"Yoongi, ağaç olduk burada."
Jimin aşağı kattan inmesi için bağırmaya başlamıştı. Yoongi bu gece Jimin, Taehyung ve Jungkook ile dışarı çıkacaktı. Odasında son hazırlıklarını tamamlıyordu. Aynada kendini süzdü, kendini beğenmezdi normalde, yine de giydiği kılık kıyafet nedeniyle göze hoş geldiğini düşündü.
"Hyuuuuung! Gelmeyeceksen gidiyoruz biz."
Bu sefer bağıran Jungkook!tu. Bu hırçın çocuk sevimli olmasa bir gün Yoongi'nin elinde kalabilirdi. Gel gör ki bir tavşanın albenisine sahipti. Ona kötü davranmak için kalbinizin olmaması gerekirdi.
"Patlama, geldim!"
Alelacele merdivenlerden inip diğerlerine katıldı. Taehyung her zamanki gibi çok şıktı. Yoongi ona iltifat edemeden geçemedi.
"Çok yakışıklı olmuşsun Taehyung-ah!"
"Bir tek o mu yakışıklı olmuş," diye hemen atladı Jimin.
Tae ve Jungkook'un kıkırdamaları arasında, Yoongi gördüğü tepkiye şaşırmıştı. Jimin, yarı utangaç bir şekilde başını hafifçe önüne eğip ona bakıyordu. Yoongi hala edecek kelime bulamazken, Tae ve Jungkook'un dalga geçer gibi hareketleri de hiç yardımcı olmuyordu.
"Neyse, gidelim," dedi Jimin. Kırıldığı belli oluyordu. Jungkook hızlı adımlarla önden yürüyen Jimin'e yetişip kolunu omzuna attı. Yoongi ve Taehyung da arkadan onları izledi. İki grup halinde alışveriş merkezine doğru ilerlediler.
"Jimin ile aranızın tekrar iyi olmasına sevindim," dedi Taehyung. "Yokluğunda çok üzüldü."
"Bilirsin, bazen fikir ayrılıkları olur. Tartışmaların sağlıklı olduğunu düşünüyorum arkadaşlar arasında. Sorunları halı altı etmek pek sağlıklı değil."
"Evet, 'arkadaşlar arasında' olur öyle şeyler," dedi gülümseyerek. "Aşabildiğinize sevindim. Jimin kırılgan biri, lütfen onunla ilgilenmeyi ihmal etme."
"Siz aynı lisede okumuştunuz değil mi?"
"Evet, liseden beri kopmadık. BigHit, stajyer alımı yapacağını duyurunca ikimiz de başvurmuştuk. İkimizin hayali de bizim gibi gençlere yol gösterebilecek birer idol olmaktı. Aynı grupta yer alma şansımız olacağını öğrendiğimizde tüm gece sevinçten uyuyamadık. Telefonla konuşup sabahlamıştık. Hayatımın en mutlu günlerinden biriydi."
"Sıkı dostlarsınız ha," dedi Yoongi, "böylesi az bulunur."
"Ararsan, biraz da şanslıysan bulması zor değil," dedi Taehyung. Eliyle önden yürüyen Jungkook'u işaret etti. "Şu hergele ile tanışır tanışmaz aynı kafada olduğumu anladım. Sanırım birkaç gün içerisinde en iyi arkadaşım oldu. Tabii sen de hyung, senin de hayatımda olmandan dolayı çok mutluyum."
"Ah, şu yalan dolan sözlerini kendine sakla. Bana içki ısmarlamadan beni tavlayamazsın!"
Arkadaki ikili gülüşürken, öndekiler seslerine kulak kesip onları bekledi. Dörtlü tekrar bir araya geldikten sonra yürümeye başladılar. AVM'ye girip biraz dolandıktan sonra yemek katına çıktılar. Siparişler verildi ve bekleme faslı başladı.
"Jimin, gerçekten sadece salata mı yiyeceksin?" dedi Taehyung.
"Evet, kilo vermem gerekiyor."
"Ot yemeye o kadar meraklıysan bahçeden yolup getirseydin. Böylece paran cebinde kalmış olurdu." Jungkook, yine alaycı sözlerini pervasızca savuruyordu. Jimin yine alınmıştı. Bu defa içine atmadı, masadaki herkesin alınabileceği bir tavırla konuşmaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
FanfictionHayatı boyunca bir gölge gibi yaşayan, ruhu yaralarla dolu yorgun bir çocuğun hayatla, kalbiyle ve kendiyle olan mücadelesine şahit olun. Ekleme: Hikayenin ilk birkaç bölümünün yavaş ilerlediğine dair birkaç görüş aldım. Sonrasında daha çok tempo k...