2.6

6.8K 497 34
                                    

1 haftadır okula gitmiyordum. Üvey babam şehir dışına çıkmıştı yine iş gereği. Annemden izin almıştım ve hasta olduğumu söylemiştim. O da bana rapor almıştı. Ama yarın gitmem gerekiyordu. Çünkü iznim dolmuştu. Kafam hala karışıktı. 

O günden sonra Kaya ile konuşmamıştım. İkimizde mola vermiştik. Kafamız karışıktı. Mira olan bana karşı boş olmadığını düşünmeye başlasam da bu imkansız geliyordu. Sonuçta bir düşmanlık söz konusuydu. Yani yıllar önce olan o olaydan sonra.

Bayan M olan bana karşı boş olup olmadığı ise tam bir gizemdi. 

Bayan M iken bana iyi davranıyordu ama o öpüşten sonra bana ihanet ettiğini hissettiğini söylemişti.

Başımın ağrısıyla kafamı yastığa gömdüm ve son 1 haftadır olduğu gibi gözyaşlarımın akmasına izin verdim.

Ağır gelmeye başlamıştı her şey. Kurtulamıyordum artık. Bir şeyler olacak ve her şey bitecekti. Ama ne olacağını ya da ne zaman olacağını bilmiyordum. İyi mi yoksa kötü mü olacağını bilmiyordum. 

Kapı açıldığı sırada gözlerimi hızla kapayıp uyuyor numarası yaptım. Arkam dönük olduğu için yüzüm gözükmüyordu. Kapı kapanınca annemin gittiğini anladım.

Bir şeyleri kafamda kesinleştirmiştim. Hala bazı şeyler muamma olsa da onları okula gidince çözmekten başka şansım yoktu. 

📘📘📘

''Çok kötü görünüyorsun'' Buğra'ya tek kaşımı kaldırıp 'cidden mi?' der gibi baktım. Kısa sürede sustu o da. Kendimi toparlamaya çalıştım çünkü maç vardı.

Zil çaldığında spor salonuna gittik. Kaptan sakatlandığı için kız voleybol maçına ben katılacaktım. Sık sık sporcularla antrenman yaptığım için alışıktım onlarla oynamaya. Tek sorunum formaydı. Kısacık şorttan bahsediyorum. 

En çok ben dikkat çekecektim. Çünkü sporcuların başkanıydım ve çoğu zaman maçlara katılmazdım. Tabi bunda şortun da etkisi olacaktı. Fiziğim düzgündü. Bu yüzden şort yakışmıştı. Sadece bizim okulun erkeklerine güvenmiyordum. Özellikle Aytaç'a.

Salona takım arkadaşlarımla beraber girdiğimizde büyük bir alkış koptu. ''Hadi şu maçı kazanalım!'' diye bağırdım.

Maçın başlamasına çok az kalırken salona giren asileri gördüm. Çok sık maç izlemezlerdi. Gelmelerini beklemiyordum. 

Sadece kafanı topla Mira! 

Maç başladığında tek amacım kazanma olmuştu. Bittiğinde ise amacımı gerçekleştirmiştim. Sayıların büyük çoğunluğunu takıma aldıran bendim.

''Kazanan takım Gümüşay Koleji. Aldıkları bu galibiyetle yarı finale çıkmaya hak kazandılar. Tebrikler kızlar.'' Hocamız herkese hitaben konuştuktan sonra salonda yine bir yaygara koptu. İnsanlar tribünlerden çıkıp spor salonunu doldurdu. Karşı okuldan gelenlerse üzülerek okullarına gittiler. 

Omzuma biri dokununca arkama döndüm. Aytaç. Kalbim maroton koşusuna başlarken söylediklerini dinlemeye çalıştım. ''Tebrik ederim. Önce kayboldun sonra maça galibiyet kazandırdın'' Bir anlık ciddi sanmıştım. Sadece bir saniye. Sonrasında sırıtışı bu inancımı yok etmişti. Benden sırıttım

''Ooo demek olmayışım hissettirdi ha? Özledin mi beni Melez?'' İkimizde ne kavgadan ne de o yakınlaşmadan söz ediyorduk. Yokmuş gibi davranıyorduk. Kısa süre yüzünü inceledim istemsizce. Sadece elmacık kemiğinde ufak bir morluk vardı. O da geçerdi zaten.

''Hissetmez olmaz mıyım? Baya hissettim.'' bir süre duraksayınca bakışlarını dudaklarıma kısa süreliğine çevirdiğini fark ettim.

Söylediklerindeki ima, alaycı tavrımı öfkeye çevirmişti. Onun için duygularla oynamak gerçekten basit bir şey olmalıydı. 

Günlük [Yarı Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin