2013"Jimin, yine pozisyonunu kaçırdın. Konstantreni bozmamalısın."
"Evet. Özür dilerim."
"Tamam, baştan alıyoruz. Müziği açın."
Jimin tüm konsantresini vererek üyelerin tekrar pozisyona geçmesini bekledi, herkes liderin etrafına dolaştığı an müzik başladı. Hepsi de aynı koreografiyi uygulayarak herşey çok güzel gidiyordu, ta ki–
"Jimin! Yine hata yaptın."
Jimin utancı ile beraber kafasını eğdi, "Çok özür dilerim. Bu sefer yapacağım, söz veriyorum."
Bir kaç daha aynı rutini yaptıklarından sonra sonunda mola verildi. Köşede çalışan elemanların gözleri sanki hep onun üzerindeymiş gibi hissetti Jimin ve arkasına baktığı an kısa bir süreliğine bakışlarını yakaladı. Gözlerini devirerek geri işlerine dönen çalışanlar hiç saklamayı çalışmadan fısıldamaya başlarken, Jimin iç çekerek kendini koltuğa bırakıp su şişesinden bir yudum aldı.
Diğer üyelere o kadar mahcup hissediyordu ki yüzlerine bakamıyordu. Onlar ne kadar sorun olmadığını belirtseler de, Jimin kendini suçlamaktan vazgeçmiyordu.
Bugün, sırf onun yüzünden on saniyelik dansı kaç kere tekrar etmişlerdi. Sesi de çok kayıyordu.
Bighit şirketin onu başta neden istemediğini şimdi anlamıştı kendisi. "Belki de idol olmak bana göre değil" diye karanlık düşüncelere kapılmışken birden önüne düşen gölge ile dikkati dağıldı.
Jungkook, grubun en küçüğü, bebek yüzlü ve çok genç olmasına rağmen değişik şeylere fazlasıyla yeteneği olan, o kadar çekingendi ki, Jimin onu delirecek kadar tatlı buluyordu.
Sadece bir adım uzaklığında ona değil de telefonuna bakarken öylece duruyordu. Telefonunu kullanmıyordu bile, baş parmağı ekranın üstünde oynamıyordu. Sadece oynuyormuş gibi yapıp bir ileri bir geri gidiyordu, sanki konuşmak istiyormuş ama bunun için çekiniyormuş gibiydi.
Kararsız ifadesi ile arada bir Jimin'e bakarken alt dudağını kemiriyordu.
Jimin, normalde pek tepki vermeyen en küçüklerini bile endişelendirmişti. On beş yaşında ki çocuk, Jimin'e acıyordu.
Jimin kendini daha önce hiç bu kadar zavallı hissetmemişti. Dizlerinin üstüne kafasını koyarak kendini olabildiğince küçük göstermişti.
Kaybolmak istiyordu. Busan'da bütün dans öğretmenleri çok iyi olduğunu ve geleceği parlak olduğunu söylemişti, öğrenciler onun dansını kıskanıyordu.
Ama Jimin'in hayalleri bundan fazlaydı. İlla idol olmak istemişti, kendi gücünü aşacak hayallere kaptırmıştı kendini. Düşünmeden, emin olmadan büyük bir adım atmıştı.
Belki de hayatının hatasını yapmıştı – belki de Busan'dan hiç taşınmamalıydı. Belki de çok geç olmadan bu yoldan vazgeçmeliydi.
🌸
Aynı gece Jimin odasında tek başına tavanı izleyerek yatarken, diğerleri yorucu bir gün üzerine film izleyerek keyif yapmayı karar verdi. Jimin, her ne kadar onlara katılmayı istese de, kendini affedemiyordu. Suçluluk duygusu herşeyi bastırıp geri çekilmesini sağlıyordu.
Her üye onunla tek tek konuşup ikna etmeye çalışmıştı ama Jimin onların bunu hak etmediğini kafasında tekrarlayarak odasında dans rutinini çalışmak istemişti. Başka bir zamana erteleyerek konuyu kapattı.
Her üye, Jungkook hariç.
Jimin bunu ne kadar kafasına takmak istemese de, ister istemez düşünüyordu. Neden sadece Jimin'e karşı biraz daha soğuk davranıyordu? Neden onun dokunuşlarını geri çevirip diğerleri ile rahattı? Neden onu geri iterken, başka üyelere gidiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Love
FanfictionJimin bilmiyordu, Jungkook'a gerektiğinden fazla duygular hissedeceğini bilmiyordu. Bunu zorla kabullendikten sonra ne yapacağını da bilmiyordu. En önemlisi ise, Jungkook'un onu en az onun kadar sevdiğini ve duygularının tek taraflı olmadığını, bil...