun?"
"Bu akşam,biletim hazır bile. Size hep söyleyecektim ama erkenden üzmek istemedim."
"Neyse. Dönecek misin sonra?"
"Evet büyük ihtimalle"
○ ○ ○
Akşam onu kapıya kadar geçirdim ve odama döndüm. Aslında ben de okula devam etsem iyi olacaktı yoksa zaman hayal kurmakla bile geçmezdi. Kumral kıvırcığım Harry'im de gittiği üzere çok da yapacak bir uğraşım kalmamıştı. En azından onunla gezerken zaman geçiyordu. Şimdi ise iki aptal aşıkla yaşamaya devam edecektim. Aslında kendime yeni bir arkadaş bulup başka bir eve taşınabilirdim. Ama şimdi bununla kafamı yormak yerine uyusam iyi olacaktı...Niall ve Grace'yle gayet iyi anlaşmama rağmen sanki artık onların yanında kalmam gerekmiyormuş gibi hissediyordum. Harry gittiğinden beri çok boştum sanki. Günlerim çok sade geçiyordu. Hayal kurmak artık sıkıcı gibiydi. Acaba iki ay sonraki doğumgünüme gelecek miydi? Ya da oraya gidip başka kızlara takılıp beni unutacak mıydı? En son giderken ona sadece sarılmıştım ve hatıra bir şey vermeyi unutmuştum. Eğer beni unutursa çok ama çok fazla üzülürdüm. Ona çok alışmıştım çünkü. Biliyorum sürekli böyle diyorum ama umarım işin ciddiyetini anlamışsınızdır. Bence de anlamalısınız...
-iki ay sonra-
Aynı evde kalmaya devam ediyordum. Üniversiteye tekrardan başlamıştım. Giysi tasarımcılığı okuyordum. Çeşitli modeller üretip çizmek hem eğlenceli hem de zaman alıcıydı. Artık hayallerimi sadece yatarken ya da geceleri uyanınca kuruyordum. Harry'le hat değiştirdiği için konuşamıyorduk. Zaten sosyal ağlara da girse girse ayda 1 falan giriyordu onu da ben yakalayamıyordum. O yokken gerçekten sıkılmaya ve ciddi şekilde özlemeye başlamıştım.tam çizimlerimi bitirip yatağıma yattığımda telefonuma bir bildirim geldi. Dayanamayıp alıp baktım. "Your turning point " nikli bir çocuk direkt mesaj göndermişti;
"Naber"
"İyi sen?"
"İyi bende adın ne güzellik "
"Sky,senin ne?"
"Benimki de Jessen "
"Güzel isim "
"Senin kadar güzel olamaz "
"Ahaha teşekkürler :))"
○ ○ ○Sabaha kadar Jessen'la konuşmuştuk ve 6 da yatmıştım. Neyse ki ertesi gün okulum yoktu. Ama onunla konuşurken her şeyi unutuyordum. Beni istemesem de etkisi altına almıştı. Hem de kurtulamayacağım şekilde. Fakat ona Harry'i anlatmıştım o da bana Elis adında hoşlandığı bir kızı anlatmıştı. Bana Elis'i anlattığında benim de bir an Harry'den hoşlandığımı düşünmüştüm. İkimiz de onlara karşı aynı şeyleri hissediyorduk. Her neyse... Bu düşünceleri kafamdan atıp banyo yapmaya gittim. Çilekli köpüğümü suya döktüm ve biraz rahatlamak için kendimi ılık suya bıraktım. Sudan çıktığımda tüm kaslarımın gevşediğini hissediyordum. Çok rahatlatıcı bir banyo olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT A LOVE STORY (HARRY STYLES FANFİCTİON)
FanfictionEvet her şey çok güzeldi değil mi? Hayatım hep gülmekle geçiyor durmadan eğleniyordum. Günler öyle çabuk saatler öyle hızlı geçiyordu ki sanki sonsuzluğa ulaşmız gibiydim. Peki siz hiç tanımadığınız biriyle konuşup hayatınızın içine ettiniz mi? Sanı...