Weird

6.1K 724 1.4K
                                    

Yorum ve oylarınızla destek olmayı unutmayın, fikir ve beğenileriniz çok önemli benim için.

Harry ve Louis sandviçlerini bitirdikten hemen sonra kısa bir sessizliğe gömülmüşlerdi. Harry'nin dalgın ve düşünceli ifadeye bürünmesi ise Louis'nin hoşuna gitmemişti. Harry'deki mutluluk eksilip gülen yüzünü göremeyince moralinin de bozulduğunu hissediyordu. Harry'ye özgü olan ve sürünün arasında tadamadığı bu ilginç enerji, bir şekilde Louis'yi etkilemeyi başarıyordu işte.

"Haydi," dedi yerinden kalkarak. Islak bacaklarını silkeleyip ayaklarına ayakkabıyı geçirdi. Üzerini temizlediğinde Harry'nin halen daha dalgınca göle baktığını fark etmesi uzun sürmemişti. "Hey."

Harry derince nefes alıp istemeyerek de olsa ayaklanırken kenara attığı çantasını sırtına geçirdi. Askılarını sıkıca tutarak dolu gözlerini alfanın bakışlarına çevirdiğinde Louis'nin kaşları ortada birleşmişti.

Bu yosun yeşili gözler güneşin altında mutlulukla parlamalıydı. Neden hüzün denizinin altında kalakalmış karanlık bir orman kadar solgunca bakıyordu?

"Ben eve gitmeyeceğim."

Louis bu cümle karşısında ne diyeceğini bilemiyordu. Aslında az çok ne demesi gerektiği hakkında bir şeyler biliyordu ama Harry'nin -küçük ve yirmi dört saatlik omeganın- savunmasız haldeyken dışarıda -ormanda- ne yapabileceğini bilememesi daha muhtemel bir durumdu.

"Bu saçmalık," dedi sonunda, sesindeki öfkeyle kaplanmış endişeyi saklamadan. İçinde telaşlanmaya başlayan alfa kurdun uluduğunu hissediyordu. Harry ailesinin yanına gitmezse, bu haldeyken nereye gidecekti? Bu kadar baştan çıkarıcı kokarken?

"Senin yanın, ailenin yanı. Onlar seni korur. Babanın yanında bulunman, başı boş gezmenden daha iyidir."

Harry, boğazına oturmuş yumruyu yutmaya çalışıp bakışlarını yanındaki göle dikti. O eve giderse ailesiyle karşılaşmak zorunda kalacaktı ve istediği son şey de buydu. Özellikle babasıyla karşılaşmayı, ve ondan duyması gerektiği şeyleri dinlemeyi hiç istemiyordu. Sırf babasının yalanları yüzünden onlarca arkadaşının arasında utanç verici duruma düşmüştü, elbette o eve gitmek istememesi bariz kendi hakkıydı.

Hadi ama... Kimse bir sıradan olmadığını ama koca bir sürü üyesi olduğunu, uyuşmuş bir zihinle kızgınlık geçirdiğinde öğrenmek istemezdi ki!

Çok kırgındı. Kızgındı. Utanç içindeydi. Harry, sadece mutlu olduğunu hissedemiyordu. O kısım balçıkla kapatılmış gibiydi. Yabancı kalmıştı birkaç saatte bu hisse.

Harry boğazını temizledi. Gerçi pek etkili olmamıştı ama en azından nefes almasını güçleştirmiyordu. "Gitsem iyi olacak, teşekkür ederim."

Louis'nin yanından ayrılacakken önünde hissettiği bedenle öylece durup şaşkınca Louis'ye baktı. Mavi gözlerinde endişe ve kararlılık öyle yoğundu ki, Harry bir an için onun dediğini yapması gerektiğini düşünmekten kendini alamadı.

"Pekâlâ," dedi Louis aklında gezen bir fikir varmışçasına rahatlayarak. "O halde gidiyoruz."

Harry kaşlarını çatıp bir adım geri çekildi. "Eve mi?"

Louis hafifçe sırıttı. "Hep olman gereken yere; sürü yerleşkesine gidiyoruz."

- - - - -

Bakın bu delilikti.

Henüz yeni omega olmuştu ve ilk işi kendisini her bakımdan arzulayan tiplerin arasına bedenini atıp mühürlenmek olamazdı. Yani bunun olmaması için de oraya hiç gitmemiş ve kendisini alfa ve betaların önüne atmamış olması gerekirdi, değil mi? Bu sorumsuz davranışları yanlışlıkla mühürlenmeye mahal verecekti ve bilin bakalım, yanlışlıkla mühürlenmeye açık olan en çaylak kişi kimdi?

hum-ega | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin