Sadece yirmi yaşımdaydım.
Tonlarca eleştirinin altında eziliyordum ve sadece yirmi yaşımdaydım. Kalbim kırılıyordu, hiçbir şey yapmamış olmama rağmen benden nefret eden çok büyük bir topluluk vardı ve bu beni zaman zaman üzmüyor değildi.
Ben Adidas'la anlaşma yaptıktan sonra büyük markalarla çalışmaya başlamıştım. Ben bir Victoria's Secret meleği değildim, 90-60-90 bir fiziğim yoktu veya boyum 1.75 üzerinde de değildi ancak her model bu fiziksel özelliklerde olacak diye bir şey de yoktu. Üstelik ben aslında dans ediyordum, model falan değildim. Bunu hayatımın merkezine koymamıştım, üniversite okuyordum ve hukuk bölümündeydim.
Yanıma gelen Jongin'i gördüğümde gülümseyerek ayağa kalktım ve yanağını öptüm. Bir süredir doğru düzgün görüşemiyorduk.
Ben Adidas'la anlaşma yaptığım sıralarda Jongin iyileşmiş, ardından dansa tekrar başlamıştı. Kim Jongin demek, dans demekti. Bunu herkes bilirdi. Kendi dalında yarışmalara katılıp birincilikler aldıktan sonra tanınmaya başlamıştı. Dış görünüşünün de etkisi çoktu elbette.
Şu anda ise dünyaca ünlü bir dansçı, aynı zamanda ise modeldi.
Eğer iki sene önce birisi gelip benim de Jongin'in de modellik yapacağını söyleseydi asla inanmazdım. Asla.
"Ne yaptın?" dediğimde cevap vermeden beni öpmeye başladı. Kendine dans eğitimi vereceği bir yer kurmaya çalışıyordu ancak dekorasyonuyla da, çizimiyle de kendisi uğraşmak istediğini söylediği için çok yoruluyordu. Mimar tutması gerektiğini söylemiş olsam da beni dinlememişti.
"Yaptık bir şeyler," diyerek geri çekildikten sonra elini belime sararak beni sürüklemeye başladı. Yatak odasına girdiğimizde ise yatağa yatmış, beni de yanına çekerek kollarını belime dolamıştı. "Uyuyalım."
"Sehun nasıl?"
Lalisa'yla sevgili olmasına olmuşlardı ancak şu sıralar çok fazla kavga ediyor olduklarından ayrılmışlardı. Sebebini bilmiyordum, ikisi de hiçbir şey söylemiyordu. Sehun'u da birkaç gündür görmüyordum, Jongin'e kurmaya çalıştığı dans kulübünde yardımcı oluyordu ve Jongin onun yanından geliyordu.
"İyi işte," diyerek tek gözünü açtı ve bana bakarak dudaklarını yaladı. "İdare ediyor."
"Aralarındaki sorunun ne olduğunu biliyor musun?"
"Hayır. Sehun bana da bir şey söylemiyor."
"Tamam."
Biraz geriye çekilerek elini yanağıma yerleştirdi ve yanağımı okşamaya başladı. Bir süredir beraber yaşıyorduk, aynı eve çıkmıştık.
"Onlar için üzüldüğünün farkındayım ama kendi aralarında halledebilirler, güzelim. Bunu biliyorsun, değil mi?"
"Evet ama ne bileyim," diyerek gözlerimi gözlerine çevirdim. "Sehun benim çocuğummuş gibi. Bu zamana kadar birbirmizin bütün dertleriyle ilgilendik ve şu an bana bir şey söylemiyor olması biraz kırıcı oluyor."
"Şhh," diyerek uzandı ve dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Jongin..."
"Bana Kai demiyor olman o kadar hoşuma gidiyor ki," diyerek belimdeki elini sıkılaştırdı. "Herkes için Kai olduğumdan senin için Jongin olmak, o kadar hoşuma gidiyor ki." Durdu ve bir süre sadece suratımı inceledi. "Seni seviyorum," dediğinde gülümsedim ve tekrar ettim.
"Seni seviyorum."
Ve sadece yirmi yaşımdaydım.
Bu adamdan başkasını sevemeyeceğimi fark ettiğimde.
•
ufak birkaç şey söylemek istiyorum.
Jennie, Kai ve Jungkook, Koreli sanatçı olarak takip ettiğim tek idoller. Merak ettiğim için Got7'a falan da bakmıştım ancak grup olarak değil, bireysel olarak üç kişi dikkatimi çekmişti sadece. ve ikisini shipliyordum. Jennie ve Kai'yi. şimdi ise shipim tutmuş ve ben buna imkansız gözüyle bakıyordum çünkü sektörü biliyorsunuz, ne kadar baskıcı olduklarını biliyorsunuz. sevgili olduklarını açıkladılar ve birden tonlarca nefret yorumu almaya başladılar. ilişkileri belki gerçek, belki de sadece şirketlerin reklam için yaptıkları bir şey, kimse bilemez ancak bence bu kişiler Jennie ve Kai olmasa da, başka idoller olsa da hayatlarına saygı duymak zorundayız.
neyse, belki bir-iki tane özel bölüm gelir. onun dışında bu kurgu burada biter arkadaşlar. başka kurgularda görüşmek üzere.