Günlerdir yeni taşındığımız yete alışmaya çalışıyordum. Tabi evden hiç çıkmayarak bu olay ilerlemiyordu. Oda da sıkıntıdan ölmemek için sürekli bilgisayar oyunları yükleyip bütün parayı oyunlara yatırmıştım ve deli gibi oyun oynuyordum. Bazı oyunlar cidden sarıyor. Hiç uyumadan oynadığım oyunlar bile vardı. Gözlerim artık hissetmiyordu canım yanıyordu. Anca o zaman uyumak için yatağıma gidiyordum.
Yine çılgınca oyun oynadığım bir gündü. Annemin temizlik sesleri geliyordu içerden. Kadın hiç yorulmuyor ya ben burda otururken bile yoruluyorum.
Oyun oynamaya dalmış sesleri duymuyordum dışardan gelen. Saatler geçmişti ve temizlik sesleri kesilmişti. Bir anda zil çalmıştı. Annem kapıya gidip açtığında bir bağışla içeriye dalan afacan topluluğunu sakinleştirmeye çalışan toygu'nun isyan sesleri duyulmuştu. Yüzümde ufak bir tebessüm olmuştu. Bu olay komiğime gitmişti anlamsızca.
İçeriden bağrış sesleri kesilmiyordu. Bir kaç saat geçmişti aradan hala kalmamışlardı. Sesler kesilmiyordu da yorulmayan afacanları babamın gelmesiyle susturmuşlardı. Babam gelince herkes sessizleşmişti içeriden ses gelmiyordu. Annem varlığımı unutcak olmalı ki saatler sonra yanıma birini getirmeyi düşünmüş olmalı ki içeriye girmek için kapıyı çaldı. Onayımla girdiler içeriye iki kişi olduğunu biliyordum çünkü kapının önünde çocuk sorular sormuştu nereye getirdiniz tarzı falan. Çocuk merakla etrafa bakıyordu ona döndüğümde.
'Merhaba' dedi bana karşılık vermeyince tekrarladı ısrarcı ona dönerek. 'Merhaba ufaklık neden susmuyorsun. Susmayı ve sessiz olmayı denemelisin bence.' Korkmuşa benziyordu. Gözleriyle anlamsız bakışlarını odamda dolaştırmaya devam etti. Bilgisayarda oynadığım oyunu bitirip arkamı döndüğümde. Yatağımda uyuya kalan tanımadığım çocuğu görmüştüm.
Beni beklerken uyuya kalmış. Cidden çok güzel uyuyordu ama gıcık olan ben. Gıcıklık olsun diye bardağımda ki suyu alıp yüzüne döktüm.
'Hey napıyorsun' diyerek sıçramıştı. 'Hey sakin olur musun ufaklık.'
'Bana ufaklık demeyi keser misin Enes?'
'Ufaklık hmm.. sen benim adımı nerden biliyorsun?'
'Annen söyledi hayranın falan değilim. Ayrıca YouTube olan tek videonu biliyorum onu neden silmiyorsun ki çok kötü.'
'Cidden kötü mü ya silmiyorum ayrıca sanane haddini aşma ve adını söyle. Senin adın ne?'
'Adım Baturay. Bence senden büyüğüm kaç yaşındasın ki sen bana ufaklık diyip duruyorsun. Ayağa kalksana bi Enes.'
'Baturaymış ha gülim bari ayrıca neden ayağa kalkıcakmışım boyumla mı beni küçük olduğuma inandırmaksın'
'Ben 97 liyim Enes sen kaçlısın?'
'Nasıl ya sen nasıl 97 li olursun yalan söylüyorsun o bebeksi surat 97 li olamaz.' Oflayarak 98 li olduğumu söylediğimde gülmüştü.
Ayağa kalmasıyla benide kaldırmıştı.
Kafam onun omzuna anca geliyordu. Fazla uzundu. Kafamı yukarıya kaldırdığımda çenesi görebiliyordum. Bu kadar uzun olmak zorundamıydı. Ona ilk başta kötü yaklaşsamda pozitif yaklaşmaya karar verip düzeltmeye çalışmıştım kendimi. Onunla ileride iyi anlaşabiliriz gibi bir his vardı içimde ve öyle oldu da. Haftalar geçmişti ve o her gün bizdeydi. Sürekli birlikte vakit geçiriyorduk. Annesi sürekli beni evine davet ediyordu. Ama ben gitmek istemiyordum çünkü onlarda bilgisayar yok. Ve ben sıkılıyorum. Zamanla sıkılmamak için bilgisayara ihtiyac duymayacağım aklıma gelmemişti.Baturay iyice bana alışkanlık yapmıştı. İlk uyandığımda aklıma gelen bilgisayar artık yerini Baturay'a bırakmıştı. Kalktığımda aklıma ilk o geliyordu sadece onunla zaman geçirmek istiyordum. Ve öyleydi de sadece onunla zaman geçiyordum. Birbirimize iyi gelmiştik o yıllardır aynı evde yaşamasına rahmen evlerinin etrafında ki kimseyi tanımıyordu. Arkadaşı yoktu mahallede. Benimde öyle yeni taşınmıştık ve sadece onu tanıyordum. Beni o saçma dünyadan kurtarmıştı. Bilgisayarı ödevlerim haricinde hiç açmıyordum ödevde vermiyorlardı çok fazla ve bilgisayar nerdeyse hiç açılmıyordu.