Allah'ım inşallah güzel yazarım :D... İyi okumalar :))
Bu arada tabii ki smut içerir sizi gidi sapıklar sizi. Medyayı dinleyemeyi unutmayın *öpçük*
"İbne."
"Göt veren."
"Boynuna taktığı haç ile dindar mı sanıyor kendini?"
"Palavra! Dindar falan değil o!"
"Belki de kendine vurdurduktan sonra tövbe ediyordur nereden biliyorsun ha?"
"Şu topa bak! Bizim erkekleri kapacak diye çok korkuyorum!"
"Aynen! Nasıl bizden güzel görünüyor ki?"
Ayağım, başkasının uzattığı ayağına takıldı ve sendeledim. Bana çelme takan kişi ve yanındaki iki arkadaşı aralarında gülüştüler, bense okulun koridorlarında yürümeye devam ettim.
Bu fısıltılar artık benim hayatımın parçası olmuştu. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama tüm okul aniden benim kirliliğimi öğrenmiş üstüne üstlük asılsız dedikodular yayılmıştı. Ve sorunda şuydu, nasıl olmuştu? Benim gibi zorbalığa uğrayan bir çok insan var ama hiç biri nasıl olduğunu bilmiyor ya da nasıl olduğunu kabullenmek istemiyor.
Ben erkeklerden hoşlanıyordum, Tanrı beni bu şekilde yaratmıştı. Bir günah olarak dünyaya gelmiştim ama henüz Tanrı'nın ve oğlu İsa'nın iğrenç olarak nitelendirdiği şeye bulaşmamıştım. Bir erkekle zina yapmamıştım ve yapmayacaktım. Gelecekte ebeveynlerimin ve Tanrı'nın da istediği gibi bir kadınla evlenecek ve onunla çocuk yapacaktım sonra da uygun görüldüğü gibi ölecektim. Umarım gelecekteki çocuğum da benim gibi iğrenç bir şekilde doğmazdı. Tanrı'm onu da beni sınadığın gibi sınama lütfen, amin.
"Her yerinden iğrençlik akıyor."
"Gerçekten bu suratla o kadar çok erkekle yatmış mıdır?"
Sırtımda çantamla, sabahın sekizinde sınıfıma doğru dar koridorlarda ilerliyordum, kapıların önünde veya duvara yaslanmış, beni tanıyan öğrenciler beni görünce birbirlerine fısıldıyor, tanıyanlar ise tanımayanlara anlatıyordu: "Bak işte bu sana dediğim oğlancı."
Sınıfların, camlı kapılarının önünden geçerken bu fısıltıların içerisinde biri, yalnız başına durmuş biri bana bakıyordu. Ben tam sınıfıma girerken ona baktım, gözlerimiz birbirine değdi sonra da o gözlerini kaçırdı ve sırtını yasladığı duvardan çekilip bana sırtını dönerek koridorun diğer tarafına yürüdü.
İşte o kişi Kim Taehyung'tu ve onunla tanıştıktan sonra hayatım değişti.
***
"Harita ölçeği hesaplamak için yapmamız gereken şey küçültme oranı ve..."
"Jungkook?"
Kafamı defterimden kaldırıp adımı söyleyen ve önümde oturan kıza baktım." Sıranı biraz geri itebilir misin? Sıkıştık da biraz." dedi kibarca. Hiç bir şey demeden oturduğum sırayı geriye çektim ve masamı da kendime doğru çektim, ben tekrar not almaya dönerken kız, "Teşekkürler." dedi ve ben yine bir şey demedim. Okulda hiç arkadaşım yoktu, insanlarla yakınlık kurmak istemiyordum. Elbet arkadaş olabileceğim birileri vardır, beni olduğum gibi kabul edecek birileri vardır ama ben istemiyorum. Yalnız başıma gayet iyiyim.
Dakikalar sonra öğle teneffüsünün zili çaldı, öğle teneffüsünde sınıfta her zaman tek başıma olurdum. Arada sırada uğrayıp çantalarından bir şeyler alan birileri olurdu, bazen bana bisküvi veya başka bir şey ikram edenler olurdu ama her zaman teneffüsün son beş dakikasına kadar sınıfta yalnız olurum. Son beş dakika yavaş yavaş sınıf dolmaya başlar ve sessiz sınıfta tekrar uğultu başlardı. İlk beş dakika ise sınıf tamamen boşalırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fear of God (One Shot)
FanfictionTaehyung sigarasını söndürürken, "Saçımla oynaman gerçekten hoşuma gitti," dedi. "Sanırım artık daha sık kucağına yatmam lazım." O an, elimin Taehyung'un sarı saçlarının arasında olduğunu ve onun saçlarını okşadığımı fark ettim. Hemen elimi geri çe...