[27]

1.9K 155 22
                                    

Keyifli okumalar♡
Diğer hesap; thynights

§

Kabul ediyordum ki, şu an bana sarılması ile her şeyi unutarak ona tekrar sığınabilirdim. Etkisinden nefret ediyordum.

"Jungkook, kişisel bozukluğun mu var? Yani bu yaptıklarının açıklaması başka bir şey olamaz."

Hâlâ başını boynuma sokmuş, öylece ayakta dikiliyorduk. Bir şikayetim yoktu, ama guya tripliydim ben. Sessiz kalışı sinirlendirirken, tekrar kollarından kurtulmaya çalışmıştım.

"Jennie, rahat dur."

"Ya ne-"

Aniden eğilip, bacaklarımın altından elini geçirdi. Kucağına aldığında, ben şaşkınca ne yaptığına bakıyordum. Jimin'in iki kişilik yatağına ilerleyip ilk önce beni bıraktı, ardından kendiside yerleşip, başını göğsüme bırakıp, kollarını belime doladı. Havada kalan ellerimin birini sağ omzuna, diğerini de diğer omzuna yerleştirdim.

"Jungkook.."

"3 gündür uyumuyorum Jennie, uyuyamıyorum. Şimdi sana yaklaştığımda kokunu fark ettim, uyumak için güzel bir neden."

Bir şey diyemedim, çünkü sesindeki yorgunluk kalbimi acıtmıştı. Bir sebebi olmalıydı. Ve bu sebebi bana kolay kolay söylemeyeceğini de biliyordum.

"Jennie, şu kapıya bakabilir misin? Çalmaktan beter etti birileri."

Merdivenleri inerken, elinde tabak, üzerinde önlük olan Jin, kapıya bakmamı rica ettiğinde, hızlıca inip kapıya koşturdum.

Kapıdaki insanın, insan olduğundan şüpheliydim. Hayvan gibi çalınır mıydı bu kapı? Kapıyı açtığımda, sarışın kız çıktı karşıma. Yüzü tanıdıktı, ama çıkaramıyordum. Beni itip, içeriye daldığında, gözlerim irice açılmıştı.


"Rana?"

İçeriye giren Namjoon kıza ismiyle seslendiğinde tanıdığını anlamıştım.

"Nerede o?"

Kapıyı kapatırken, bakışlarım üzerinde geziniyordu. Nereden tanıdığımı hâlâ çözemiyordum.

"Senin burada ne işin var?"

"O nerede, hyung?"

"Git buradan, Rana."

"Jungkook nerede, Namjoon?!"

Jungkook? Ah, şimdi hatırlamıştım. Okulun çıkışında, Jungkook'u bir kızla görmüştük Lisa ile. O bu kızdı. İyi de Jungkook'la ne alakası vardı?

"Sana ne?" dilimi tutamadığımda, ikisinin de bakışları bana dönmüştü.

Rana' beni kısa bir süre süzüp, göz devirdi.

"Sen karışma cüce, büyükler konuştuğunda araya girilmez."

Güldüm.

"Cüce? Ben cüceysem, senin de hindi olman gerekir. Boşu boşuna ses çıkaran ve sinir bozan bir hindi."

Kız benden bu cümleyi beklemediği için ağzı açık bir şekilde baka kalmıştı. Onun arkasından mutfaktan kafasını çıkarmış Jin ile Jimin gülerek, baş parmaklarını bana sallıyordular.

"B-bana bak kızım, sen kimsin burada? Kimin kardeşisin? Benim bildiğim bizim çocuklar liseli ergenle çıkmazlar da."

"Pembe çorap, sarı etek ve yeşil bluzun üstüne giyindiğin kırmızı palto ile kimin ergene benzediğini sorgulamayalım istersen?"

Jungkook'un sevgilisi olduğunu düşünmek istemiyordum. Bu kadar saçma bir kızla çıkamazdı değil mi? Ama aşkın ota da boka da konduğunu düşünürsek, bu teori çok da imkansız değildi.

Boyu giyindiği 100 metre topuklu ile, benim boyumdan birkaç santim uzun kalıyordu. Ama yine de yüzyüzeydik. Önümde durmuş, gözleriyle işkence ettiğini sanarken, alaylı gülümsemem ile ona bakıyordum. Merdivenlerden inen Jungkook' uykulu bir şekilde önce mutfak kapısındaki arkadaşlarına baktı, sonra ise bize çevirdi bakışlarını. Ayakta disko topu gibi dikilen kızı gördüğünde, gözlerini kıstı. Rana ayak seslerini duyduğu için, ona dönmüştü. Ve neredeyse 200 km suratla Jungkook'un boynuna atladığında, trene bakan öküz gibi onlara bakıyordum. Neyseki, Jungkook sarılmamış, itmişti nazikce.


"Burada ne işin var?"

"Seni özledim. Ve bana bir şans daha verebileceğini düşünerek geldim, Jungkook. Birçok hata yap-"

"Hata? Yapıtğın sikik şeye hata mı diyorsun? Bir hafta yokluğumda, girmediğin yatak kalmamış, Rana. Gözlerimi nasıl kör etmişsen artık, sürtüklüğünü görememişim. Şimdi, siktir git, göz zevkimi bozuyorsun."

Kısa bir ilişkileri olmuştu anlaşılan. Kız güzel bir vücut ve yüze sahip olsa da, karakteri tam oturamamıştı. Bu kadar yakışıklı adamla sevgili olupta, başkalarının altına nasıl girebiliyordu ki?


"Ama-"

"Kapıyı da yavaş kapat, senden daha kıymetli." dedi Jungkook
tekli koltuğa rahatca yayılırken.

Rana, neye uğradığını şaşırırken, kıpkırmızı olmuştu. Ağzımı elimle kapatıp, sessizce güldüm. Jimin mutfaktan ağzında şarkı mırıldanarak, çıkarken kapıya gelip Rana'ya bakarak kapıyı açtı.


"I am so sorry but it's fake love, fake love."

Şarkının kelimelerini anlarken, kendimi tutamadan kıkırdadım.
Öfkeyle hırlayıp, bir domuza benzerken sinirle kapıdan çıkmıştı, hindi hanım. Jungkook'a baktığımda, bana baktığını fark etmiştim. Göz göze geldiğimize dudakları kıvrılmış, göz kırparak telefonu ile ilgilenmeye başlamıştı. Ki, bu kalbimin ölümü için güzel bir sebepti.

§

cheiro no cangote | jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin