52. Bölüm: Şüphe

36 1 0
                                    

Tarık bey tekerlekli sandalyede nikah memurunun yanında oturuyordu. Yiğeni Onuru arayıp duruyordu, ama genç adam telefonunu açmıyordu. Biri gelip eline iki zarf tutuşturdu. Ona ve Kardelene yazılmıştı. Kendinkini yırtıp açtı. İçinde bir çek vardı. Üstünde yazan meblayı görünce dudağı uçukladı. Birde mektup:

Seni bu güç duruma soktuğum için özür dilerim dayı, ama ben yapamayacağım.
Kardelenle olan evlilik kararını düşünmeden almıştım. Başak beni bu yanlıştan tam zamanında döndürdü. Asıl sevdiğim oymuş. Biz bugün evlenip yurtdışına balayına çıkıyoruz. Üç gün sonra yanındayım. Sana gönderdiğim çeki birlikte tahsil edip Yusuf Armanın suratına çalmak için sabırsızlanıyorum. Anne babama durumu gelir gelmez izah edeceğim. Beni merak etmeyin. Kendinize iyi bakın.

NOT: Diğer zarfı Kardelene verirsen sevinirim.

Sedef hanım Tarık beyin başına dikilmişti. Tarık bey Kardelene olan zarfı ona uzattı:
- Onurdan! Gelemiyecekmiş. Nikâh iptal.

Davetlilerden sesler yükseldi. Sedef zarfı alıp Kardelenin odasına koştu. Kapıyı tıklatıp girdi. Kimse yoktu. Gamzeyi kapıda görününce sordu:
- Kardelen nerde?
- Gitti.
- Nereye?
- Cenk'e kaçtı.

Sedefin hayretle açılan ağından bir kahkaha yükseldi. Elindeki zarfa bakıp onu ortadan ikiye ayırdı:
- Aferin!

*****


Cenk telefonunda Kardelene attığı mesaja bakıyordu. Saniyeler sonra "okunmuş" işareti çıktı.

Heyecanlanarak geri cevap bekledi, ama birşey olmadı. Telefonu elinden bırakıp içki doldurup içti:
- Gelmiyecek! Bana inat olsun diye bile...

Telefonu çalınca yüzü ışıldadı. Hayalkırıklığıyla tanımadığı numaraya baktı:
- Efendim.
- Cenk, ben Başak.
- Ne var? Niye aradın?
- Efkârlı mıyız?
- Sana ne? Kapatıyorum.
- Dur! Beni tebrik etmiyecekmisin? Bügün evlendim ben.

Genç adam buna şaşırsa da sesine yansıtmadı:
- E, napim?
- Onurla.
- Şaka mısın? Onur bügün Kardelenle...
- Biliyorum. Ama benimle evlendi.
- Sen kafayı filan sıyırdın, yada yine sarhoşsun.
- Tamam inanma. Kardelen sana geldiğinde inanırsın. Eminim Onur'a misilleme yapmak için hiç vakit kaybetmeyip sana koşacak.
- Sus!
- Eğer ikinci seçenek olmayı içine sindirebiliyorsan...
- Kes dedim!
- Ona aşıksın, toz kondurmak istemiyorsun. Ama aptal yerine konup gururunun ayaklar altına alınmasını istemem. Sen beni kötü bilsende, ben senin iyiliğini düşünüyorum.
- Aklını kendine sakla!
- Bak! Her ne olursa olsun, birlikte bir geçmişimiz var. Ben üstüme düşen görevi yapıp seni uyardım. Gerisi sana kalmış. Onur o kızdan kıl payı kurtuldu, sende geç olmadan kurtar kendini.

Cenk telefonunu duvara fırlattı. Başak'ın söylediği ihtimaldense Kardelenin hiç gelmemesini yeğlerdi.

İnanmış mıydı ona?
Bilmiyordu. Aklı zaten başında değildi. Kardelene mesaj atıp son anda evlenmekten vazgeçip gelmesini beklemek delilikti. Sadece onun düşünebileceği ve Karenin yapabileceği bir delilik. Bundan bu kadar eminken, neden şimdi şüpheye düşüyordu?

Yerdeki telefonunu eline aldı. Kendi kendini sakinleştirerek:
- Başak yalan söylüyor. Onur nikahtan kaçmadı ama Kardelen kaçacak. Bana gelecek. Beni sevdiği, benden vazgeçmediği için. Başka türlüsü mümkün değil. Sakin kalmalıyım... Gelecek... Benim için gelecek...

Telefonun ekranı açıldı. Camı kırılmıştı ama oluyordu. Şimdi Sedef hanımı arayacak işin aslını öğrenecekti. Mesaj sesi geldi yine, Başaktandı. Açmayacaktı! Onun yalanlarını dinlemeyecekti. Telefonu elinden masaya bıraktı. Ama içi içini yiyiyordu. Elleri titreyerek gönderilen videoyu açtı: Onur ve Başak'ın nikah töreni. İmzalar atılıyordu. Birkaç saniye sonra video durdu, ama Cenk ekrana bakakaldı.

Cam kırıkları - KardelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin