"Buğra!" Diye bağırdım defterden başımı kaldırmadan.
"Yanındayım ne bağırıyorsun?" Yüzünü buruşturup yanıma oturdu.
"Görmedim. Neyse. Şu salaktan haber var mı?" Okula saldıran kişi hala bulunamamıştı.
"Hangi salak?" Başını arkamda bir yere çevirdi. Baktığı yere baktığımda Aytaç'ı gördüm. Güldüm.
"O da salak da ben şu saldırgandan bahsediyorum." O da güldü ve gözlerini bana çevirdi.
"Yok. Kimse bir şey bulamadı" sinirli duruyordu. Benimde kaşlarım çatıldı.
"Bu konu diğer okullara yayılmadan o kişiyi bulmalıyız." Kafasını salladı onaylamak için. Gözlerimi kantinde gezdirdim. Her şey doğru duruyordu. Bir sorun yoktu.
Ya da vardır. Ayağa kalktım. "Kamera kayıtlarının olduğu yere git. Kimsenin oraya girmediğinden emin ol"
"Neler oluyor?"
"Soru sorma ve dediğimi yap!"
Kantinden çıkarken Aytaç'la göz göze geldik. Başımla bir işaret yapıp beni takip etmesini söyledim. Kantinden çıkarken arkadaşlarına bir şey söylediğini ve yanıma geldiğini gördüm.
"Ne istiyorsun?" Sesi her zamanki gibi sinirliydi. Gözüme takılan kişiyi kaybetmemek için ona bakmıyordum.
"Kapa çeneni ve beni takip et"
"Senden emir almıyorum" ikimiz de emir almaktan nefret ederdik. Yönetmeyi tercih ettiğimiz için de olabilirdi.
Gözüme takılan çocuk arkasını dönmek için hareket ettiğinde Aytaç'ı bizi göremeyeceği bir yere ittirip yanına geçtim. Bir kaç saniye sonra başımı eğip orada mı diye baktım. Aytaç ise böyle bir hareket beklemediği için şaşkındı.
"Birini takip ediyoruz ve sen benim dediklerimi yapacaksın. Anladın mı?!" Sesim netti. Daha fazla soru sormadı. Öğrencilerin olmadığı bir yerdi burası. Genelde az öğrenci olsa da öğle aralarında kimse olmazdı.
Durduğum yerden çıktım ve takibe devam ettim. "Sen şuradan git. Bu koridorun sonuna çık" derken elimle de gösteriyordum. Dediğimi sorgulamadan yaptı. Amacım saldırgan, bu çocuk çıkarsa onun kaçmasını engellemekti.
Aytaç yerini aldığı sırada çocuk çantasından sprey boya çıkardı. Saklandığım yerden çıktım. Aytaç da çıktı. "Bakın burada kimler var"
Genç oğlan gözlerini bana çevirdi. "Ooo Mira hanım. Bu kadar zeki olduğunuzu bilmiyordum." Sesindeki alay sinir kat sayımı attırdı.
"Kimsin lan sen?!" diye bağırdığım sırada güldü. Telefonumu çıkardım. Müdürün telefon numarası başkan olduğum için bende vardı. Acil durumlar için almıştım. "Hocam saldırganı bulduk" nerede olduğumuzu söyledikten sonra telefonu kapadım. Çocuk çantasını sırtına takıp bana hızla yürümeye başladı.
Aytaç da hareketlendi. Çocuk beni geçmek için bana yumruk attığı sırada yumruğundan kaçıp ona tekme attım. Aytaç da benle beraber ona saldırdığında çocuk yere düştü. Ben bir tekme daha geçirdim.
O sırada öğrenciler ve müdür de yanımıza geldi. Müdür ve bir kaç öğretmen çocuğa baktı. "O olduğundan emin misiniz?"
Aytaç "Mira emin duruyordu. Ben ona uydum" dediği sırada sinirle ona baktım. Omuz silkti umursamaz bir tavırla.
"Okulumuzun gruplarının rengi belli. Bir asi asla mavi giymez. Aynı şekilde bir sporcu da siyah giymez. Çocuğun tişörtü maviyken diğer bütün kıyafetleri siyah. İlk bu yüzden dikkatimi çekti. Takip ettiğim sırada buraya geldi. Çantasında sprey boya var. Ayrıca bize saldırdı."
Kanıtlarım büyüktü. Çocuğa doğru eğildim. "Yalnız mısın?"
"Hayır değil!" Arkadan bir ses geldiğinde hepimiz oraya baktık. Buğra bir kaç sporcu ve iki tane de bizden olmayan oğlanla buraya geliyordu. Buğra'nın dudağı patlamıştı. 2 oğlan ise berbat durumdaydı. Ayağa kalkıp yanına gittim.
"İyi misin?" Buğra kafasını salladı.
"Sen?" Bende onun yaptığı gibi kafamı salladım. "Güzel"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günlük [Yarı Texting]
Cerita PendekAnonim olan kişi genelde seven kişi olmaz mıydı? Peki ya sevilen kişi ilk mesajı her şeyden habersiz atarsa? 📒📒📒 Kaya'hmak: *fotoğraf* Kaya'hmak: güzel günlük Kaya'hmak: günlüğün içine telefon yazanı da ilk defa görüyorum M: hayır olamaz. Rüya gö...