ON BİRİNCİ BÖLÜM
"Al." Seslendiğini duyduğumda ona dönmüştüm ama merdivenlerden aşağıya indikten sonra elindeki havluyu bana atınca havlu yüzüme gelmişti. Küçükken çarşafı üzerime alıp hayalet olmam gibi o an da havlunun başıma konmasıyla kısmen o hayalete benzediğimi düşünmüştüm. Havluyu avucumda sıkarak yüzümden çektikten sonra Taemin'e baktım. "Saçlarını kurula. Hasta olmanı istemiyorum."
"Hasta olup kendimi senin eline düşüremem." Sert bir şekilde saçlarımı kurulamaya başlayınca başını sağa sola sallayıp yanımdan ayrılmıştı. Mutfağa gidip elinde bardakla geri döndükten sonra benim oturduğum koltuğuna oturunca sıcak çikolatanın kokusunu almıştım. Canımın çektiğini belli etmemek için havluyla yüzümü kapatıp yutkundum.
"Ebeveynlerinin ne zaman geri döneceğini bilmiyorum. Bu yüzden..." Bana dönüp işaret parmağını havaya kaldırdı. "...sakın başıma dert açma."
Havluyu başımdan alarak tamamen ona döndüm. Tam ağzımı açıp birşey söyleyecekken sıcak çikolatasından bir yudum aldı. Yutkunurken boğazında oluşan hareketleri görünce boynuma indirdiğim havlu yüzünden terlemiştim. Dudaklarımla nefesimi üfleyerek kendimi serinletmeye çalışırken Taemin bana döndü. Bana baktığını hissedince ister istemez ben de ona döndüğümde bana bakıp gülmeye başladı. "Ne var?" Neye güldüğünü anlayamadığım için hala ona bakıyordum. O ise karnını tutarak gülüyordu. "Yah!" Elimdeki havluyla ona vurunca havlu darbesine karşı kendini korumak için ellerini kaldırdı.
"Saçın..." Hala gülüyorken bir eliyle saçlarımı işaret etmişti. Oturduğum yerden kalkıp salonun köşesinde duran aynanın karşısına geçtiğimde Taemin'in neden bu kadar çok güldüğünü anlayabiliyordum. Saçlarımı havluyla kurulama tarzımdan dolayı tüm saçım birbirine dolanmıştı ve akan rimelim yüzünden Joker'in kız haline benziyordum.
Taemin'in aynadaki yansımasını görünce zaten daha önce görmüş olmasına rağmen yüzümü saklamaya çalıştığımda ne zamandan beri Taemin'e karşı nasıl göründüğümü önemsiyor olduğum sorusuna cevap aradım. "Neden daha önce söylemedin?" Büyük ihtimalle ağlarken akmış olmalıydı, eve gelene kadar hiçbir şey söylemediğine inanamıyordum ama neden söylemediğini anlayabiliyordum.
Tekrar aynaya döndüğümde Taemin'in elinde bir şeylerle birlikte geldiğini gördüm. Yanımdan ne zaman ayrıldığını fark etmemiştim. Hala aynadan ona bakıyorken omuzlarımdan tutarak beni çevirdi. "Çünkü çok komiktin, bu yüzden söylemedim. Şimdi..." Elindeki tarağı aynanın önündeki masaya koyarak ıslak mendilin paketini açtı. "Dur da sileyim." Birden elini yüzüme götürünce geri çekildim ama arkamda duran masa daha fazla uzaklaşmama engel oluyordu. Taemin sanki geri çekildiğimi fark etmemiş gibiydi. Islak mendille yüzümdeki akmış rimeli silmeye devam ediyordu. Az önce yüzüme havlu fırlatan Taemin'in neden makyajımı temizlediğine bir anlam veremiyordum. Yapabildiğim tek şey Taemin'in yüzüne bakmamaya çalışmaktı. Havanın soğuk olmasına rağmen ortamın sıcaklığı beni bunaltıyordu. Taemin ıslak mendilin artık kullanılamayacak hale geldiğini görünce silme işlemini bıraktı. "Yine mi hasta oluyorsun? Yanakların kızarmış." Elini alnıma koyup endişeli bir şekilde bana bakınca elini indirerek ondan uzaklaştım.
"Ne hasta olması? İyiyim ben." Arkamı dönüp koltuğa doğru ilerlerken söylemiştim. Bir erkek bana bu kadar yakın durunca ister istemez yanaklarım kızarabiliyordu. Gyujin'in karşısında defalarca kez kızardığımı ve Taemin'in bu yüzden benimle dalga geçtiğini hatırlayabiliyordum.
Derin bir iç çekerek oturduğum koltuğun önüne geçip bir elini beline koymuştu. Diğer elinde de tarak vardı. "Saçlarını taramayacak mısın? Görüntü kirliliği yapıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When Love Calls You
FanficBir gün uyandığınızda gözlerinizi farklı bir evde açmış olsaydınız, ne hissederdiniz? Peki bu farklı evde, içinde yaşamak istediğiniz en son kişi bulunsaydı? Sadece iki ay içerisinde duygularınızın kontrolünün sizin elinizden çıkacağını bilseydiniz...