§1§

2.3K 45 7
                                    

"Kıyamete son bir hafta," diye bağırdı Lara. Sesi yeni evimizin ruhsuz odalarını doldurmuştu. Meriç ve Berk büyük oda için kavga ederken ben kendime küçük ama içinde giyinme odası olan odayı seçmiştim. Tabii giyinme odasını henüz Lara fark etmemişti. Fark ederse elimden alırdı. Odayı tescillendirmek adına kolyemi büyük uzun direğe benzeyen askılığa astım ve odadan çıktım.

Meriç ve Berk kavgalarına mutfakta sürdürürken Lara ise okulların açılmasına bir hafta kaldığı için bi o yana bir bu yana dönüp duruyordu.

"Bu ev güzel ama ben ne yemek yaparım ne de temizlik baştan söyleyeyim," diye itiraf ettim. Bütün yaz Lara'nın özgürlük adına konuşmasını dinlemiştik sonunda bu saçma fikri öne sürdü. Ev tutmak. Hemde bir apartmanda. Dördümüzünde şaşalı gözleri boyayacak kusursuz hayatları vardı ama Lara'ya göre özgürlüğümüz kredi kartları limitiyle kısıtlanıyormuş.

"Değerli tırnakların kırılır değil mi, İzel? Biz sana hizmet ederiz canım hiç şey etme sen!" Lara üstüme kükreyince eve sessizlik hakim oldu gözlerimi kırpıştırarak ona donuk bakışlar gönderdim. Her ne kadar birbirimize kızsakta her birimiz birbirimiz için tektik. Çoğu kişi bize züppe bir tarafları kalkık diyor. Dördümüzüde soyadlarımıza göre değerlendiriyorlar.

Meriç Zaman. Babasının ünlü bir yemek holdingi var. Dünyaca tanınmış bir yemek şirketidir. Geliri okunamayacak kadar sayı içerir.

Lara Yılmaz. Bir giyim markasının sahibidir kendileri. Holywood yıldızları için önemli bir markadır.

Berk Özkurt. Birinci sınıf turizm holdinginin sahibi. Özel jetlerle ve uçaklarla dünya turu ayrıcalığı sağlarlar.

Ve ben. İzel Paldım. Her konuda her markayla yarışabilecek kadar geniş bir açımız vardır. Markamızın adını soyadımız taşır; Paldım.

"Hey kızım, o gözlerini benden uzak tut," dedim ellerimi belime koyarak. Sıkıntıyla ofladı ve saçlarını kabarttı. O okuldan en nefret eden kişimizdir. Bizde bayılmıyoruz ama okul onun için Çin işkencesi gibi. "O oda benim pezevenk. Kızlar için özel olarak döşeyeceğim o odayı."

Lara ve ben gözlerimizi kısarak Berk'e baktık.Onlar için özgürlük seks!

"Siz değil, canım. Ben güzel kızlardan hoşlanıyorum hani şu 90-60-90 olanlardan. Sizin gibi göbeklilerden değil!"

"Berk birincisi biz ne çirkiniz ne de göbekliyiz! Yine de seninle yatmayız orası ayrı. Ayrıca ponpon kız takımıma dokunamazsın! Baştan söyleyeyim çalışmalarıda izleyemezsin. Abaza!"

Ben okulda ponpon kızların takım kaptanıyım. Türkiye'de ponpon kız takımı olan okul çok azdır. Bizim ponpon kızlarımız basketbol maçları için vardır. Uzun boylu kaslı çocuklar için.

"Ah, bunu da nereden çıkardın tabi ki de izleyeceğim." Ona gözlerimi kısarak bakıp buzdolabına yöneldim. Tabiki de boş bir buzdolabıyla karşılaştım. "Hey hiç soğuk çay yok mu? Ayran? Doğru söyleyin hanginiz aldı bu tarihi geçik ayranı?!" Berk elimdeki ayranı alıp kollarıyla sardı.

"O içmek için değil. Salak! Bak kimse içmesin baştan söyleyeyim."

"Berk kanka naptın sen?!" Meriç kahkahalarla gülmeye başladığında ne ben ne de Lara ortada dönen konuyu anlamıştık.

