2.8

6.7K 477 114
                                    

''Ne?'' dedi Buğra inanamadığını belli ederek. 

''Duydun işte.''

''Mira saçmalıyorsun şu an.'' 

Omuz silktim. ''Diğerleriyle de bu konuyu konuşacağım.''

''Kimseyle bir şey konuşmuyorsun Başkan!''

Sinirle ona baktım. ''Bana emir veremezsin Buğra. İstediğimi yaparım.''

''Artık seni anlayamıyorum'' dedi ve ayağa kalkıp kantinden çıktı. Ellerimi saçlarıma geçirdim. Derin bir nefes aldım ve kantinin diğer köşesinde duran Aytaç'ın yanına gittim. Arkadaşları ve o bana döndüler. ''Konuşmamız gerek''

''Konu ne?'' 

Cevap vermeden arkamı döndüm ve Beyza'nın yanına gittim. ''Yalçın'ı da bulup müzik sınıfına gel. Önemli!'' 

Oradan ayrılıp müzik sınıfına ilerledim.

📘📘 📘  

''Bizi buraya susmak için mi getirdin?'' Aytaç'ın alayla çıkan sesi bile kararımdan döndürmemişti

Boş bakışlarımı üçünün üzerinde gezdirdim. Konuya direk girmeye karar verdim. ''Ben başkanlığı bırakacağım.''

Üçü de aynı anda ''ne?!'' diye bir tepki verirken Beyza devam ettirdi. ''Neden böyle bir şey yapmak istiyorsun? Tamam düşmanız falan ama sporcuları senden daha iyi yönetebilen ya da senden daha iyi bir sporcu yok.''

Yalçın ''ilk defa Beyza'ya katılıyorum'' diye fikrini dile getirirken Aytaç'ın söylediği tek şey ''ne yapmaya çalışıyorsun?'' olmuştu. Yaptığımın altında bir şeyler arıyordu. Ağzımı açtığım sırada Buğra içeri girdi.

''Mira.'' dedi ve sustu. ''Baban burada ve ortalığı birbirine kattı.'' 

''NE!?'' diye bağırdım. ''Hayır!'' oturduğum yerden hızla yere atlayıp sınıftan çıktım. Hepsi arkamdan geliyordu. ''Nerede?'' dedim Buğra'ya.

''Zemin katta'' adımlarımı hızlandırıp en aşağı kata indim. Bütün öğrenciler beni gördüğü anda ikiye ayrılıyor ve aralarında bir şeyler konuşuyordu.

''MİRA!'' okulun giriş katında üvey babamın sesi yankılandı. Beni gördüğü sırada benim yaptığım gibi yürümeye başladı. Ortada buluştuğumuz sırada yanağımda bir acı hissettim. Başım yana düştü.

Yine yapmıştı. Yine beni rezil edecek bir şey yapmıştı. Herkesin, en önemlisi Aytaç'ın yanında yapmıştı bunu. ''HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN!'' diye bağırdı acımadan. Bakışlarımı tutabildiğim kadar boş tuttum. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. 

''Burada olmaz. Ne istiyorsan dışarı da halledelim'' sesim sadece onun duyabileceği şekilde kısık çıkmıştı.

''NEDEN? REZİL OLMAKTAN MI KORKUYORSUN LAN! SEN YETERİNCE REZİLSİN ZATEN!'' gür sesi hala yüksekti. Bakışlarım bana çatık kaşlarla bakan Aytaç'a takıldı. 

Sesimi yükseltemiyordum. Yapabileceğim halde bana zarar vermesini engelleyemiyordum. Anneme de zarar verir düşüncesiyle ona hiç bir şey yapamıyordum. Yine hayatımı mahvetmişti

Etrafıma baktığımda meraklı gözlerle bize bakan büyük bir topluluk gördüm. Üvey babama söz geçiremezdim ama hala onlara geçirebildim. ''DAĞILIN'' diye bağırdım. Kimse yerinden kıpırdamayınca. ''DAĞILSANIZA LAN! NEYE BAKIYORSUNUZ'' herkes yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. ''Sende gel ne derdin varsa bahçede hallet'' bir şey demesine izin vermeden bahçeye çıktım. 

''Hepsi senin yüzünden!'' dedi bahçede karşıma geçerken. Sesi titremişti. ''O senin yüzünden öldü.'' hala bağırıyordu. 

''Ne saçmalıyorsun?'' sesimi olabildiğince sakin tutmaya çalışıyordum. 

''ANNEN SENİN YÜZÜNDEN ÖLDÜ APTAL KIZ. SENİN BAŞARISIZLIKLARIN YÜZÜNDEN İNTİHAR ETTİ!'' 

Günlük [Yarı Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin