Ayağıma beyaz air force'larımı geçirdim. Çoktan ilk ders başlamıştı ama acele etmeme gerek yoktu. Çünkü ben zengin bir sürtüğüm.
Çantamı sağ omzumu atıp kapıyı sertçe kapattım. Hoş çantanın içinde bişey yok ya... Neyse.Bugün yeni okul döneminin ilk günü olmasına rağmen içimde gram heyecen yoktu. Çok basit, çünkü bi sebebim yok. Gerçi benim yaşamak için bile bi sebebim yok.
Okul bahçesine girdiğimde çoğu kişinin dışarıda olduğunu gördüm. Tahminen ilk ders bitmişti. Geç kalmıştım. Önemli değil.
Herkesin gözleri bana döndüğünde şaşırmamıştım. Babam zengin, güzelim, popülerim, her erkeğin hayallerinde ki kadınım. Daha çok yatağa atma hayalleri diyelim biz ona.
Evet, mutlu olmamam için bir sebep yok, öyle değil mi?Hava da hafif bir rüzgar vardı. Maşa yaptığım koyukahve saçlarımı hareket ettiren hafif bi rüzgar.
Beni izleyen insan topluluğundan kurtulup sınıfa geçmeden yangın merdivenlerinin olduğu yere geçtim. Buraya doğru düzgün kimse gelmezdi.
Soğuk merdiven zeminine oturup ayaklarımı aşağı basamağa uzattım. Çantamı kenara atıp sol omzumu duvara yasladım.
Bu okulda ki 4. Senemdi. İlk zamanlar temizdim... Gerçekten. Ama değiştim, çevrem değiştirdi beni. Belki de zorladı.
Belki de yaşadıklarım değiştirmişti. beni. Bilmiyorum...
Yan tarafıma koyduğum çantamı tekrar elime alıp içinden malbora sigaramı çıkardım.
Bir dal kırmızı ojeli parmaklarımın arasına sıkıştırıp ceketimin cebinde ki çakmakla tutuşturdum ucundan.
Benim en yakın arkadaşım olur kendisi. Ben yanıp tutuşurken acımdan, oda benimle birlikte yandı. Kim ne derse desin.
Sigarayı dudaklarımın arasına tekrar koyduğumda bir nefes daha aldım. Bana zarar veriyordu, biliyorum... Ama, aması yok. Bu kadardı.
Okul zilini duyduğumda sigaram bitmişti bile. Elimde kalan izmiriti merdiven boşluğuna atıp elime aldığım çantamla ayağa kalktım.
Koridorlarda kimse kalmadığında kapıyı açıp sınıfa geçtim. Herkesin gözleri beni bulduğunda rahatsız olmadım. Alışmıştım bu duruma.
Çantamı en arka sıraya fırlatıp arkasından geçip sırama oturdum. Kırmızı rujlu dudaklarımı yaladım.
Tadı hoşuma gidiyordu. Her zaman gitmişti.
Herkes tekrar önüne döndüğünde, gözlerimi devirip pencereden dışarıya bakmaya başladım. Kapının açılma sesini duyduğumda öğretmenin geldiğini anladım. Kafamı o tarafa çevirdiğimde bayan Kim'in yanında bana yabancı olan Bi çocuk vardı.
"Evet arkadaşlar, bu yeni transfer öğrencimiz Jeon Jungkook. Jungkook hadi kendini tanıt bakalım."
Bayan kim geri çekildiğinde öğretmen kürsüsüne bu sefer Jungkook geçmişti. Ellerimi göğsümün üstünde bağlayıp arkama yaslandım. Öylece onu izlemeye başlamıştım.
"Merhaba ben Jeon Jungkook. Umarım iyi anlaşırız."
Dediğinde bir çok kız çok yakışıklı olduğu konusunda konuşmaya başlamıştı bile. Bense gözlerine takılmıştım. Siyahtı, simsiyah. Birden gözleri bana dönünce kalakalmıştım.
O an o siyah gözlerinin karanlığında boğulmak istemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NULL | JJK
Teen Fiction"Yine içiyorsun?" dedi bana dönerek bir süre yüzümü inceledi. Ne yani daha önce beni görmüş müydü? "Okulun ilk günü de içiyordun." bu sefer bana bakmamıştı. "Yani?" dedim, donuk Bi tavırla. "Zararlı. " dedi, kısaca. Omuz silktim. Sigarayı tekrar d...