"Eee, Lara bugün ki planımız ne?"

"İzel bu gece bize uyku yok. Birazdan yakışıklı komşumuz buraya gelecek ve bizi bir bara ardından, kafes dövüşüne götürecek!!"

"Ne?! Saçmalama kafes dövüşünün yasal olmadığını sende biliyorsun!"

Bana gözlerini devirip mutfaktan çıktı. Eğer orada gazeteciye veya paparaziye yakalanırsak babam beni öldürürdü. Yüzümü buruşturarak ben de mutfaktan çıktım. Meriç ve Berkte oda kavgalarına devam etti. Cidden o ayranın içinde ne vardı?!

...

Ben hariç tüm ev ahalisi kafes dövüşüne gitmek için hazırdı. Geriye şu yakışıklı komşumuzu beklemek kalmıştı. Sıkıntıyla oflayarak Meriçle bir selfie çekildim ve İnstagram'a attıım. İnternet paketimin bittiğini görünce yüzümdeki bütün kan çekildi ve uzaylı görmüş gibi kaldım.

"İzel noldu?"

"Yeni nesil ergenlerin en acınası durumunu yaşıyorum." Kendimi dizlerimin üstüne atıp bağırdım."İnternet paketim bitti!" Odadaki herkes bana iğrenerek bakmaya başladı.

"Valla yazık fıstık gibi kız ama işte ne yaparsın adaletsiz hayat," diye homurdandı Berk. Elimdeki telefonu kafasına fırlatsam da isabet ettirememiştim. Koltuğa çarpıp düştü. Kapı çaldığında Lara, koşarak kapıyı açmaya gitti. Ben de yerden kalkıp koltuktan telefonumu aldım. Lara'nın kıkırtıları koridorda yankılanırken gözlerimi devirdim.

"Şey ben içicek bir şeyler alıyım siz de hazırlanın,"dedi çocuk herkes ayaklanmaaya başladı. Lara yanıma geldi. "Çok tatlı değil mi?"

"Daha görmedim çocuğu Lara. Ayrıca bizde içecek bir şey yok! Tabi bozuk ayran dışında." Herkesin gözleri kocaman kocaman olurken Berk, mutfağa doğru koştu. Arkasından ben de gittiğimde O, manzarayla çoktan karşılaşmıştı. Kafamı mutfağa uzattığımda çocuk ayrandan içmiş yüzünü ekşitiyordu. Evin içi Meriç'in kahkahalarıyla yankılandı.

"Ya arkadaşlar bunun içinde ne var?"

Berk çocuğun elindeki ayran şişesini alıp tek gözüyle içine baktı. Meriç "Süt." dedi gülerek. Çocuk anlamıştı ama ben ve Lara hala bir şey anlamamıştık. Çocuk öğürsede çıkaramamıştı. Meriç kahkahalarına son verdiğinde kendini tanıttı. Adı Özgür. Şuanki durumumuza ne uygun ama!

....

Kaşlarımı çatıp yüzümü astım. Koskoca arabada bir bana yer kalmadı. Durun rezilliği söyleyeyim, kokoca arabada bana yer kalmadı!

"Burası çok havasız Özgür klimayı aç!" diye bağırsamda beni takan olmamıştı. Lara ve Özgür önde konuşuyorlardı. Meriç ve Berk ise arka koltukta benimle dalga geçiyordular.

"Ay Özgür, nereden çıktı ki kafes dövüşü? Ne güzel barda eğlenicektik!"

"Emin ol kızım, kafesin içi daha eğlenceli. Bugün büyük dövüş var. Herkesi içeri almazlar ama siz şanslısınız. Yanınızda ben varım." Bir de bana ukala derler. Gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim. Telefonumu çıkarıp bir selfie daha çekindim adı bile hazır "Bagaj Selfiesi"...!

Bu bölüm bu kadar.Bu bölüm zaten karakterleri tanıtmak ve her şeyin başladığı noktayı anlatmak içindi.Evet teşşekkür ederim okuduğunuz için...Vote ve yorumu unutmuyoruz.Bir daha ki bölümde görüşmek üzere...

Kötü Çocuk & İyi Kız ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin